Bölüm 3

414 27 0
                                    

Uyandığımda sabah olmuştu. Metehan da yoktu bu gün ağrılarım biraz hafiflemiş gibiydi. Yataktan kalktım pencerenin önüne doğru yürürdüm giydiğim kıyafetler bana tam olmuştu iç çamaşırlarına kadar herşey bedenime göreydi. Siyah V yaka tişörtle siyah hafif dar eşofman giydirmişti dün Meryem bunu da yeni fark ettim.

Pencereden evin etrafına baktım. Aslında pek çok koruma yoktu. Evde neredeyse tam ormanın içindeydi. İlerilerde bir boşluk görünüyordu orası yol olabilirdi. Buraları iyi öğrenmem gerekiyor çünkü kaçarken lazım olacaktı. Kapı açıldı düşüncelerimi sonraya sakladım. Gelen Metehan'dı "uyanmışsın. Ben de kahvaltı hazırlattım bize gel hadi" umursamadım. "Gelmiycem ben. Hatta buradan kurtulana kadar bişey yemeyeceğim" gözlerini kısarak baştan aşağı süzdü beni  " dolunay buradan kurtuluş yok sana. Bunu iyi bil. Açlık eylemlerine de hiç girme gerekirse serumla beslerim seni yine de ben istemediğim sürece kendine zarar veremezsin" sanırsın dünyayı o yarattı tövbe tövbe. "Gelmiyorum" kapıya yöneldi gidiyordu ki durdu "sınırlarımı zorluyorsun inşallah bu senin için kötü olmaz dolunay"

Korkmuyor muydum? Aslında korkudan ağlayacak kadar titreyecek kadar korkuyordum sadece duygularımı saklamayı iyi biliyordum ve bu benim için pek hayra alamet olmayacaktı orası belliydi. Cam kenarına dizlerimi kendime çekip oturdum. Kaçma planları yapmaya başladım. Hadi buradan kaçtım peki nereye gidecektim yine o eve gidemezdim bu büyük salaklık olurdu benim bu şehri de terk etmem lazımdı.

Kapıyı çalıp Meryem içeri girdi "Metehan bey çıktı. Aç kalmayın aşağıda size bişey hazırladım" düşündüm de bu mânâ ile aşağı gidip evde biraz dolaşırsam belki kaçmaya yer bulabilirdim bu güzel bir fırsattı benim için. Gülümsedim "teşekkür ederim Meryem iyi olur acıkmıştım çünkü" Meryem aşağı inerken onu takip ettim. Mutfaktaki masaya bişeyler hazırlayıp koymuştu ben de oturdum yemeye başladım bu sırada o da mutfağı temizliyordu "Meryem bu gün ne yapacaksın" gülümsedi "canınız bir şey çekti galiba söyleyin de hemen hazırlayıvereyim" yanlış anlamıştı sorumu kahkaha attım "hayır öyle değil yani temizlik falan yapacak Mısın"
  "Evet" ayağa kalkıp yanına gittim "ben de sana yardım edeyim ben böyle çok sıkılıyorum" yüz ifadesi değişti "ama dolunay hanım Metehan bey kızar sonra" yanına bira daha yaklaşıp omuzuna dokundum "bence Metehan bey kızmaz aksine mutlu olur çünkü eve yavaş yavaş alıştığımı düşünür" bi düşündü "haklısınız ama kendinizi yormak yok" başımı salladım.

Temizliğe başlamıştık Meryem yerleri süpürüyor ben de arkasında toz alıyordum. Bir odaya girdik bu odada beyaz hakimdi tek kişilik bir yatak, ayna ve gardrop vardı ve en önemlisi de bahçeye açılan bir kapısı vardı kapısının da üzerinde anahtarı vardı. Soru sorup da Meryem'i şüphelendirmek istemedim ve bu odanın da işi bitmişti kapısını kapatıp çıkarken kapı çaldı "ben kapıya bakayım Metehan bey gelmiştir" dedi ve kapıya koştu. Gelen metehandı
"Hoşgeldiniz Metehan bey" bu kez Meryem'e cevap vermeden içeri girdi ve gözleri beni buldu bir cevap bekliyordu galiba ve Meryem açıklama yaptı "Metehan bey dolunay hanım odada sıkılıyormuş benimle birlikte temizlik yapıyordu. Olmaz dedim ama ısrar edince..." Meryem'in sözünü böldü " tamam Meryem sorun değil alışsın eve ne de olsa onun da evi burası" bunları bana bakarak söylüyordu. Sen öyle san Metehan bey ben kaçış yolumu buldum bile dedim içimden.

Metehanı da incelemeden yapamadım uzun boyluydu ama çok kalıplı biri değildi. Saçları kumral, yandan ayırmış ve geriye doğru şekil vermişti. Hafif kıvrımlı dudakları vardı. Açık kahve gözleri ince kaşları ve kirli sakalıyla hoş bir adamdı yani kızların dikkatini çekebilecek bir tipi vardı.

"Gel biraz oturalım seninle dolunay. Meryem sen de yemek hazılarmısın açım" Meryem cevap vermeden mutfağa gitti ben de metehanı takip ederek salona geçtim metehanın karşısına oturdum. Uzun uzun yüzüme baktı ve ben bundan hiç hoşlanmıyordum birileri bana bakınca izleyince rahatsız oluyordum. "Dolunay gün geçtikçe sana daha da bi aşık oluyorum. Bazen diyorum ki ne bekliyorsun lan git zorla da olsa senin olsun sana mecbur kalsın tam bu düşünceyle yanına gelirken bir bakıyorsun bir ses diyorki bu kız çocuğuna mı zarar vereceksin seviyorsan beklemesini de bileceksin o çok naif biri kıyamazsın ona diyor geri gidiyorum"
Dediklerinden korkmuştum ya bir gün cidden böyle düşünürde bana zarar verirse ya beni ona mecbur bırakırsa 'kızım dolunay bir an önce gitmen gerek' beynimin bir köşelerinde bu cümle yankılandı.

"Böyle korkmuş küçük bir kız çocuğu gibi bakma bana dolunay. Ben artık ne yapacağımı şaşırdım. Ama şuna eminim ki seni asla bırakmayacağım gidemeyeceksin hep bende kalacaksın kimsenin bir bakışı bile değmeyecek sana" sustum konuşursam yine kendimi tutamayacaktım ve bu benim için hiç iyi olmayacaktı Metehan bu kez yakardı canımı.  Metehanın bakışları altında eziliyordum "şey ben Meryem'e bi bakayım" giderken kolumdan tuttu içim ürperdi "dolunay" ne diyecek diye baktım
"adını söylemek bile güzel. Bir de düşün sana bakmak sana dokunmak, saçlarını okşamak nasıl güzeldir" bunları söylerken gözleri doldu. Metehan bu gün bir değişikti anlam veremediğim bir değişiklik. Kolumu yavaşça bıraktı ben de mutfağa kaçtım. Meryem herşeyi hazırlamıştı "dolunay hanım herşey hazır geçebilirsiniz" başımı salladım o da Metehan'ı çağırmaya gitti.

Allahım napacaktım ben. Allahım nolur yardım et.  Ağlayacaktım 'tamam dolunay tamam geçecek kurtulacaksın hadi be kızım biraz daha gayret' kendi kendimi teselli etikten sonra yemek masasına geçtim. Metehan da oturmuştu. "Meryem sen bu gün evine gidebilirsin ben seni çağırırım geleceğin zaman" ne demekti bu ne yani metehanla baş başa mı kalacaktık. Meryem bu evde yatılı kalıyordu. Meryem gülümsedi mutlu olmuştu bense ona nolur gitme der gibi bakıyordum ama o daha fazla kalmadan çıktı. "Yemeğini yesene dolunay. Zayıfladın iyice hadi başla" yemeğimle oynamaya devam ettim "canım istemiyor" diye mırıldandım. Yine uzun uzun bana baktı ama tehdit eder gibi "dolunay bak evde tekiz bana istemediğim şeyleri yaptırtma yemeğini ye odana git" Metehan kolay kolay bana odana git demezdi demekki cidden bişey var ve bu durum korkutucu o yüzden yemek yemeye başladım. O da azıcık yiyip kalktı.

Elinde içki şişesiyle geldi. Demekki bu gün biraz dağıtacaktı. Benim hemen odama gitmem gerekiyordu.  Elindeki şişeyi gösterdi "ister misin?" Başımı hayır anlamında salladım. O da umursamadan televizyonun karşısına oturdu. Ben de hemen kalkıp masayı toplamaya başladım.

Metehan bana hayretle bakıyordu. "Burayı evin olarak görmeye başlıyorsun ve ister inkar et ister kabul et bana da alışıyorsun dolunay" dedikleri sinirimi bozmuştu. Mutfağa geçtim neden sinirlendirdi bu kelimeleri beni yoksa doğru muydu da ben kabul etmiyordum. Hayır hayır yok öyle bi şey. Mutfaktan çıktım Metehan kanepeye uzanmış içiyordu. "Ben odama çıkıyorum" diye seslendim o da yüzünü dönüp bakmadı bile koşar adım odama çıktım.

.........................................................................................................
Yorum ve oylarınızı  bekliyorum😊

GÖLGENDE ÖZGÜRLÜKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin