Bölüm 9

308 6 2
                                    

'Avuçlarımın içine kalbimi koyup, Allah'a yalvardım ben. Sen gel diye, bilmiyorsun."

Saat gecenin üçüydü. Tabi sabah sakinleştirici iğne yaptığı için Metehan Bey şimdi uyanmış uyuyamıyordum.  Ayağa kalkıp salona indim kapının önünde iki tane adam vardı, kendi aralarında konuşuyorlardı ben yaklaştıkça ne dediklerini net duymaya başlamıştım. "Ya Metehan abi bunları hal edecek adam mı? Çok yanlış yapıyor kız"  dedi zayıf olan. İri yapılı olan adam da başını iki yana salladı "bazen o kızı öldüresim geliyor. Nasil böyle üzer Metehan abimi? Kaç aydır kızı seviyor her şeyi  yapmaya hazır ama kız  dağ gibi adamı ne hallere getirdi" bunlar da iri yapılı adamın cümleleriydi. Zayıf adam diğerinin yüzüne baktı "çok üzülüyorum adama be. Gün geçtikçe çöküyor resmen. Bir de sabırlı kıza karşı başkası olsaydı neler yapardı kızın bu yaptıklarından sonra tabi seven adamın hali başka oluyor bir de Metehan abi olunca o daha da başka"  İri yapılı adam cevap vermekte gecikmedi "dua edelim de kızın aklı başına gelsin. Değilse Metehan abimin hali hal değil"

beni görünce sustular. Ben de bahçe kapısının önüne doğru yürümeye başladım kar yağıyordu yerler kar tutmaya başlamıştı.  Bahçenin ortasında yere çökmüş omuzları düşmüş Metehan'ı gördüm. Tişörtle oturuyordu orada, şimdi anladım adamların neden böyle konuştuklarını. Hava çok soğuktu galiba karlar yerde tutmaya başlamıştı çünkü. Şimdi çok üşüyordur. İçim titredi. Hemen etrafa bakındım ama sıcak tutacak bişeyler yoktu. Merdivenlere koştum.  Hızlı hızlı merdivenleri çıkıp battaniye buldum. Metehan'a koştum.

Bahçeye gittiğimde yavaşladım. Oradaydı hala hem ağlıyordu hem de soğuktan titriyordu. Usulca battaniyeyi üstüne örttüm. "İstemiyorum demedim mi lan size ben alın şunu" battaniyeyi geriye attı. "Metehan benim" battaniyeyi de yavaşça yeniden üstüne örttüm. Hızlıca arkasını dönüp baktı bana "üşürsen sen dolunay git içeri hava çok soğuk" Yanına oturdum. "Sen de kaç saattir buradasın. Üşümedin mi hiç?"
"Bana bişey olmaz. Olsada senin canından önemli değil" battaniyeyi üstüme örttü. Ben de yarısını ona örttüm. "Gel hadi eve gidelim çok üşümüşsün Metehan" omuz silkti. "Gelmiyorum ben sen git" ayağa kalktım sinirle " ne yapmaya çalışıyorsun sen ya. Göz göre göre kendine zarar vermeni izleyemem ben! Kalk gidiyoruz!" Kolundan tutup kaldırmaya çalıştım. Elini çekti birden o şurada ben de ona doğru düştüm. Gözlerine baktım o sırada acı çekiyordu hem de çok. Kan çanağı olmuş gözleri, buz gibi vücudu kanıtlıyordu bunu.  "Üşümüşsün dolunay, içeri git hadi" saçlarıma dokundu "saçların da üşümüş" panikleyerek üstünden kalktım o ise gayet sakindi.

Benim saçlarım soğuk diye kıyamıyor, ama beni özgürlüğümden çalıyor nasıl bir adamsın sen?
Yanına oturdum yeniden. O da battaniyenin diğer yarısını bana örttü. Yüzüme baktı parmak uçları her zamanki gibi incitmekten korkarak yüzümde dolaştı. "Dolunay bir nefes ötemdesin, ama yine kilometrelerce uzaksın bana" elleri yüzümden çekildi saçlarıma gitti parmak uçlarıyla saçlarıma dokundu "ben her gece odana geliyorum ellerim saçlarına uzanıyor ama dokunamıyorum. saçının bir teline bile dokunamıyorum ben dolunay."
Ellerini saçlarımdan çekti başını yavaşça omzuma koydu. Omzum onun gözyaşlarıyla ıslanıyordu. Ben de ağladım onunla. "Dolunay ben seni çok seviyorum. Neden benim bir şansım olmuyor? Benim sevgimin de hayallerimin de gerçek olmaya hakkı var."
Cümlesini öksürüğü kesti ama bu soğuktan değildi hani çok ağlayınca insan öksürür ya ondandı. "Bir kez yüzüme gülsen bir saniye gözümün içine baksan nolurdu sanki? Bunları olsun hak etmedim mi? Hadi ben hak etmedim sana olsan saf sevgim hak etmedi mi? Fazlasıyla hak etti insan bu saf sevgi hatrına bir kez yüzüme gülerdi."
Her bir sözü göğsüme bir bıçak gibi tek tek saplandı, gözyaşları omzuma damladıkça da o bıçaklar içeride oynuyordu. Derin nefes aldım belki içimdeki sızıyı geçirir diye.
"Dünyaya bir daha gelsem dolunay seni sevmezdim. İnanki sevmezdim. Sen peşimden koşsan da aşkından ölsen de seni sevmezdim. Benim canım kaldıramaz çünkü seni sevmeyi"
Ne kadar anlamlı bir cümleydi 'benim canım kaldıramaz seni sevmeyi' kalbim değil, aklım değil canım kaldıramaz seni sevmeyi.
"Bu dünyaya bir daha gelsem nafile seni sevmezdim. Ama gel gör ki şimdi seni sevmeyi bırakamıyorum"
Metehan benim kendimden nefret etme sebebimdi ama rüyamdaki o adam da her gün kendimi daha çok sevdiriyordu bana kendimi bile sevip sevmediğimi bilemiyordum artık.
"Olmasını inanki istemezdim. Keşke bir tane daha ben olsa da seni sevseydim. İnanki bu en çok istediğim şey" başını omzumdan hızlıca kaldırdı. Elleri her zaman sinirlenince yaptığı gibi saçlarına gitti ve o sinirli gülümseme belirdi yüzünde "dolunay anlamıyorsun ben senden ne bir tane daha istiyorum ne de daha güzelini ben tek seni istiyorum sen gözümün içine bak o yeter bana"
O şu an ki beni istiyordu şu an ki benim aklım ise yüzünü bile görmediğim birini düşünüyordu.
"Sevmeyeceksin beni dimi?" Ayağa fırladı " Beni sevince ölmeyeceksin Dolunay. Bi bok olmayacak yani. Ama yok sevmezsin niye çünkü ben mutlu falan olurum dimi?"
Eğildi bana doğru işaret parmağını gözlerime getirdi "ama dolunay bu gözler benden başkasını görmeyecek." Sonra parmağıyla kafama dokundu "ve burası benden başkasını bilmeyecek" parmağını yavaşça çekti ve kulağıma eğildi "başkası için atarsa da bu kalbin o kişinin kalbi atmayacak." Sonra doğruldu "bilmem anlatabildim mi?" Söylediği sözler gözlerimden yaşlar akıttı. İçimdeki yangın daha da alevlendi gözyaşlarım benzin, Metehan'ın sözleri de rüzgar oldu içimdeki yangına. Vücudum ısındı attım battaniyeyi derin nefesler aldım. "Şu an ne dediğini bilmiyorsun Metehan." Başımı iki yana salladım " soğuk beynine işlemiş senin, ondan bu lafların"
Başını bana çevirdi ve iki yana salladı "öyle bir yaparım  ki Dolunay.  Seni sevmek zaten benim içimi yakıyor, o zaman da benim bedenimi diri diri yakmış olursun . Ve biliyorsundur ki can havliyle insan her şeyi yapabilir, buna birini öldürmek de dahil."
İçimdeki bıçaklar oynamaktan sıkıldı, ve bu cümlelerle bıçaklar yerinden çıkıp vücuduma defalarca saplandı. Yanına koşar adım gittim . "Senden nefret ediyorum. Anladın mı beni senden nefret ediyorum" yumruklarımı, tokatlarımı gelişigüzel savurdum. "Özgürlüğümü aldın benden. Şimdi de tehditler ediyorsun"
Kollarımı tuttu. Ateşe dokunmuş gibi çektim ellerimi. "İstediğini yap! Gerekirse senden başkasının yüzünü görmeyim! Gerekirse işkenceler yap! Hatta ateşlere at!" Bir adım geriledim ve yüzümde sahte bir gülümseme "seni sevmeyeceğim. Sen böyle benim için acıdan kıvranırken seni sevmeyeceğim."   
Metehan da bir adım yaklaştı "sevme dolunay. Ben böyle acı çekerken umrunda olmayım, vur kır, söv istersen kendini öldürmeye çalış buradan çıkış yok sana." 

GÖLGENDE ÖZGÜRLÜKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin