Bölüm: 2 – Hasret
*
Mustafa Kaplan
Dile kolay iki sene geçirdim pişmanlıklarla dolu. Vazgeçmiştim ben, sevdadan, sevmekten. Beni seven o güzelden vazgeçmiştim. Ben sevmek nedir bilmezdim ki, benim gibi bir adam sevemezdi birini.
Benim varım, yoğum ailemdi.
Tek derdim anamın mutluluğu, kardeşlerimin huzuruydu.
Ta ki, o güne kadar. Beni sevdiğini haykırana kadar. Nasıl da çıkmıştı karşıma, nasılda korkmadan söylemişti beni sevdiğini.
Sevmek neydi ki?
Nasıl sevilirdi, ben onu bile bilmiyordum.
İlk zamanlar bana çok zor geldi, çok zorladım. Bir sarı saçlı güzelin sevdasının altında ezilirim sandım. Hoş, en azından bu düşüncede yanılmamıştım.
Ezildim de.
Hiçbir zaman ben, onun beni sevdiği gibi sevemeyecektim onu.
O zamanlar, bana açıldıktan sonraki zamanlar. Hep, gözlerim onu aradı şu canına yandığımın semtinde. Bugüne kadar onu görmeyen bu kör gözlerim, her gün onu aradı.
İlk defa şükrettim hayatta.
Babamın aldığı dükkan, onun evi ve dükkanının tam karşısındaydı. Gülümsedim aklıma geldikçe, nasıl gülümsemem. Bugüne kadar bakıp durmalarının, yemek getirişlerinin hatta kahveye çağırmalarının nedenini anlamlandırmıştım ben.
Ben ona ne yaparsam yapayım, Banu beni hiç itmemişti.
Hatta, ne yapıyorsa beni kendisine daha çok çekmişti ama olmazdı. Ben onu sevemezdim. Bu gözlerim onu arayamazdı şu mahallede. Ben onun kadar güçlü değildim! Ben bir erkek, bir kadını nasıl sever bilmezdim ki!
Ömrümce tatmadığım hisleri tattırdı o sarı saçlı kız bana.
İki ay, dile kolay iki ay boyunca soluk bile almadan izledim ben yârimi. O zamanlar bilmezdim içimde oluşan bu hissin sevda olduğunu, hoş anlasam da neye yarardı ki. Paramparça etmiştim ben, kendimden bile sakınmaya çalıştığım yârimi.
Önce, konduramadım dediklerime. Sonra kendime gelince, tek tek onun hakkında konuşanların karşısına geçtim. Laf eden kim varsa, bir daha etmemesi gerektiğini anlasın istedim.
Onu sevebilecekte, ağlatabilecek tek kişi bendim çünkü.
Bencildim, çok bencildim hem de.
Söz konusu Banu olduğunda, bütün benliğimle bencillik akıtırdım ben. Önce kendimi dinlemem gerekti benim, ettiklerim yüzünden nefes alamaz olmuştum çünkü ben!
İlk annem, sonra... sonra annemden bile ayırmadığım, çok sevdiğim Hava ablam! Emanetimin şu yer yüzündeki koruyucusu...
Ben Allah'ın ona emanet ettiğini kırmıştım. O gün, o gün benim buralardan gitmemi sağladı..
*
Çat kapı girdi dükkana Hava Kadın, gözleri kan çanağıydı. Mustafa ne olduğunu anlamamıştı, arka tarafta bir Hava ablasına bakıyor, bir olan bitene.
Ne olmuştu?
"Abla? Hayrolsun?" derken bile sesi titriyordu Mustafa'nın. Korkuyordu çünkü, sarı saçlı yârinin başına bir şey gelip gelmediğini anlamaya çalışıyordu.
"Nesibe geldi bugün dükkana"
"Nesibe?"
Sinirle gözlerini belertti Hava Kadın, "Nesibe ya Nesibe! Geldi dedi ki, benim yavukluma açılmışsın geçen mahallenin orta yerinde, hiç utanman yok mu senin dedi!"
![](https://img.wattpad.com/cover/253128986-288-k311604.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANU (Mahalle Serisi - III) TAMAMLANDI
ChickLitBana, Mahalle Dilberi derlerdi.. Aşk, Tozpembe olabilseydi; bana dilber diyebilirler miydi? *Banu Dinçer & Mustafa Alp Kaplan'ın hikayesidir! *Bu hikaye yetişkin içerikli unsurlar barındırmaktadır.