25.Bölüm/Final🔮

149 14 0
                                    

-Bir Hafta Sonra-

Güneş ışığının vurduğu gelinliğimin taşları pembeye dönüp tekrar griye dönüşüyordu. Bu taşları ben özel bir büyüyle yapmıştım. Aynaya bakıp saçlarımı tararken Luna'nın nasıl göründüğünü merak ediyordum. Kesin çok güzel olmuştu. Birbirimizi düğünde görecektik. Bu, onun fikriydi ve benim de hoşuma gitmişti. Kapı açılınca içeri annem ve Sophie girdi. Onlara döndüğümde gözlerindeki hayranlık beni gülümsetti.
"Nasıl olmuşum?" Dedim etrafımda dönerek.
"Peri kızı gibisin Alnilam." Dedi annem hayranlıkla. Sophie taşlara bakıp gülümsedi.
"Çok güzelsin. Antares seni görünce bayılmaz umarım."
Güldüm. Saçımı Sophie yapacaktı. Luna'nın saçını da Mia. Özel olarak hazırladığım koltuğa oturup saçlarımı omuzlarımdan arkaya attım.
"Luna'yı gördünüz mü? Nasıl olmuş?" Dedim merakla.
"Detay vermemizi yasakladı ama çok güzeldi." Dedi Sophie. Saçlarımı yapmaya başladığında yüzümü incelemeye başladım. Kusursuz görünüyordu ama gelinler hep çok makyajlı olduğu için biraz makyaj yapmakta fayda vardı. Makyajımı da Sophie yapacaktı. Zaten kuaföre gitmeyi hiç sevmiyordum. Bir sürü kişinin içinde olmak bana göre değildi. Sophie saçlarımı bitirdiğinde arkama ayna tuttu. Önümdeki aynadan saçlarımı inceledim. Dalgalı olan saçlarımın aralarında örgüler vardı. Hafif dağınık bir topuz yapmıştı. Çok modern görünüyordu.
"Harika olmuş. Teşekkürler Sophie."
Arkamdan ayrılıp yatağın üzerindeki çantasından çiçeklerden oluşma bir taç getirdi. Başıma yerleştirip tokalarla tutturdu. Çiçeğin kokusu burnuma geldiğinde derin bir nefes aldım. Çok güzel kokuyordu.
"Bu tacı Antares gönderdi. İnci çiçeklerinden oluşuyormuş. Dedi ki Alnilam anlamını biliyor. Mutluluğumuz geçici olmayacak dedi."
İnci çiçeği şeklindeki yüzüğüme bakıp bana dediği sözleri hatırladım. Gözlerim dolmuştu. Sophie gözlerimi sildi.
"Bugün ağlamak yok gelin hanım. Makyajın bozulur sonra." Dedi gülerek. Ben de güldüm.
"Ne ince düşünceli biri şu Antares." Diyen anneme bakıp gülümsedim. Gerçekten de çok ince düşünceliydi.

Makyajım da tamamlanınca düğün için hazırdım. Luna yan odadaydı ama onu göremiyordum. Bu haksızlıktı. Aklımdan görünmez olup odasına girmek geldi ama hileye gireceği için vazgeçtim. Ne de olsa düğüne çok az kalmıştı. Gelinliğimin eteklerini düzeltirken salondan gelen konuşma sesleri kulaklarıma doldu.
"Biz çıkıyoruz. Düğün yerinde görüşürüz. Sakın hile yapıp odadan çıkma Alnilam. Yoksa seni bir kurbağaya çeviririm ve düğün gününü bir kurbağa olarak geçirmek zorunda kalırsın." Dedi Luna yüksek sesle. Kahkaha attım.
"Büyü gücünü kötü şeyler için kullanmamalısın Luna. Düğünde görüşürüz."
Koridordaki sesler bitince içeri babam girdi. Siyah takım elbisesiyle çok farklı görünüyordu. Sıradan bir insan gibi. Yine de oldukça karizmatikti. Bana bakıp gülümsedi. Annemin kucağındaki duvağı alıp tam karşımda durdu. Duvağı taktığında bana sarıldı.
"Çok güzel olmuşsun. Bir yıldız gibi parlıyorsun."
Gülümsedim.
"Teşekkür ederim." Dedim alçak bir sesle. Hep birlikte evden çıktık. Düğün yerine ışınlanacaktık. Alicelerin evine baktım. Pencereler kapalıydı. Onlar da düğüne davetliydi. Gitmiş olmalılar diye düşündüm. Çayırda yürürken annem ve Sophie'nin yardımıyla gelinliğimin eteği dikenlere takılmadı. Tenha bir yere vardığımızda da hemen ışınlandık. Heyecandan kalbim çok hızlı atıyordu. Derin nefesler alarak kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Işınladığımız yer de başka bir açıklık alandı.
"Düğün yeri çok uzak mı Alan?" Dedi annem. Gelinliğimin eteklerini kaldırmışlar, peşimden geliyorlardı. Babam önden yürürken sağa baktı.
"Az kaldı."
Bir süre daha yürüdüğümüzde annem gelinliğin tuttuğu kısmını bıraktı.
"Burası... Bizim düğümüzün olduğu yer." Dedi hayretle. Giriş kapısının yazısına baktım. 'Yıldız Işığı' yazıyordu. Evet, burası onların düğünün olduğu yerdi. Babam, annemin yanına gidip elini tuttu.
"Sana sürpriz yapmak istedim." Dediğinde annem ona sarıldı. Babam da Antares gibi ince düşünceli biriydi.

Gökyüzündeki İncilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin