Her Şeyim

8.3K 368 371
                                    

0.5

●●●

Yatağın kenarına çömelip, yüzünü iyice yüzüme yaklaştırdığında, o an kontrolden çıkan kalbimin sesini duymaması için tanrıya resmen yalvarıyordum. Dudağımdaki küçük bandı çıkardı ve hafifçe temas eden parmağı tüm vücuduma elektirik yaydı. Neredeyse dudağımı yalamak gibi bir aptallık yapacaktım ki kendimi durdurdum.  Pür dikkat izlediğim güzel yüzü, yakından ne kadar da güzeldi böyle. Her bir kusuruyla kusursuz, büyüleyici ve nefes kesici...
Yanaklarımın şiddetle ısındığını hissettim.

"Niye öyle bakıyorsun, bir şey mi oldu prenses?"

Hemen gözlerimi kaçırdım ama bu bana değen yeşilimsi mavi gözlerine asla engel olamamıştı.

Uzandığım yorganı istemsizce avuçladım. Ağzımda atan kalbimi duyuyor muydu acaba? Kaskatı kesilmiştim. Abartı tepkiler veriyormuşum gibi gelsede; karşımda deli gibi aşık olduğum bir adam varken gayet normal değil miydi? Çok belli ediyordum, acilen buna bir son vermeliydim. Utanç bütün vücudumu ele geçirmeden önce, dudaklarımı araladım.

"Şey, hep mavi gözlerim olsun istemişimdir, ondan bakıyordum."

Umarım bu cevap, sevgili Joseph'i tatmin ederdi, çünkü bir utancı daha kaldıracak yüreğim kalmamıştı. Hızlı hızlı atmaktan aşınan kalbimden tatlı bir sızı yayıldı. Bu tatlı sızı, onun ufak tebessümüne dayanıyordu.

"Senin gözlerin benimkinden çok daha güzel, çok daha anlamlı Alessa."

Normalde bana, asla inandırıcı gelmeyecek olan bir cümle, onun sesinden kulaklarıma akınca nasıl da kandırıyordu bütün benliğimi? İşte buna o bile cevap veremezdi. Belki de gözlerimin renginden bahsetmiyordu? Belki ona bakarken gözlerimde çakan o şimşeklerden bahsediyordu? Ya da ben çok fazla hayal kuruyordum.

Çok fazla hayal kuruyordum...

Ben kafamda milyon tane senaryo yazarken dudağıma yapıştırdığı bant yüzünden, hissettiğim ufak sızıyla irkildim. Bana bakan parlak gözleri ise, bir an da sinirliymişcesine karardı.

"O an müdahale edemediğim için özür dilerim Alessandra." dedi ve devam etti.

"Öfkeden deliye dönmüştüm. David'e odaklanmışken, Beth'in sana saldırdığını farkedemedim."

Tıpkı onun babama odaklandığı gibi, ben de anneme kilitlenip kalmıştım. O an ki şokla ne sesim çıkmıştı, ne de soluğum. Her şey zaten bir anda gerçekleşmişti, bu yüzden kendini suçlamamalıydı. Hem ben daha kötülerini yaşamıştım, bu daha hiçbir şeydi.

"Hayır Joseph özür dilemene gerek yok." derken gözüm kulağının kenarındaki kan toplamış çiziğe takıldı.

"Bunu babam mı yaptı!?" derken elim farkında olmadan kulağının kenarına gitti. Tam dokunacaktım ki kendimi durdurdum, bu canını yakabilirdi.

"Neyi?" dedi anlamamış gibi.

"Kımıldama."

Alkollü mendillerden alıp, kulağının kenarına doğru uzattım elimi.

"Canın yanıyor mu?" diye sordum.

Canı yanacak diye o kadar korkuyordum ki, mendil tenine değmiyor bile olabilirdi.

"Açıkcası mendili hissetmiyorum bile Alessandra."

Sanırım kulağındaki yara yerine, havayı temizliyordum... Cesaretimi toplayıp, nazikçe mendili kulağına bastırdım ve pıhtılaşmış kanı nihayet temizleyebildim.

Cheers Darlin'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin