Bölüm-18

73.7K 4K 1.2K
                                    

Melis: Neden görüldü attın? (00.00)

Bilinmeyen numara: Neden zayıflıyorsun? (00:08)

Bilinmeyen numara: Ben seni olduğun gibi seviyorum, zayıflamanı falanda istemiyorum! (00:09)

Melis: Tamam kocacım, peki kocacım (00:10)

Bilinmeyen numara: nE? (00:10)

Melis: Nzşakxşzkşejxşsjwşs

Melis: Şaka yaptım

Bilinmeyen numara: Gerçek olacağı günleri de göreceğiz güzelim ;)

Melis: Aynen aynen

Bilinmeyen numara: Bak yine aynı şeyi yapıyosun (Bu mesaj silinmiştir)

Melis: Neyi sildin?

Bilinmeyen numara: Hiç

Bilinmeyen numara: Dediğim gibi ben senin bu halini seviyorum

Melis: Kendim için zayıflamak istiyorum bilinmeyen.

Melis: Şahsen, senin beni destekleyeceğini düşünmüştüm =(

Bilinmeyen numara: Ben seni her zaman desteklerim güzelim

Bilinmeyen numara: Kendin için istiyorsan sıkıntı yok ama, biri bir laf söyledi, ya da bir şey yaptı diye bu kararı vermiş olduğunu düşünmek

Bilinmeyen numara: Beni birazcık sinirlendirdi...

Melis: Anlıyorum neyse iyi geceler geç oldu, uyuyalım artık

Bilinmeyen numara: İyi gecelerrr

Bugün fazlasıyla mutlu bir güne uyanmıştım. Sabah annemle bu konuyu konuşmuştum ve beni desteklemişti. Ali'de desteklediğinde ayrı bir mutlu olmuştum.

Okula geldiğimde direkt sınıfıma geçtim.

...

Öğlen kantine geldiğimde, canım pek fazla bir şey istemediği için, çikolata aldım. Ben boş masalardan birine geçecekken, gözüm bana el sallayıp kocaman gülümseyen İpek'e takıldı. Bu kızı seviyordum, gerçekten samimiydi.

Onların masasına doğru adımlarken, dün yaşananlar aklıma doluştu. Yanaklarımın ısındığını fark ettiğimde, gergince dudaklarımı kemirmeye başladım.

Masalarına gelesiye kadar üç çift gözün, özellikle İpek'in yanındaki iki çift gözünde bende olması yanaklarımın alev almasını sağladı. Yanlarına geldiğimde, domates gibi olduğumdan emindim. Mete ve Oğuzhan'a gözümü hiç değirmeden gergince etrafı süzdüm.

Okullar kapanmasına yakın olduğu için sadece, belirli kişiler geliyodu okula. Eğer okulun popülerleriyle bu kadar takıldığımı, dedikoducu tayfa görse dillerden düşmezdim ama neyse.

Mete bir anda kahkaha atınca, anında bakışlarım onu buldu. İpek anlamaz bakışlar atarken, Oğuzhan sinirle Mete'ye bakıyordu.

"Kız domates gibi oldun" kahkahalarının arasından dediği sözlerle yanaklarım artık kızarmaktan başka bir evreye geçip morarmaya başlıyacaktı.

İpek'in isyan eder gibi sesi kulağıma ilişiğinde, gözlerimi yumdum. Gel buyur bir de buradan yak.

"Noluyo yaa, neden gülüyorsun, Melis neden kızardı? Lan gülme! Mete gülmede anlat artık yaa! "

Mete kahkahasını zar zor zapt ederek,
"Dün Melis, Oğuzhan'ın musait yerine dizini geçirince, bunu görecektin, iki büklüm geldi antrenmana, o hali-" cümlesini bitiremeden kahkaha atmaya devam etti. İpek de kıkırdamaya başladı.

Ben ise gözlerim yummuş, dudaklarımı öyle bi kemiriyodum ki, azıma metalik tadın gelmesiyle kanattığımı anlamış oldum. Sonra onun sert sesini duydum ve gözlerimi yavaşça araladım.

"Dudaklarını ısırmayı kes! Sana kızgın değilim hakkettim. Melis lanet olsun kanattın"

Ela gözlerim mavileri bulduğunda, öfke bekledim gözlerinde ama sadece endişe vardı.

Hızla sandalyesinde kalktı, koluma ellerini dolayıp, az önceki oturduğu sandalyenin yanındaki sandelyeye oturttu beni.

İpek'in uzattığı peçeteyi aldı. Sandalyesini bana doğru çevirdi ve benim sandalyeminde kenarlarından tutarak ona dönmemi sağladı.

Kocaman eli yanağımı kavradı, diğer eliyle dudağımın kanayan yerine peçeteyi hafifçe bastırdı. O kadar hafif yapıyorduki, sanki şu an 'Canımı yakıyorsun' desem, anında bırakacak gibiydi. Halbuki ufak bi şeydi ve o kadar acımıyodu.

Ben onun yüzünü incelerken, o bütün dikkatiyle dudağımın kanayan yerine bakıyordu. Peçeteyi dudağımdan çektiğinde, kanayan yeri baş parmağıyla hafif okşayarak iç çekti. Şu an kalbimin göğüs kafesimi, parçalamak istercesine atması normal mi?

Mavileri gözlerime iliştiğinde, yine koyulaştığını gördüm, bakışlarının altındaki yoğunlukla eziliyordum resmen.

Baş parmağı hâlâ dudaklarımdayken ne tepki vereceğimi kestiremiyordum.

Sahte öksürük sesiyle ikimizde irkildik. Ardından Oğuzhan tahminimce Mete tarafından kolundan çekildi.

Yüzüm ellerinin esaretinden kurtulduğunda, rahatlama ve ardından gelen utançla, bakışlarım hiçbirisine dokunamadı.

Boğazımı temizledim, ne diyeceğimi aklımda bir kaç saniye toparladım ve ardından Oğuzhan'ın yüzüne bakmadan konuşmaya başladım.

"Şey... Yinede, ben... Özür dilerim. Yani gelecek çocuklar için, Ayy ya da gelecek olmayan çocukların için... Olur ya... Pek şey etme... Olur dimi. Kahretsin ne diyorum ben... Mümkünse beni tanımıyomuş gibi yapın, çünkü ben bu utançla kendimi deve kuşu gibi gömeceğim"

diyerek onların bir şey demesine fırsat vermeden ayrıldım yanlarından, offf yemin ederim sıçtım sıvadım. Benden daha muhteşem sıçıp sıvayan birisi olduğunu düşünmüyordum...




Düzenlendi ✔

1.55  | Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin