10.Bölüm🔮

199 22 11
                                    

Bu kez uyandığımda mutsuz bir yüzle tavana bakmadım. Bu kez yanımda Luna yatıyordu. Gece çok ısrar etmişti ve ben de yanında yatmayı kabul etmiştim. Yanımda soluk alıp verirken aklımda geçmişten sahneler dönüyordu yine. Kendimi zihnimin derinliklerine emanet ettim.

Gece geç saatte dışarıdaydık. Hava gece olmasına rağmen çok sıcaktı. Gülüşerek koşuyorduk çayırda. Tam karşı yoldan geçenler bize gülümseyen yüzlerle bakıyorlardı. Biz güzel bir üçlüydük. Herkes imrenerek bakardı bize. Önümde koşan Marcus'un asasını havaya kaldırdığını görünce ona yetişmek için hızlandım.
"Etraf insan dolu. Büyü yapma şimdi. Görecekler." Dedim telaşla. Marcus işaret parmağını dudaklarına götürdü. Asasını sallayıp Luna'ya minik bir büyü gönderdi. Luna yuvarlanarak düştü. Ben yanına koşarken Marcus gülüyordu. Luna'yı oturtup kanayan bacağına baktım. Luna kaşlarını çatmış Marcus'a bakıyordu.
"Beni düşürme büyüsü yaptın. Bacağım kanıyor. Ya daha kötü bir şey olsaydı? Birine düşürme büyüsü yapmak iyi değildir."
Başımı sallayıp onayladım. Marcus kollarını kavuşturdu. Yüzünde hayal kırıklığına uğramış bir ifade vardı.
"Eğleniriz diye düşünmüştüm." Dediğinde Luna sinirle güldü.
"Diğerlerinin acısıyla mı eğleniyorsun sen? Eğlence anlayışlarımız bayağı farklı." Dedi ve sinirle ayağa kalktı. Bacağı acısa da yardım teklifimi kabul etmedi. Eve kadar bizden önde sinirli bir şekilde yürüdü. Eve vardığımızda Marcus konuşmaya başladı.
"Ben bu kadar kızacağını düşünmemiştim. Onun canını yakmak istemedim. Keşke yapmasaydım. Gözlerindeki kırgınlığı görmek canımı acıttı. Onun mutlu olmasını istiyorum."
Sesi oldukça hüzünlüydü. Ona bakıp gülümsedim.
"Zambak getirirsen seni affeder."
Marcus da gülümsedi. Ertesi gün bir sürü zambak getirmişti. Yanında bir de not vardı.
'Saçlarının rengi bütün zambaklardan güzel. Sen benim hayatımın ay ışığısın.'
Luna bunu okuyunca öyle mutlu olmuştu ki. Onun mutluluğu bana da bulaşmıştı.

Beni bırakıp gittikleri gece sabaha kadar uyumamıştım. Elime o not geçince ağlamaya başladığımı hatırlıyorum. Kulağımda Luna'nın seni sevdiğine inandın mı gerçekten demesi yankılanırken gözümün önünde Marcus'un ona yazdığı sen benim ay ışığımsın yazısı duruyordu. Kalbim bundan daha fazla kırılamaz herhalde diye düşünüyordum. Yanılmışım. Marcus, Luna'yı da hiç sevmemiş. O, yalanda usta biriymiş. Luna'yı da sevmeyişi kalbimi kırmaz sanıyordum. Kırdı. Hayatımızda en çok sevdiğimiz, güvendiğimiz arkadaşımız bizden nefret ediyormuş meğer. Bize yalanlar söyleyip gitmiş. Hayatta her zaman güzel şeyler olmazmış.

Düşüncelere daldığım için Luna'nın uyanıp bana baktığını fark etmedim.
"O yıkıntı evdeyken senin yanımda uzandığını hayal ederdim. Uyuyamazken saçlarımı okşadığını. Şimdi yanımdasın ve bu çok iyi hissettiriyor." Dedi titreyen sesiyle. Gülümsedim. O, bana ne kadar kötü söz söylemiş olursa olsun benim gibi kandırılmıştı. Benden sevgi görmeyi hak ediyordu. Abla olmak bazen affedici olmak demekti. Elimi saçlarına götürdüm. Bana gülümseyerek baktı.
"Yanındayım bak. Kötü günler geçti. Mutlu olmayı öğreneceğiz. Eskiden mutlu olduğumuz kişiler şimdi olmasa bile mutlu olabiliriz. Sadece aklımızda onun en iyi hali kalmalı. Kötü halini unutursak mutlu anılarla mutlu olabiliriz."
Luna bana sımsıkı sarıldı. Mutluydum. Ne yaşanmış olursa olsun o benim kardeşimdi.
"Seni çok seviyorum Alnilam." Dedi Luna uzun bir süre sonra. Hiç tereddüt etmeden ben de dedim.

Kahvaltıdan sonra ailece otururken babam bize bakıp konuşmaya başladı.
"İsterseniz bugün arkadaşlarınızla buluşun. Sophie'nin evine gidebilirsiniz. Hem oraya büyücü çarşısı da yakın. Sıkılırsanız çarşıya da uğrarsınız."
Luna bana dönüp gülümsedi.
"Hani küçükken büyülü sinemaya girmiştik. Hatırlıyor musun? İçeriye sadece cadıları ve büyücüleri alıyorlardı. Oynayan filmlerde beğenmediğimiz yer olursa itiraz ediyorduk ve görevli büyüyle filmi değiştiriyordu. Yine o sinemaya gidelim mi?" Dedi hevesle. Güldüm.
"Tabi ki. Uzun zamandır gitmiyoruz zaten."
Luna çocuk gibi ellerini çırpınca daha çok güldüm. Babam ve annem bize gülümseyerek bakıyorlardı. Annem ayaklandı.
"Siz hazırlanın. Ben de yanınıza almanız için şekilli kurabiyelerden yapayım." Dedi dolaptan malzemeleri çıkartırken. Luna ile kucaklaştık. Babam gizlice gözyaşını sildiğini sanıyordu ama görmüştüm.
"Gökyüzündeki incilerim sonunda buluştu."
Sesi hüzün ve aynı zamanda mutluluk yüklüydü. Ona döndük.
"Hiç ayrılmamıştık ki." Dedik hep bir ağızdan. Babam başını sallarken mutlulukla gülümsüyordu.

Gökyüzündeki İncilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin