13- Yegâne

309 212 119
                                    

Kadere boyun eğmek benim hayatımdı. Hayat bana fırsat sunardı ve ben direk onu kullanırdım. Bir başka şansım var mı diye bakmazdım. Bunca zamana kadar bu şekilde yaptım. Hayatın verdiği fırsatlardan başka bir şey aramadım.  

Bütün gece bunları düşündüm durdum. Güneş doğarken uyuya kalmıştım ve şimdi kalkmam gerekiyordu. 

Derin bir nefes verip yatakta doğruldum. Saate döndüğümde elimi alnıma vurdum. İlk dersi kaçırmıştım. Okula gidene kadar 2. derste bitecekti. Oflayıp yatağımdan kalktım. Ters bir şey olmazsa şaşıracaktım. 

Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Kıyafetlerimi giyip elime eldivenlerimi geçirdim. Geri kalan işleri de kısa sürede halledip evden çıktım. Vaktim olmadığından dolayı taksi çağırmıştım. Kapının önünde gördüğümde rahatladım ve direk bindim. Abiye okulun adını söyleyip arkama yaslandım. Telefonum çaldığında çantamdan çıkarıp kimin aradığına baktım. Annem arıyordu. Aramayı kabul edip kulağıma götürdüm. 

"Kızım, nasılsın?" Yorgun gelen sesiyle moralim bozulmuştu. Kim bilir yine ne kadar kötüydü. "İyiyim anne, sen?" cevabını bildiğim soruyu soruyordum. Kötüydü ama bana iyiyim diyecekti. 

Annem ağır şeyler yaşamış bir kadındı ve psikolojisinin iyi olmadığını biliyordum. Üvey babamın onun yanında olması tek tesellimdi. 

"İyiyim canım. İstanbul'a ne zaman geleceksin? Seni özledim." Bende onu özlemiştim. Çok uzun zamandır görüşmüyorduk. 

"Ödev teslimlerim var, onlar bittikten sonra gelirim olur mu?" En geç 2 hafta içinde ödevlerimi bitirmem lazımdı. Onlar bittiğinde bir haftalığına gidip gelebilirdim. "Tamam, senden haber bekliyorum."

"Kendine iyi bak, görüşürüz anne."

"Görüşürüz Kumsal." Evet, konuşmamız bu kadardı. Annemle birkaç dakikadan fazla telefonda konuşamazdık. Hem görüşmüyor hem konuşmuyorduk. Bu yüzden onu çok özlüyordum ama elimden bir şey gelmiyordu.

Taksi durduğunda ücreti ödeyip arabadan indim. Hızlı adımlarla kampüse ilerledim. 

2 Derse girmiş ardından birkaç saat kütüphanede ödevlerimi yapmıştım. Bugün canım sıkkındı ve oyalanacak bir şeyleri yapmak istiyordum. Acıkmıştım ama eve gidip yemek hazırlamak istemiyordum. Dışarıda yemek yemeyi sevmediğimden dolayı büyük ihtimal açlığımı içecek ile bastıracaktım. Açelya dersi bittikten sonra gitmişti ve bu yüzden eve tek başıma dönecektim. Biraz dışarıda oturmak istediğimden dolayı okulun arka kapısından çıkmıştım. 

Bahçeyi boş gördüğümde ne kadar sevindiğimi anlatamam. Hava hafif bozuktu ve akşam olmak üzere olduğundan herkes gitmişti. Temiz havayı içime çektim. O kadar dersin üzerine iyi gelmişti. 

"Kumsal?" Kafamı çevirdiğimde Doruğu gördüm. Onunla en son kafe bahçesinde bir aradaydık ve sonrasında görmemiştim. Konuşulanlardan sonra karşılaşmak beni germişti. Yanıma doğru yaklaştığında komple ona döndüm.

"Konuşabilir miyiz?" Lütfen o konuyu açmasın. Lütfen o konu olmasın. "Olur, konuşalım." dedim.

"Hava soğuk, üşüyeceksin. İçeri girelim mi?" Onun gözlerine bakmaya bile çekiniyordum. O, benden hoşlandığını dile getirmişti ve ben ona yanlış bir şey deyip ümit vermek istemiyordum. 

"Hayır, böyle iyi." Üstümde ceketim vardı ve temiz hava almak istiyordum. 

Kafasını ağır ağır salladı ve gözlerini gözlerim dikti. "O gece için özür dilerim. Hislerim hala aynı, senden hoşlanıyorum, belki daha fazlası ama seni zorlayamam. Daha fazla bu konuyu açıp seni rahatsız etmeyeceğim." 

Gece'nin KaranlığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin