Bölüm 12

185 4 15
                                    

Seyrek ağaçların arasında dolunayın heryeri alacakaranlık aydınlattığı bir yerdeydim. Etrafıma bakındım kimse yoktu. Bu kez hayvan sesleri bile gelmiyordu etraftan. İleriden simsiyah giyinmiş uzun boylu bir adam yavaş yavaş yanıma yaklaştı.  Yüzü yaklaştıkça belli oluyordu. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi çırpınmaya başladı bu oydu. Heyecandan yerimden kıpırdayamadım. Ve  önümde durdu hiç olmadığı kadar netti yüzü. Gözlerim doldu yaşlar akmaya başladı, heyecanımdan konuşamıyordum bile.
Hafif ince yay gibi kaşları, gözkalemi çekilmiş gibi çekik koyu kahve gözleri, yanaklarına kadar gölgeleyen uzun siyah kirpikleri, ince ama şekilli dudağı, simsiyah saçları, hafif kavisli burnu, buğday teni...  gözlerim ellerine kaydı kemikli biçimli elleri vardı. Ellerimi yüzüme götürüp gözyaşlarımı sildim ve nihayet konuşabiliyordum "sen! Sen o'sun!" Şaşkınlıkla ellerimi ağzıma götürdüm ve devam ettim: "ben senin yüzünü görmeyi o kadar çok istedim ki! Her gece rüyalarımda seni bekledim ben!" Sertçe yüzüme baktı. "Peki neden o zaman o adamın yanındasın Dolunay? Beni o kadar bekliyorsan neden ona bu kadar yakınsın?" Panikledim. Ya giderse diye korkudan vücudum titredi gözyaşlarım daha çok akmaya başladı. "Yanlış anlama nolur beni! O çok hastaydı o yüzden... ben her saniye seni düşünüyorum." Gözlerini üzerimde gezdirdi. Çok uzak bakıyordu, kibirle bakıyordu resmen. Bakışları ayaklarımın bağlarını çözdü yere çöktüm ağlamaya başladım. 
O ise uzak bakışları hâlâ üzerimdeyken konuşmaya başladı: "kalbinin sesini duyabiliyorum. Ama sen onun yanındayken kalbin hızlanmıyor bile, neden kalbinin çarpmadığı bir adama bu kadar yakınsın Dolunay?"

Yerimden ayağa kalktım hızla. "O hasta diye bişey olmasın diye yakındım ona."
Gözyaşlarımı hızla silip gülümsemeye çalıştım: "hem benim kalbim senden başkasına çarpmıyor ki!" Bu sözlerim sanki onu hiç etkilememişti. Ağlamaya başladım yeniden.
"Nolur! Nolur bu yüzden gitme! Benim tek derdim sensin!" Sakinleştim bu sözlerimden sonra gözlerimi gözlerine diktim: "seninle burada yıllarca durabilirim. Rüya olduğunu biliyorum. Ama sen varsın burada diye dünyaya gözlerimi hiç açmadan burada durmak istiyorum seninle!"  

Kolumda bir dürtü hissettim. Dolunay diye çağırıyordu bir de. Ama uyanmak istemiyorum gözlerimi sımsıkı kapattım. Ve o yok oldu. Gözlerimi açtığımda Metehan yataktan doğrulmuş beni dürtüyordu. Gözlerimi açtığımı görünce başımı yastıktan kaldırıp yanındaki suyu bardağa dökmeye başladı "Dolunay uykunda ağlıyordun, kaç dakikadır seni uyandırmaya çalışıyorum iyi misin? Çok korkuttun beni!" Elime suyu verdi. Hâlâ rüyamın etkisindeydim yavaşça bir yurdum aldım sudan. Metehan endişeyle yüzüme bakmaya devam etti "Dolunay iyi misin? Bir cevap versene!"
   Yüzüne sakince baktım. Birden onun sözleri aklıma geldi ben neden bu kadar yakındım Metehan'a?
Elimdeki suyu eline tutuşturdum. "İyiyim." Yataktan kalktım. "Ben diğer odaya gidiyorum."
Şaşkınlıkla yüzüme bakakaldı. "Dolunay gelsene o kadar ağlıyordun, kabus gördün galiba gel korkarsın orada."
Yüzüne ciddi ciddi baktım.
"Korkmam. İyi geceler sana"
Hızla odadan çıktım. Kapıyı kapatıp bedenimi sanki taşıyamıyormuş gibi kapıya yasladım. Mutluluktan gözyaşlarım akmaya başladı yüzüm de istemsizce gülüyordu. Onu görmüştüm! Günler sonra onu gördüm! Sesini duydum, konuştum. Bana baktı! Yüzünü inceleyebildim. Ve en önemlisi hep rüyalarımda onu beklediğimi söyledim! Belki bekliyorum diye gelir!

Hızla her zamanki kaldığım odaya gittim. Hemen yatağa yattım. Biran önce uyumalıydım belki yine gelirdi. Hemen gözlerimi kapatıp uykuya bıraktım kendimi.

Kolumu attığımda dokunduğum şeyle ilkilerek uyandım. Bir kucak dolusu kırmızı gülle karşılaştım. Güllerden elimi çekip yatak da doğruldum ve daha çok şaşırdım odanın her yerinde kırmızı güller vardı.
Ah Metehan ne yaptın sen? Ben ne düşünüyorum sen ne yapmışsın? 
Yavaşça kalkıp banyoya gittim. Hadi ama bu kadar da olmaz ki banyonun da heryerinde kırmızı güller vardı. Onları da umursamadan işlerimi hallettim ve kıyafet dolabına doğru yürüdüm ve dolabın içinde de kırmızı güller vardı. Onları da umursamayarak siyah bir tayt siyah uzun bir de tişört alıp üstüme geçirdim.

