Bölüm: 11 – Trabzon
*
Son gün.
Yarın burada değillerdi.
Heyecandan elleri titreye titreye, Neriman annesinin evine doğru ilerledi. Mustafa onu sokağın başında bırakmış ve arkadaşlarını almak için Fatih'e doğru yola çıkmıştı.
Sokağa bakarken bile içi gitti Banu'nun. Bugüne kadar hiç böyle olmamıştı... işin aslı, bugüne kadar hiç uzaklaşmamıştı buradan.
Hiç gitmemişti.
Bu yüzdendi burukluğu, bu yüzdendi durgunluğu.
"Abla! Nerede kaldınız Allah için... annem meraktan öldü burada..."
Bergüzar'ın sesine doğru ilerledi Neriman, gülümsedi hemen. "Gel kuzum, gel annem... oğlum olacak o kazma nerede?"
"Misafirlerimizi almaya gitti Neriman anne"
"İyi iyi, ayak altında dolanmasın da daha fazla!"
Kahkaha attı Banu, ardından Bergüzar ona eşlik etti.
"Aman anne! Sende bir alemsin!"
"Yalan mı çocuğum? Bunlar ayak altında olunca iş mi bitermiş..."
Banu gözünden yaş gelene kadar güldü kayınvalidesinin bu tepkisine. Haksızda sayılmazdı şimdi...
"Haklı olmasan bir şey derdim de anne... o kadar haklısın ki!" gülerken bakındı Bergüzar annesine, ardından ablasına kaydı bakışları.
Hamileliğini öğrendiğinden beri üzerine titrer olmuştu!
"İyi misin abla?"
"İyiyim canım..."
"Canın bir şey istiyor mu?"
Güldü Banu, "Henüz değil... istediği zaman ağabeyini fellik fellik dolandıracağım!" dedi.
"Dolandır annem! Dolandır... az bile yaparsın!" dedi Neriman gülerek, bakışları eşine, yol arkadaşına kaydı o ara.
Kenan, mangal başında etleri dizmeye başlamıştı. Kızı da imdadına yetişmiş, salataları yapmıştı. Huzurla iç çekti Neriman, bu manzara için yıllarını vermişti...
Kötü günler gitmişti çok şükür...
Bakışları, bahçeden içeri giren Hava'ya kaydı. Elinde kocaman bir tencere ile onlara doğru ilerliyordu.
"Kız! Ne yaptın öyle"
"Sarma yaptım kıız! Yeriz beraber..."
Banu ve Bergüzar'ın gözleri parladı anında, Hava'nın sarmaları demek tencerenin dibini hangisinin göreceğinin yarışı demekti.
"O düşüncelerinizi kendinize saklayın! Sizin bir bakışınızdan tanırız biz sizi..."
"Anne!"
"Teyze!"
*
Mustafa, arkadaşlarını almış ve yavaş bir şekilde mahalleye dönmüştü. Herkes tek tek araçlardan inerken sokağın başında onlara doğru ilerleyen can dostuna ilişti bakışları.
"Hayırdır?" dedi aniden Mustafa, onun bu tepkisine eğlenen bir ifade ile baktı Yadigar.
"Sana hayırdır koçum, nereden böyle?"
"Hadi lan! İşine bak... hırto!"
Ercüment şaşkınlıkla bakındı iki arkadaşın diyaloguna ve henüz üç gündür tanıdığı bu adamın yüzünde hiç görmediği tebessüme.
![](https://img.wattpad.com/cover/253128986-288-k311604.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANU (Mahalle Serisi - III) TAMAMLANDI
Romanzi rosa / ChickLitBana, Mahalle Dilberi derlerdi.. Aşk, Tozpembe olabilseydi; bana dilber diyebilirler miydi? *Banu Dinçer & Mustafa Alp Kaplan'ın hikayesidir! *Bu hikaye yetişkin içerikli unsurlar barındırmaktadır.