Can sıkıntısından ölecek gibi hissettiğimde genelevden dışarı çıkmıştım. Üstelik içeride bunaltıcı bir sıcak vardı ve dışarı çıktığım anda yüzüme vuran ılık rüzgar çok iyi gelmişti.
Çevrede tanıdık yüzler vardı ancak tek başına oturmuş bir halde kamasını bileyen Bonnie' nin yanına gitmek istemiştim. Oturduğu uzun kütükte yanına yerleştiğimde her zaman nefret dolu olan gözlerini bana kaldırıp sonra tekrar işine dönmüştü.
Beni umursamaması derin bir nefes bırakmama sebep olduğunda "Benden neden nefret ediyorsun?" diye sordum.
"Etmiyorum." Parmak uçlarını kamasının yüzeyinde gezdirip bundan memnun olmamış gibi bilemeye devam etti.
"Sevdiğini de sanmıyorum."
"Sikik duygular birbirinden çok da farklı değil Mariana."
"Adım Mariah."
Aynı umursamaz tavrıyla omzunu silkti. Kısa saçlarını, kirli yüzünü ve erkeksi bedenini -aslında kısa bir boyu vardı- incelerken "Neden buradasın?" diye sordu.
"Canım sıkıldı."
"Kaptanla oynaşsana."
Kaptan nerede bilmiyordum. En son onu kahvaltıda görmüştüm. Ama aramız olduğundan iyiydi. Yani... Dün bana anlattığı hikayesinden sonra ilişkimizin daha da kuvvetlendiğini düşünüyordum. Sanırım.
Sessiz kaldığımda bileme taşını cebine sokup kamasını kınına soktu. "Aranızdaki şey sadece sikiş mi?"
Benim için değildi. Onunla olmak iyi hissettiriyordu. En azından bunun farkındaydım.
"Benim için değil."
Derin bir nefes bırakırken ellerini kütüğe yerleştirip gözlerini kapatarak yüzünü yukarı kaldırdı. "Onun için sadece sikişse sıçtın. Kaptanın bir başka ünü de kalp kırıcı olması."
"Ona aşık değilim ki." dedim kendimi savunurcasına.
"Aşık olmasaydın aranızdaki şeyi sikiş olarak kabul ederdin."
Sözleri hiç hoşuma gitmemişti. Ona aşık olmadığımı biliyordum. Aşk böylesine kolay bir şey değildi. Evet, onunla iyi hissediyordum, hatta mutlu. Ama arkadaşlarla takılırken de böyle hissedilirdi.
O anda derinlerimdeki alaycı ses "Arkadaşlar sevişmez." diye bağırmıştı.
"Kaç kere yaptınız?"
Hala aynı şekilde duran yüzüne baktım. "Bu özel bir mesele. Neden soruyorsun?"
"Olayı çözümlemeye çalışıyorum Mariana."
"Adım-"
"Ne fark eder?"
Bıkkın bir nefes bırakırken önüme dönüp bacaklarıma sarıldım. "Birkaç kere."
"Öyleyse onun ilgisini çekmişsin. Farklı sikişlerden hoşlanıyor, bilirsin."
"Ya sen?" Konuyu değiştirmek istedim. "Sen de ona aşık mısın?"
Sonunda gözlerini açarak boş bakışlarını çevrede gezdirdi. "Aşkla ilgili değilim... Üstelik kalbimi birisine versem bile bu kaptan olmazdı."
"Neden?" diye sordum çekinerek.
"Söylemiştim. Kalp kırmaya bayılır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the reaper • zm
FanficYabancı, küçük kapıdan geçmemesini söylediğinde Mariah onu dinlememiş ve kendisini on yedinci yüzyılın korsanları arasında bulmuştu.