Offf ben çok özledim sizleri, Oğuzhan'ımı ve Melis'imi.
Duygulandım, 1.55 bin okunmaya ulaştı diye deliler gibi sevinirken şimdi... Neyse ağlama hakkımızı sonraya kullanalım.
Final bölümünde, çoğu kişi Melis'in ikiz bebekleri olacağını düşünmüş ama orada Oğuzhan 'prenseslerim' derken Melis ve bebişi kast etmişti... Ama sizide kıramadım ve dedim ki, ikiz olsalar nolcek cjsşfjsl
Şimdi linç yemek istemiyorum ama umarım çocukların büyümüş haliyle özel bölüm yazdığım için bana kızmazsınız, merak etmeyin Oğuzhan'ın nasıl bir baba olduğunu göstermeye çalıştım.
Bu arada bir kaç okuyucum Çınar'ın oğlu ve Melis'in kızıyla ayrı bir kitap yazmamı istedi fakat Semih, Melis'i seviyor diye. 'Onlar kuzen nasıl olur' 'Saçmalama' gibi gibi bir sürü linç yemiştim, halbuki kalp bu elimizden gelen bir şey olmuyor ki güzellerim. Maalesef kimi sevip, kimi sevemeyeceğimizi biz seçemiyoruz... O yüzden pek cesaret edemedim buna ama o minnoş okuyucularım için de Melis'in kızı ve komşunun oğluna olan aşkıyla ilgili taslağımda çok minnoş bir mahalle hikayesi yazmaya başladım. İnşallah en kısa sürede yayımlayacağım.
Bu bölümde onlardan da bahsettim, umarım hoşunuza gider.
Ve bir şeye daha değinmek istiyorum, kimseyi kırmak istemiyorum ya da alındırıp gücendirmek fakat neden 'Napim' 'Ok' 'Tm' gibi yorumlar yapıyorsunuz? Cidden kırıcı olmak istemem ama bu havalı bir şey değil, ya da sizi havalı yapmıyor...
Bol bol yorum yapın aşklarım, elimden geldiğince herkese cevap verip sohbet etmek istiyorum.
Neyseee, çok uzattım.
Keyifli okumalar, seviliyosunuz ❤
Melis, bahçede koşuşturan ikizlerine bakarken yüzünde yine o muhteşem gülümsemesiyle bir o yana bir bu yana giden kızlarını izledi.
Her ne kadar bu sıcak havada çabucak terleyip, terli terli üşüteceklerini düşünsede, bu yumurcaklara söz dinletilmesi imkansız gibi bir şeydi.
Derin bir iç çekti ve onları izlemeye devam etti.
Ahu tam ikizi Asu'nun sırtına dokunup onu sobeleyecekken, ayağının taşa takılmasıyla hızla yere çakıldı.
Melis panikle irkilip ona doğru koştururken kalbi boğazında atıyordu.
Anne olmak gerçekten farklı bir duyguydu, ciddi anlamda, onlar ne yaşarsa acısını kendi teninde hissediyordu sanki insan...
Melis adımlarını hızlandırıp, kızına ulaşmıştı ki, ondan önce bir çift el hızla kızını yerden kaldırmış ve şefkatle onunla ilgilenmeye başlamıştı.
Melis parıldayan gözleriyle, Oğuzhan'ın kızının kızaran dizine değdirdiği dudaklarına baktı, ah bu adam ne kadar zaman geçerse geçsin her hareketiyle kalbinin ritmini değiştirecekti sanırım.
"Gel bakalım güzelim, dizine kedili yarabandından yapıştıralım ve hiçbir şeyi kalmasın" dedi, kızı babasının bu ilgisi üzerine nazlı nazlı ona sokuldu ve sulanan gözleriyle onu onayladı.
Oğuzhan kızının şakağına kondurduğu öpücükten sonra eve doğru ilerlerken, Melis, ikizine göz ucuyla bakıp, oyununa geri dönen Asu'nun saçlarından öptü ve o da içeriye doğru adımladı.
Ahu tam anlamıyla Oğuzhan'ın küçülmüş hali gibiydi, simsiyah uzun saçları , beyaz teni ve mavi gözleriyle çok güzel bir minikti, tek fark Melis'inki gibi gözlerinin iri olması ve yanaklarının tombik olmasıydı. Saçlarına olan aşkıysa, hiç kimseye benzemiyordu, saçlarını bu zamana kadar mecbur kalmadığı sürece hiç bir şekilde kestirmiyordu ki: Şimdi beline kadar uzanan saçları onun sevimliliğine sevimlilik katıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1.55 | Yarı Texting
Fiksi RemajaMelis, asosyal ve içine kapanık bi kızdı. Özellikle de liseye ilk başladığı yıllarda... Okulda birçok kişi tarafından pek sevilmeyen, sayılı konuştuğu kişiler vardı. Kendi küçük dünyasına, abisi, kardeşi ve annesinden başkasını almak istemiyodu. Ta...