Son kişi de karşıdaki sandala yerleştiğinde ilk sandal açılarak Ölüm' e doğru ilerledi. Kalanlar ikinci sandala yerleşmeye başlayınca sıkıntıyla omzumun üzerinden genelevin olduğu tarafa bakmıştım. Zayn' in gelmediği her dakika benim için daha da büyük huzursuzluğa dönüşüyor, pezevengin ona zarar verme ihtimali beni çok korkutuyordu. Gitmesini hiç istememiştim oysa.
"Binmiyor musun?" diye sordu yanımda duran Dümenci Liam.
Başımı iki yana salladım. "Kaptan gelmedi."
"Gelecektir. Sandala bin. Yardıma ihtiyacın var mı?" dedi yaralı karnımı işaret ederek.
"O gelmeden binmeyeceğim."
Omzunu silkip birkaç adama yerleşmelerini işaret etti. Bense yaramın olduğu bölgeyi tutarak birkaç adım ötedeki kütüğün üzerine oturdum. Uzun süredir ayakta durmak beni çok yormuştu.
Sızılar artıp istemsizce yüzümü buruşturduğum sırada Hardin ile gözlerimiz buluştu. Neden bana böylesine nefret dolu baktığını anlayamamıştım. Daha önceden sohbetimiz bile yoktu, birbirimiz için öylesine insanlardık. Hatta başka birisine baktığını bile düşünmüştüm ama hayır, nefretinin sahibi garip bir şekilde bendim.
"Kaptan nerede?" diye sordu Bonnie.
"Orada. Geliyor amına koyayım."
Nefesimi tutarak geriye doğru baktım ve sonunda onu gördüm. Onunla birlikte kalbim de çarpmaya başladı. Yaramı tutarak ayağa kalktığımda onun olduğu tarafa dönmüştüm. Görünürde bir şeyi yok, gayet iyiydi. Ve onun iyi olduğunu görmek gülümsememe neden olmuştu.
O da bana baktı. Yanımıza varana dek gözlerini üzerimden çekmemişti.
"İyi misin?" diye sordum yanımda durunca.
Sandala ve çevredeki adamlara bakıp elini belimin arkasına koyarak "Sorun yok." dedi. "Neden binmedin?"
"Seni bekledim."
Başını onaylar anlamda sallayıp beni sandala doğru yönlendirince Hardin' le tekrar gözlerimiz buluşmuştu.
"Onu da mı götürüyoruz kaptan?"
Herkes hareket etmeyi keserek Hardin' e baktı. Diğerlerini aşarak önümüze çıktığında gözlerini kaptandan ayırmadan parmağıyla beni işaret etmişti.
"O da mı geliyor?"
Zayn elini arkamdan çekip öne doğru bir adım attı. "Evet, geliyor."
"Neden?"
"Hardin, ne sikim yapıyorsun? Sandala bin." dedi Harry agresifçe.
"Karışma." dedi Zayn. Ardından tekrar Hardin' e döndü. "Mariah, geminin aşçısı. Unuttun mu?"
"Ya da aşığın." dedi Hardin öfke ve acı karışımı bir ifadeyle. "Bir şeyleri unutan sensin kaptan. En önemli kuralı unuttun. Kadınını karada bırak, hatırladın mı?"
Bu kuralı daha önce de duymuştum. Korsanların gemiye sevgililerini getirmesi kesinlikle yasaktı ve hatta bunun cezası ölüme kadar gidiyordu.
"Mariah geminin aşçısı olarak tayfaya katıldı. Öyle kalacak."
Hardin gülümseyerek gözlerini etrafta gezdirdi. "Benden kadınımı bırakmamı istemiştin. Senin için onu bıraktım ve ölümüne sebep oldum."
"Sevgilin için üzgünüm." dedi Zayn. Umursamaz tavrı can sıkıcıydı.
"Hayır, değilsin! Sadece bu kadını önemsiyorsun. Seni kurala uymaya ve diğerlerini de oylamaya davet ediyorum."
Oylama mı? Sikeyim lanet olsun. Onun gibi düşünenler çoğunluktaysa kurallara göre Zayn beni asla gemiye götüremezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the reaper • zm
FanfictionYabancı, küçük kapıdan geçmemesini söylediğinde Mariah onu dinlememiş ve kendisini on yedinci yüzyılın korsanları arasında bulmuştu.