Bölüm: 5 - Olmadım
*
Banu Dinçer'den
Mutluluk.
Üç gece, bir kelime.
Uzun zamandır bu kadar rahat uyuduğumu, bu kadar mutlu uyandığımı hatırlamıyordum ki ben. Son zamanlarda olanlar benim için hayalden farksızdı. Mustafa'mın burada olması ve bizim yakın bir zamanda evlenecek olmamız...
Çok tarifsiz bir duyguydu.
Belki bazılarına göre hataydı benim yaptığım ama ben ona daha fazla hasret daha fazla özlem duymak istemiyordum.
Bugün beraber yarın olacak nişanımız için alışverişe gidecektik. Düşüncesi bile beni mutluluğa sürüklüyordu! Hızla hazırlanıp aşağıya indim, teyzemle göz göze geldim ardından.
Minnet borcum vardı ona.
Dudaklarımı ıslattım, "Teyze" dedim hemen peşinden, bakışları bana doğru dönüp bekledi uzun süre. Yüzüne yerleşen tebessüme baktım gülümseyerek.
Çok seviyordum onu!
Annemdi o benim, nasıl sevmem onu ben.
Genç yaşında, kimseye bırakmamıştı beni. Korumuş kollamıştı. Ondan daha çok seveni olmamıştı beni.
"Teyzem, gel"
Açtığı kollarının arasına sokuldum hemen, boynuna öpücükler kondurdum.
"Ne bu güzellik, çok güzel olmuşsun"
Üstüme bakarken konuştu, yüzünde eksik olmayan tebessümüyle.
"Mustafa ile buluşacağız bugün, yarın için bana elbise alalım dediydi..."
Gülümsemesi genişledi yüzünde, "Gidin teyzem..." yanağından öpüp evden ayrıldım. Sokakta yürürken bile insanların bana olan bakışlarını fark ediyordum gene.
Hiçbiri sıkılmıyordu bu durumdan!
Mustafa'mın evinin önüne gelip merdivenleri hızla tırmandım. Çekincem yoktu artık kimseden, gören görsün, duyan duysun istiyordum.
Kapıyı tıklayıp beklemeye başladım. Onun bu kapıya doğru gelişini ayak seslerinden duyup kıkırdadım. Ardından açılan kapıya kaydı bakışlarım. Yere baktığımdan ilk gördüğüm çıplak ayakları, yere damlayan sular oldu.
Yutkundum!
Hızla içeri girip kapıyı kapattım. Sırtımı yasladığım kapıyla bakışlarımı yüzüne çıkarttım.
"Napıyosun Mıstafa!"
Şaşkınlıkla bakışları beni buldu. Bütün vücudu ıslak ve sular yere damlıyordu. Kapı çaldığı için hızla çıkmış olmalı diye düşündü Banu.
"Kapıyı açtım yavrum"
"Böyle mi açıyosun kapıyı Mıstafa!"
Elimi kaldırıp o sert ve çıplak göğsüne sert bir yumruk geçirdim. Ardından vurduğum yerde parmaklarımı gezdirip, öpücük kondurdum.
"Özür dilerim, acıdı mı?"
Erkeksi kahkahası kulaklarıma ulaştı, "Yavrum kapıyı açtım, dışarı çıkmadım ya"
"Kapıyı açtın ama" dudaklarımı büzerek bakışlarımı yüzüne çıkartmıştım, gövdesinde bulunan tüyleri okşayarak omuzlarına ulaştım.
Homurdandı.
Yüzümde tatmin olmuş bir ifade oluştu, bunu fark etti hemen. Gözünden bir şey kaçmıyordu ki! "Seni yaramaz..." dedi belimi kavrarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANU (Mahalle Serisi - III) TAMAMLANDI
ChickLitBana, Mahalle Dilberi derlerdi.. Aşk, Tozpembe olabilseydi; bana dilber diyebilirler miydi? *Banu Dinçer & Mustafa Alp Kaplan'ın hikayesidir! *Bu hikaye yetişkin içerikli unsurlar barındırmaktadır.