Kapıyı açıp kolidora çıktım ki orada da adım atacak yer yoktu heryer gülle kaplanmıştı. Yavaş yavaş metehan'ın odasına yürüdüm iyi mi diye kontrol etmekti amacım. Odasınının kapısını tıklattım. "Gel!" Uyuşuk hareketlerle içeri girdim. Cam kenarındaki koltuğa oturmuş telefonu ile oynuyordu beni görünce telefonunu bıraktı: "aa sen miydin? Sen daha uyanmazsın diye düşünmüştüm." 
Bir iki adım daha atıp durdum. "İyi misin diye bakmaya gelmiştim."
Hafifçe güldü. "Ellerim dışında iyiyim. Bu kadar iyi bakmasan hastanelik olurdum teşekkür ederim."

Etrafa bakındığımda tek bir tane bile gül yoktu bu oda da. "Bu odaya Gül koymadım. Sen beni sevdikçe bu oda çiçek bahçesi olacak. O günü bekliyor bu oda."
Kim bilir azıcık bir ilgi göstersem bu oda için aklında ne fikirler vardı.

"Neyse ben odaya geçiyorum Metehan."
Hızlıca arkamı döndüm gidiyordum ki; "e kahvaltı hazırlattım seni bekliyor. Ben de bişey yemedim açlıktan ölüyordum hadi gel kahvaltı yapalım."

Yüzüne baktım; "yok canım istemiyor. Afiyet olsun sana."
Geri dönüp yürümeye başladım o da koşar adım yanıma yetişti kolumu yavaşça tuttu
"Noluyor sana Dolunay bir öylesin bir böylesin?" 
Yavaşça kolumu çekip geri adım attım. Gözlerinin içine baktım; "ben hep böyleydim Metehan, sadece hastasın diye insanlık görevimi yaptım. Gerisi yok."
Kaşlarını çattı gözleri karardı "insanlık görevinden fazlasını yaptın Dolunay. Yanımda uyuman da insanlık görevi değildi."

"Evet doğru! Bunu fark edince gittim yanından işte."
Ayağımın altındaki güllere baktım o kadar uğraşmıştı, umutlanmıştı kalbini kırmamam gerekiyordu.
"Dolunay yapma. Ya ben sen dün bana ilk kez güldün diye sabaha kadar o Gülen yüzünü rüyamda gördüm. Uykumda bile aklımdan çıkmadı."

"Özür dilerim Metehan. Umut verdiysem sana ki bunu asla istemezdim özür dilerim."

"Ne yani özür dileyince bitiyor mu? Dalga mı geçiyorsun benimle?"

"Metehan sen hastasın iyi değilsin diye ben öyle davrandım daha doğrusu öyle davranmak zorunda hissettim kendimi."

Gözlerinden yaşlar aktı. "Ben öyleyken yüzüme bile bakmasan İnan ki canım bu kadar acımazdı Dolunay."
Gözünün yaşlarını avuç içiyle sildi, önüne gelen saçlarını sinirle geri doğru attı.
Duvara yumruklar atmaya başladı; "yeter be yeter! Ben de insanım benim de sabrım var yeter! Benim de kırılan bi kalbim var! Yeter! Yeteeerrr!" 
Onu durdurmak için yanına yürüyordum ki eliyle geri itti beni; "sakın! Sakın dokunma bana! Bana iyi davranışların kötü davranmandan daha çok canımı yakıyor!"

"Mete..."
"Sus! Konuşma! Hatta bana yaklaşma bile!"
Sözümün devamını getiremedim bile.
O da zaten yaralı ellerini yine kanatmıştı, kanayan elleriyle duvardan tutunarak yavaş yavaş ilerliyordu.
"Seviyorum diye, bırakmıyorum diye mutluluğumun içine ettin bende insanım be. Mutluluğun adı bile geçmiyor artık hayatımda kaç aydır. Yeter ben de insanım benim de bi sabrım sınırım var."
Yüzünü bana döndü dalga geçen gülüşünü takımdı yüzüne yine; "bir de çocuk kandırır gibi benimle ilgilenmen yok mu? Lan madem sevmiyorsun istemiyorsun ne diye o kadar yakındın? Seni sevmeyi bırakmayım diye yaptıysan ben zaten sen ne yaparsan yap seni sevmeyi bırakmıyorum."
Duvara bir yumruk daha attı ve bu daha çok sinirlendirdi duvara kafa atıyor tekme atıyor yumruk atıyordu. Sonra hızla aşağı indi ve dış kapı sertçe kapandı.

Duvarın dibine çöktüm başımı ellerimin arasına aldım. Ne yapmıştım ben o kadar mutluydu ki gece şimdi ise o halimden eser yoktu ne yapıyordum ben? Doğru söylüyordu o da insandı seviyor beni, bıraksın gitsin diye onu bu kadar üzmeye hakkım yoktu. Onunla güzelce konuşup, arkadaşlık edip öyle bıraktırmam gerekiyordu kendimi.

Gözlerim duvardaki kanlara gitti. Ne çok canı acımıştır.

Sonra aklımın kuytu köşesinden zifiri karanlık ama bu karanlığını sonuna kadar hak eden bir cümle belirdi "fiziksel acı da bişey miydi ruh acısının yanında"

Ve ben onun ruhunu kanatmıştım, yetmezmiş gibi tuz basıyordum.





Uzun aradan sonra yeni bir bölüm geldiiiii😀

Öncelikle yeni bölüm gelsin artık diye yorum yapan herkese teşekkür 3derim, iyi ki varsınız...

Instagram hesabım: _Sema.nur      takip edebilirsiniz🙂🙂

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 26, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GÖLGENDE ÖZGÜRLÜKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin