Bölüm-29

70.8K 3.9K 912
                                    

"Ulan! ULAN! Bir gün lan bir gün. Bir günüm belasız geçsin!" diye cırlayıp, Oğuzhan'ın yakalarını kavradığı kuzenimden ayırmaya çalıştım.

Tam kafasını hiç bir bok anlamayan Akın garibime gömecekti ki, son anda iki elimi de ensesine bastırdığım gibi göğsüme çektim o iki büklüm benim adrenalinden dolayı hızla inip kalkan göğsümde soluklanırken, kaşlarımı çattım ve az önce olanları anlamaya çalıştım.

Oğuzhan beyimizin de yeri gayet rahattı sanırım, hâlâ hiç bir tepki vermiyordu, şahsen yumuşacık göğüs- öhöm öhöm ne saçmalıyodrum ben?

Hızla kafasını ittirdim ve geri çekildim, o da duruşunu düzeltti ve çatık kaşlarıyla, ondan ayrıldığım gibi bana zarar gelmesin diye arkasına çeken Semih'e baktı.

Tam Semih ve Melih ağızlarını açmış sorular soracaklardı ki onlardan önce davrandım.

"Acaba gecenin bu saatinde evime gelip kardeşim yerine koyduğum kuzenime kafa atmandaki amaç ne?" dedim az önceki adrenali ben yaşamamışım gibi sakinlikle, ama yinede yanaklarım hafiften pembeleşmişti, hem az önce yaptığım, hemde önceki yaptıklarımdan dolayı.

" Kuzenin mi? " dedi afallamış bir sesle "Hemde kardeşin yerine koyduğun kuzenin?"dedi sorarcasına, kaşlarımı çattım ve evet anlamında başımı salladım. Telefonunu çıkardı ve bana uzattı, elindeki telefona kaşlarım çatık bakarken al dercesine uzattı.

Aldım. Baktım. Baktım. Tekrardan baktım.

Ali: *Fotoğraf*

Fotoğrafta Akın'la ben vardım. Tam da korkunç bir sahne çıkmıştı ve biz Akın'la birbirimize sıkı sıkıya sarılmıştık. Arkadan çekildiği için, iki sevgili güzel bir filmi sarmaş dolaş izliyor gibi gözükmüştü.

Altında yazanları gördüğümdeyse sinirden gözüm seğirmeye başlamıştı.

Ali: Bacımı kaptılar bile Oğuzhan beeyyy

Ali: Sen hâlâ onu düşle o şimdi kendini seven biriyle güzelce filmini izliyor

Ali: Geç kaldın OĞUZHANNN

Ali: Çıkacaktın karşısına ya benimsin ya gara toprağınsın dicektin

Ali: Neyseee eniştemle film keyfi yapıyoruz ailecek hadi eyvallah.

Oğuzhan: Ali bekle kardeşim

Oğuzhan: Bekle kardeşim önce o iti ardından seni s*kicem.
*Görüldü*

"Aliii" diye kükredim. Salondan sinsi sinsi kaçmaya çalışan Ali'ye terliğimi çıkarttığım gibi tam isabet yaparak kafasından vurdum.

"Lan sen benim yakışıklıma nasıl böyle bir şey atarsın lan, hemde kuzenimle! Kardeşim saydığım çocukla! Anneme anlatim mi it?" diye cırladım.

"Sen söylersen bende abime senin bir belalın olduğunu söylerim" diyip yattığı yerden omuz silkti.

Ben az önce neler demiştim. Benim yakışıklım? Oğuzhan parlayan gözleriyle bakarken ben kuzenlerimin yanında böyle dediğim için ve tabiki o da olduğu için, yanaklarım kızardı.

Göz ucuyla diğerlerine baktım, Semih bana yıkılmışlıkla bakıyordu. Sanki gözleriyle 'reddet, yanlış olduğunu söyle' diyordu. 'İtiraz etsene Melis' der gibiydi. Benim sadece yanaklarım daha fazla kızardığını gördüğünde, yutkundu, daha doğrusu yutkunmak istedi ama yutkunamamış gibiydi.

Gözleri mi dolmuştu? Ben tam anlayamadan hızla salonu terk etti ardından da Melih koşarak çıktı ve dış kapının kapanış sesi.

Ben hızla odama doğru koşturmaya başladım. Tam kapıyı kapatacakken biri hızla ayağını içeriye soktu. Kapıyı kapatamıyordum çünkü dev ayak inatla çekmiyordu koca ayağını.

"Tamam" dedi pes etmişlikle. "Senin bu utanmalarını ne yapıcağız be bücür" diye mırıldandı ama ben duymuştum.

"Tamam güzelim sen kapıyı kapat ama beni dinle olur mu?" dedi yalvarırcasına.

"Tamam" dedim kısık bir sesle.

Ayağını çekti. Yavaşça kapıyı kapattım, bilmiyorum ama istem dışı kapıya alnımı dayadım ve bi elimi kaldırarak kapının üstüne koydum. Acaba o da yapmış mıydı?

"Melis'im" dedi acı çekercesine. "Benim bücürüm" dedi ve derin bir iç çekti.

"Ne olursun be güzelim" biraz duraksamanın ardından devam etti. "Ölüyorum be kızım sana, artık acını, acımı seninle yaşamak istiyorum, gülmelerine ortak olmak, seni güldüren kişi olmak istiyorum, sana her an sıkıca sarılmak, senin bana benim sana aid olduğumu bilmek istiyorum" içim titredi, soluğum kesildi.

Hani bazı saçmalıklar vardı ya birbirine ait olmayı cinselliğe bağlayan. İlişkiye girdiklerinde saçma bi şekilde birbirimize ait olduk diye zırvalayanlar. Onun tamamen saçmalık olduğunu şu an, şimdi anlamıştım. 

Derince yutkundum,derince yutkundu...

"Lütfen... Nolursun, belki yaptığım bencilliktir,ama ben hayatımda hiç bu kadar bencil olmayı istediğimi hatırlamıyorum" dedi. Gözlerim doldu, ben iliklerime kadar sevgiyi hissettim.

"Bana bir şans veremez misin?" öyle bir umutla söylemişti ki, bir damla yaş yanağımdan süzüldü.

Ona haykırmak, 'ben o şansı sana verdim be güzel seven adam' demek istiyordum. Onun yerine, "Yarın sana cevabımı söyleyeceğim" dedim. Bunu dememle gözlerinin içinin umut ışıklarıyla parladığını hissediyordum. Sırf o buz mavisi gözlerindeki ışıltıyı görmek için bile kapıyı açasım vardı ama kendimi dizginledim, sustum, sustu...

Ardından ise uzaklaşan adım sesleri işittim. Şans versem o da gitmezdi. Gitmezdi diğmi?




Düzenlendi ✔

1.55  | Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin