7.Bölüm🔮

175 31 3
                                    

O kadar büyük bir şoktaydım ki her şeyi bir sis perdesinin arkasındaymışım gibi izliyordum. Babam kucağında Luna ile içeri girdi. Annem Luna'ya yaşlı gözlerle bakıyordu.
"O-onu bulmuşsun. Nasıl buldun? O iyi mi?"
Annem onun iyi olup olmadığını soruyordu. Onun iyi olup olmadığını. Ayağım acıyordu ama umrumda bile değildi.
"Durumu epey kötü. Bilinci kapalı. Terk edilmiş bir evde bulduk. Nabzı atıyor. Alnilam, kilitli odanızı açar mısın?" Dedi babam. Nutkum tutulmuştu. Ne konuşabiliyordum ne de hareket edebiliyordum. Annem hızla yanıma gelip omuzlarımdan tuttu.
"Duyuyor musun Alnilam? Kapıyı aç. Kardeşin döndü." Dedi omuzlarımdan sarsarken. Robot gibi kapıya doğru yürüdüm. Asamı kaldırıp içimden şifreyi söyledim. Kapı minik bir klik sesiyle açıldı. Aynı mekanik hareketle geri çekildim. Babam karanlık odaya girdi. Annem yüzüne gelen toza karşı eliyle ağzını kapatmıştı. Bilindik bir temizleme büyüsüyle odayı temizledi. Luna'yı yatağa yatırıp saçlarını okşamalarını ve iyi olacaksın temennilerinde bulunmalarını buruk bir kalple izledim. Gözlerim doluydu ama gözyaşım akmıyordu. Sırtımı onlara dönüp kendimi kapıdan dışarı attım.

Hava karanlıktı. Ayaklarımda ayakkabı yoktu ama aldırmadan koşmaya başladım. Gidebildiğim kadar uzağa gitmek istiyordum. Nefesim kesilince bir ağacın altında durdum. Soğuk, ince elbisemin altına girip titrememe neden oluyordu. Yüzüme gelen saçlarımı hırsla geri ittim. Ağacın dibine çöküp ağlamaya başladım. Bakışlarım ayaklarıma kaydığında kanla kaplı olduklarını gördüm. İki ayağımın kenarlarından koyu renkli kan sızıyordu. Yere düşürdüğüm tabak ayağımı kesmiş olmalıydı. Hiçbir şey yapmadan ağlamaya devam ettim. Keşke tam şu anda ölseydim. Luna varken o evde kalamazdım. Evleneceğim kişiyle gitmiş biriyle aynı evde nefes alamazdım. Bu imkansızdı.
"Alnilam? Bu vakitte dışarda ne işin var?"
Gözyaşlarımı aceleyle silip ayağa kalkmaya çalıştım ama ayaklarım basamayacağım kadar çok acıyordu. Alice'in babası Johnny gelip karşımda durdu. Bakışları kanla kaplı ayağıma indiğinde kaşlarını çattı.
"Ayağına ne oldu? Çok kanıyor. Gel, hemen eve gitmeliyiz."
"Bakmanıza gerek yok. Evde hallederiz. Siz gidin lütfen. Ben eve giderim." Dedim ağlamaktan kısılmış sesimle. Johnny doktordu. Başını iki yana salladı.
"Üzgünün Alnilam ama seni yalnız bırakamam. Evde ayağınla ilgileneceğim. Gel, seni kucağıma almam gerekecek."

Beni kucakladığında annem koşarak yanımıza geldi. Oldukça telaşlıydı. Kan akan ayağıma bakıp gözlerini kocaman açtı.
"Alnilam her yerde seni aradım. Gittiğini neden söylemedin? Şans eseri sizi gördüm. Ayağına ne oldu?" Dedi korku dolu bir sesle. Yanaklarımdan taze gözyaşları süzülürken ona baktım. Daha bugün barışmıştık. Bugün onu özlediğimi fark etmiştim. Sanki yine aramızda kocaman bir uçurum var gibiydi. Luna gelince benim evdeki varlığımı bile unutmuşlardı.
"Sanırım ayağında cam parçaları var. Merak etmeyin Bayan Lilith, evde pansumanını yapacağım. Hemen gitmeliyiz. Çok kan kaybetmiş." Dedi Johnny ve neredeyse koşarak eve gitmeye başladık.

Eve vardığımızda Johnny direkt onların evine girdi. Annem de bizimle beraber geliyordu. Babamın Luna'nın yanında kalıp onu iyileştirmeye çalıştığına emindim. Merak etsem de anneme uyanıp uyanmadığını sormayacaktım. Johnny beni koltuklardan birine yatırdı. Alice hemen yanıma geldi. Yüzünde korku dolu bir ifade vardı.
"Yaralandın mı Alnilam abla?" Dedi hüzünle. Gülümsemeye çalıştım ama çok yorgundum. Dudaklarım kıvrılmıştı birazcık. Bayan Kate, Johnny'nin istediklerini hazırlıyordu. Annem yattığım koltuğum dibine çöküp saçlarımı okşamaya başladı. Tavana bakıp ağlamamaya çalışıyordum. Burda olmaz. Burda ağlayamazsın. Eve kadar sabret. Kendimi telkin ediyordum. İçimden bunları tekrarlarsam ağlamama ihtimalim yüksekti. Johnny, gelen malzemelere bakıp eline tuhaf bir alet aldı. Anneme bakıp zihnine büyüyle düzeltemez miyim dedim. Johnny görmüş artık gidip zihinlerini bulandırmamız doğru olmaz dedi. Dayanacaktım artık. Johnny elindeki sivri uçlu aleti ayağımdaki camları çekmek için kullanmaya başladığında ayağımdaki acı dayanılmaz bir hal aldı. Çığlık atmamak için yastığı ısırdım. Annem elimi sıkıca tutuyordu. İkimizin de asaları yanımızda yoktu. Eğer olsaydı en azından ayağımı uyuşturabilirdi. Alice, annesine sarılmış bana korkmuş bir ifadeyle bakıyordu. Johnny'nin işin bittiğinde acıdan uyuşmuştum. Bu kadarı yetmezmiş gibi bir de bazı kesikleri dikti. Ayağımı kesse daha az acırdı belki. Derin nefes alırken aklıma yine Luna geldi. Eve gelişi hiç aklımdan çıkmıyordu ki.
"Eve gelebilir değil mi?" Dedi annem Johnny'ye bakarak. Johnny ciddi bir ifadeyle konuşmaya başladı.
"Bir süre yürümemesi gerek. Kucaklanıp evinize götürülebilir. Dediğim gibi-"
Babam içeri girince sözü yarıda kaldı. Babamın gözleri kıpkırmızıydı. Uzun süredir ağlıyor olmalıydı. Doğruca yanıma geldi ve ayağıma baktı. Baş ucuma diz çöküp sadece benim duyabileceğim bir şekilde konuşmaya başladı.
"Yaptığın kekin ziyan olmasına çok üzüldüm kızım. Luna ile o kadar meşguldüm ki seni fark edemedim bile. Özür dilerim. Kendini dışarı attığını fark ettiğimde gittin sandım. Luna gelirse giderim demiştin ya benim kalbim ikinci kez kızlarımı kaybetmeyi göze alamaz."
Sesi öyle yorgundu ki bu konuyu tartışmayı sonraya bırakmaya karar verdim.

Gökyüzündeki İncilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin