XXXVI| like them

2.4K 236 103
                                    

Merdivenlerden indiğim sırada ana salondaki masalardan birisinde Samuel'in oturduğunu görmek beni şaşırttı. Bu handa kalmıyordu. Dolayısıyla benimle konuşmak için buraya geldiğini düşünmüştüm. Zayn'in hala odada olduğunu fırsat bilerek adımlarımı hızlandırdım ve birkaç saniye içinde karşısındaki sandalyeye oturdum. Gündüz olmasına rağmen çok içmiş olduğu belliydi.

"Burada ne yapıyorsun?" diye sordum.

Hüzünlü gözlerini benimkilere kaldırdı ve "İçiyorum." dedikten sonra maşrapasını dudaklarına götürdü.

"İyi misin?"

"Eğer bana güzel bir cevap verirsen iyi olacağım güneş kadın. Kaptanla konuştun mu? Konuşacağını söylemiştin."

Konuşmamızı hatırlamak bile içimi titretti. Korkumu yüzümde gizleyememiştim. "Normal görünmeye çalıştım fakat bana açıkça aklımda ne varsa vazgeçmemi söyledi. O ciddi Samu. Eğer yakalanırsan..."

"Yakalanırsam ne olacağını biliyorum ama bir önemi yok. Umursamıyorum. Yardım etmesen de kadınımı bir şekilde gemiye sokacağım."

"Yardım etmek istiyorum, gerçekten. Ama onun yapacakları beni korkutuyor."

Ve bir de yalanlar vardı. Ona küçük bir yalan söylemek bile canımı yakmaya yeterliydi. Birbirimize karşı hep dürüst olmuştuk. Tanıştığımız ilk zamanlar hariç elbette.

"Ben korkmuyorum. Korksaydım böyle bir şey yapmazdım. Yine de denedin arkadaşım. Kaptanla ilişkini bozmayı asla istemem."

"Vazgeçmeyeceksin değil mi?"

Başını iki yana sallayıp maşrapasındaki son yudumları tek seferde içti ve ayağa kalktı.

"Vazgeçmeyeceğim. İzninle."

Başka bir şey söylememiş ve gitmişti. Üzüntülü bir şekilde masadaki bir noktaya öylece baktım. Bir sorun olmamasını dilemekten başka seçeneğim yoktu galiba. Her ne olacaksa olacaktı. Ama arkadaşım için sonunun güzel olmasını umuyordum.

Birkaç dakika boyunca orada tek başıma oturmuştum. Yiyecek bir şeyler almak için ayağa kalkıp arkama dönecekken güçlü kollar beni sarmalayarak buna izin vermedi. Başlangıçta korkuyla nefesimi içime çekmiş ama kokusundan onu tanıdığımda rahatlamıştım. Karnımın üzerinde olan ellerini tutup gülümsediğimde boynuma küçük bir öpücük kondurdu.

"Çok açım." diye mırıldanıp kollarının arasında hareket ederek ona döndüğümde güzel yüzüne baktım. Uzun saçlarını özensizce geride topladığı için önlerdeki ince bir tutam çenesine doğru sarkmıştı. O tutamı kulağının arkasına sıkıştırırken gözlerimi izlemekle meşgul oldu.

"Ormanda yiyelim mi?"

"Olmaz. Kahvaltıdan sonra arkadaşlarımla çıkacağım."

Kaşları ilgiyle yukarı kalkmıştı. "Arkadaşların kim?"

"Burada tanıştığım kızlar."

Heyecanlıydım. İlk kez, yalnız bir şekilde, arkadaş diyebileceğim insanlarla bir şeyler yapacaktım. Üstelik çevremizde barbarlar olmayacakken.

"Fahişeler mi?"

"Fahişe değiller. Olsalar da önemli olmazdı."

Bu durumdan memnun olmadığını keyfi kaçan yüz ifadesinden anlamıştım.

"Gitme."

"Neden?"

"Benden uzakta olmanı istemiyorum."

the reaper • zmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin