Bölüm: 13 – Cümbüş
*
Adını bilmediği bir sürü yemekle karşı karşıya kalmıştı Banu ama hepsinin lezzetine bayılmıştı! Hele o hamsi kuşu!
"Ellerinize sağlık..."
"Afiyet olsun kizum"
Şermin'e yardım etmek için ayaklandı bedeni, ufak ufak tabakları mutfağa doğru ilerletip hangi ara koyduğunu anlamadığı çayı eline alan kıza baktı şaşkınlıkla.
"Siz geldiniz diye anam elleriyle fındıklı baklava açmış! Bayılacasun"
"Ne zahmet ettiniz Şermin..."
"Eyh! Bu da dedi bişe..."
Mustafa'nın yanına doğru bıraktığı bedeniyle etrafta ulan cırcır böceğinin sesini dinledi bir süre. Bütün bedeni yorgundu fakat buranın havasından mıdır bilemedi resmen enerjik hissediyordu.
"Ana, kalandar geçmedi mi"
"Geçtu mi"
"Geçti ya anam, seneye kaldu artık..."
Bakışları Ercüment'e doğru kaydı, "Yengem, kalandar macurada falan kutlanır... böyle bekar genç kadınlar, erkekler toplanır oyunlar oynar tuzlama yerler inanca göre de sevdiği ve evleneceği kişileri rüyalarında görürler"
"Çok ilginç"
"Vallahi bende oyle diyordum... bir gün bütün mahalleli gittik o gece rüyamda gördüm Şermin'i" bakışları karısına doğru kaydı ve tebessüm etti, "Ondan sonra her şey rayına oturdu hayatımda"
"Tuzlamayı bol bastum da ondandur!" diyerek güldürdü herkesi Şermin.
*
"Ufff, öldüm yorgunluktan Mustafa'm"
Boynuna öpücük kondurup, kollarını arkadan kıza doladı hemen Mustafa.
"Bende yavrum, üşüdün mü? Isıtıcıyı takalım da oda ısınsın... o ara kahve içeriz beraber içememiştik..."
"Arsız! Senin yüzünden içemedik"
"Yavrum ben sana arsızım... hem yorgunluğunu aldım, hem sana olan açlığımı dindirdim..."
Şaşırdı Banu, "Sanırsın kırk yıldır görüşmüyoruz Mustafa'm" dedi ardından. Fincanlara uzanan sevgilisine baktı usulca.
"Bütün gün yoruldun, duraksayarak gelsek de yorulduğunu fark ettim... belki de tek gelmeliydim yavrum çok yoruldun yolda"
"Doktor tehlikeli bir durum yok dedi ya Mustafa'm"
"Olsun yavrum, her ihtimali düşünmem gerekiyor sizin için. Sanki bilmiyorsun Banu, bu dünya üzerinde sizden başka kıymetlim mi var benim?"
Yanakları kızardı anında Banu'nun, üstünde bulunan hırkanın kolunu çekiştirip parmaklarının arasına aldı ama Mustafa'ya yakalandı o utangaç gülümsemesiyle.
"Utanma yavrum, siz benimsiniz. En kıymetlimsiniz, en değer verdiğimsiniz..."
"Mustafa'm"
Elindeki kahveyi Banu'ya doğru uzattı, "Doktorla konuştum, bugün çay içmediğin için kahve içebilirsin... dikkat et ama Banu olur mu? Ben lokale gittiğimde aklım sizde kalmasın, hem kimseyi tanımıyorsun... hem de yalnız hissedeceksin!"
Sinirle büyük bir yudum aldı Mustafa,
"Hay sıçayım böyle işe da ya!"
"Sakin ol koca oğlan... sakin! Buradayım ben, hem bir şey olmaz Alp'im... sen rahat ol"
![](https://img.wattpad.com/cover/253128986-288-k311604.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANU (Mahalle Serisi - III) TAMAMLANDI
ChickLitBana, Mahalle Dilberi derlerdi.. Aşk, Tozpembe olabilseydi; bana dilber diyebilirler miydi? *Banu Dinçer & Mustafa Alp Kaplan'ın hikayesidir! *Bu hikaye yetişkin içerikli unsurlar barındırmaktadır.