21.Bölüm🔮

85 16 0
                                    

*******
Yukarda Antares ve Alnilam'ın şarkısı var. Birlikte dans ettikleri şarkı.🥀
*******
Güçlü esen rüzgar saçlarımı savururken önümde koşturan Luna, Marcus ve Antares'e yetişmeye çalışıyordum. Yerler çiçeklerle kaplıydı. Güneş tepede bütün ışıltısıyla parlıyordu. Nefes nefeseydim.
"Beni bekleyin!" Diye bağırdım bütün gücümle. Beklemediler. Ben de yavaşlamadım. Gözlerim ilerdeydi. Birden çayır bitti ve uçurumu fark ettim. Antares en önde koşuyordu. Marcus ve Luna yavaşlamışlardı. Kalbimi bir korku kapladı.
"Antares uçurumdan düşecek. Yardım edin." Diye seslendim Luna ve Marcus'a. Antares son hızla koşuyordu. Hızımı arttırıp ona yetişmeye çalışıyordum. Kolumu uzatsam onu tutacağım bir yere vardığımda uçurumdan aşağıya düştü. Uçurumun dibine çöktüm. Gözlerimden yaşlar boşalırken ağzımdan tek bir cümle çıkıyordu.
"Antares öldü. Antares... Öldü."

"Antares... Öldü. Antares..."
Yataktan fırlayıp nerede olduğumu algılamaya çalıştım. Etraf karanlıktı. Ellerimi üzerinde oturduğum şeye dokundurunca yatakta olduğumu anladım. Ne zaman buraya gelmiştim? Ne olmuştu? Antares'in bana bakan gri gözlerindeki çaresizlik ve bana veda eder gibi gülümseyişi... Lanet, Antares'e isabet etmişti. Aynı anı tekrar yaşar gibi olunca nefesimin kesildiğini hissettim. Ellerimi boğazıma götürdüm. Boğazıma takılan bir şey vardı sanki. Güç bela camın yanına gidip titreyen ellerimle camı açtım. Esen rüzgar saçlarımı karıştırdı. Nefes alabiliyordum ama bu kez de kalbim acıyordu. Duvara yaslanıp ağlamaya başladım. Beni bırakmayacağına dair sözler veren Antares artık yoktu. Gözlerimin önünde ölmüştü. Ağlamam artarken duvarda aşağı doğru kayıp yere oturdum. Ağlarken omuzlarım sarsılıyordu. Açılan kapıdan yüzüme ışık vurduğunda ağlamayı bırakmadım. Biri yanıma gelip elimi tuttu.
"Alnilam, lütfen sakin ol." Dedi Luna yumuşak bir sesle. Beni kendine çekip sarıldığında ağlamaya devam ediyordum. Saçlarımı okşamaya başladı. Aklıma gelen soruyu sordum.
"Antares nerede?"
"Boş odada yatağa yatırdık. Babasına ve Sophie'ye haber veremedik. Ne diyecektik ki? Bu kadar kişi onu koruyamadık mı? Marcus'un dayısı öldü. Antares'in vücudundan çıkan lanetin bir kısmı ona isabet etti. Natalie ve Patrick onu alıp gittiler. Marcus'un onlara olan nefreti iyice arttı. Odada gezinip duruyor. Benim yüzümden diye tekrarlıyor sürekli."
Ağlamamı durduramıyordum bir türlü. Luna beni yerden kaldırıp yatağıma yatırdı. Başım çok ağrıyordu. Luna gözyaşlarımı silip yanağımı öptü.
"Uyumaya çalış birazcık. Babam Antares'in içindeki kara büyüleri yok etmeye çalışıyor. Uyandığında belki uyanmış olur."
İçimde bir umut yeşermişti. Babam Antares'i uyandırabilecek tek kişiydi. Luna odadan çıkınca gözlerimi sımsıkı kapattım. Gözlerimi açtığımda Antares uyanmış olacaktı. Uykuya daldım mı emin değildim ama birinin kulağıma fısıldamasıyla gözlerimi açtım. Oda hâlâ karanlıktı ama Antares'in yanımda olduğunu anlamıştım. Hemen yataktan kalktım. Karşımda sapasağlam duruyordu. Gülümsemeye çalıştım ama beceremedim. Bana bakıp gülümsedi ve elini uzattı.
"Dans etmeye gidelim mi?" Dedi yumuşak bir sesle. Nasıl hayır diyebilirdim?
"Gidelim." Dedim gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken. Antares'in elini tuttum ve açık olan pencereden dışarı çıktık. Her yer karanlıktı ama Antares elimi tutarken düşmekten korkmuyordum. Geceliğimin eteklerine otlar takılıyordu. Her zaman gittiğimiz ağacın yanına gidiyorduk kesin. Antares uyanmıştı. Beni terk etmemişti. Söz vermişti zaten. Terk etmeyeceğini biliyordum. Ağacın yanına vardığımızda durduk. Bizim şarkımız çalmaya başladı. Gülümseyerek Antares'in elini tuttum. Belimi sarıp beni kendisine doğru çektiğinde gözlerine baktım. Canlılıkla parlıyorlardı. Ona iyice sokuldum. Dans etmeye başladık.
"Beni bırakıp gittiğini sandım." Dedim hüzünle.
"Seni bırakmayacağımı biliyorsun."
Huzurla gülümseyip başımı omzuna yasladım. Biliyordum. Dansımız devam ederken yağmur yağmaya başladı. Umurumda değildi çünkü Antares'in kollarındaydım. Yağmur şiddetini iyice arttırana kadar dans ettik. Daha sonra birlikte ağacın dibine oturduk. Yağmurdan saçları yüzüne yapışmıştı ama yine de mükemmel görünüyordu. Bir süre onu izledim. Gözlerim daha fazla açık kalmaya dayanamayınca kapanmalarına izin verdim. Antares'in elini sımsıkı tutuyordum.

Gökyüzündeki İncilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin