5- Mefhum

399 223 201
                                    

Geçmiş her yerdeydi. Hayatımızın başlangıcını oluşturuyor, yön veriyordu. Kimisinin anıları iyi, kimisinin kötü. Elimizden gelmeyen şeylere çare arıyorduk. Boyumuzdan büyük dertlerimizi sırtlamaya çalışıyorduk. Ne kadar zordu. Kimseye belli etmeden dertlerimizle uğraşmak ne kadar zordu.

Allah kimseye taşıyamayacağı yük vermezmiş. Hep daha kötüsünü yaşamadığım için şükrederdim. Peki biz bunları taşıyabiliyor muyuz? Yaşadıklarımızı gömüp yolumuza devam edebiliyor muyuz?

Zihnim allak bullaktı. Ne düşünüyorum bilmiyorum. Ne düşünmem, ne hissetmem gerekiyor bilmiyorum. Karmakarışıktım. Tek kelime ile karmakarışıktım.

Geçmişim gün yüzüne çıkıyordu. Bunca sene saklanmış şimdi ise ensemde bitmişti. Kendime yeni hayat kurmak için başka şehre gelmiştim. Burada bile geçmişim vardı.

O adam kimdi?

Şimdi onu mu bulmaya çalışacaktım?

Nasıl bulacağımı bilmiyorum. İsmini öğrenip anneme sorabilirdim ama onu bu işe karıştırmak istemiyorum.

Zamanda alsa o adamın kim olduğunu bulabilirdim.

Evet bunu yapabilirdim.

Temiz havayı bir kere daha içime çektim. Ciğerlerim açılmış, temiz hava beni rahatlatmıştı. Başım çok düşündüğüm zaman hep ağrırdı, tıpkı şu an olduğu gibi. Oturduğum sandalyede geriye yaslandım. Düşünmek ciddi anlamda baş ağrısı yapıyordu.

Yan taraftan duyduğum ses ile bakışlarımı o yana yönlendirdim. Barlas balkona çıkıyordu.

"Sanırım çoğu gece burada karşılaşacağız," dedim. Benim burada olduğumu fark ettiğinde bakışlarını çevirmişti. İlk defa bir erkekle göz göze olmaktan rahatsız değildim. "Öyle gözüküyor," dedi.

Bakışlarımı tekrar manzarama çevirdim. Genelde müzik dinlerdim ama baş ağrımdan dolayı sessizliği tercih etmiştim. Müzik bağımlısıydım. Her an, her yerde dinleyebilirdim. Ruhuma iyi geliyordu.

"Nasılsın? Yüzün beyazlaşmış sanki." Hava karanlıktı ama en yukarıda oturduğumuz için ay ve yıldızlar aydınlatıyordu. "İyiyim sadece baş ağrısı."

"Ağrı kesici aldın mı?" Başımı iki yana sallamakla yetindim. Sırtını yasladığı yerden ayrılıp içeri girdi. Ağzımı itiraz etmek için açmıştım ama çabam boşunaydı. Gece gece rahatsızlık vermek istemiyordum.

Hemen geri gelmişti. Balkon kenarına geldiğinde yerimden kalktım. Uyuşan bacaklarımla ona doğru ilerledim. "Gerek yoktu, zahmet verdim," dedim.

Parmakların arasındaki ilacı avcuma koydu. Diğer elindeki suyu getirdiğini görmemiştim. "Teşekkür ederim," diye mırıldandım. Yakındık, bu yüzden beni rahatlıkla duyabilirdi.

Hapı dudaklarım arasına koydum. Bardaktan bir iki yudum su içip ona geri verdim. Alıp küçük masasının üzerine koydu.

Bir süre daha balkonda kalmış temiz hava almıştım. Ağrı kesici sayesinde başımın ağrısı geçmişti. Ona doğru dönüp "İyi geceler," dedim. Bakışlarını telefondan çekip bana yönlendirdi. "Ağrın geçti değil mi?"
Kafamı olumlu anlamda salladım. "İyi geceler," diyerek yanıtladı.

Balkondan içeri girdim. Odanın sıcaklığı direk kendini göstermişti. Eldivenlerimi kenara çıkardım. Yatağa yatıp uyumaya çalıştım. Gece yatağa yattığımda uykumu kaçıran düşünceler yine kendini gösteriyordu.
Aklım bugün gördüğüm adamdaydı. O adamın kim olduğunu bulmam gerekti. Aklımda herhangi bir fikir yoktu ama bulmam gerekti.

Gece'nin KaranlığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin