1.6
●●●●
Joseph, beni okuldan alıp dosdoğru eve götürdü. Söylediğine göre benim için yemek hazılamış, zehirlenmeyeceğime dair garanti vermişti. Bir yanım onunla hiçbir şey yapmak istemesede diğer yanım olanları bir kenara bırakmam gerektiği hakkında bana çeşitli vesveseler veriyordu. Gerçekten acıkmıştım, ve Joseph'le takılmayı çok özlemiştim. O yüzden olanları şimdilik bir kenara bırakmaya karar verdim.
Eve vardığımızda gerçekten şahane görünen bir masa vardı önümde ve bu sefer yaptığı yemekler gerçekten başarılıydı. Günün geri kalanında yemeklerimizi yemiş havadan sudan konuşmuştuk. Eskisi gibi onunla sohbet edebilmek, bir şeyleri paylaşabilmek beni mutlu ve huzurlu hissettirmeye yetmişti.
"Alessa?" dedi sorarcasına içeceklerimizi yudumlarken. Yüz ifadesinden söylemek istediği ama çekindiği bir şeyler olduğu rahatlıkla anlaşılıyordu. Genelde onun karşısında hep ben bu durumdayken, onun bu duruma düşmesi bana ilklerimi yaşatıyordu. Sadece merak ediyordum, ne diyecekti?
"Özür dilerim."
"Ne için?" dedim anlamamazlıktan gelerek, şu an gerçekten konuşmak istediğim bir konu değildi bu.
"Seni söylemen için sıkıştırıp, söylediklerimle seni incittiğim için."
Önce kırgınlığım harlandı, sonra büyük bir hızla tekrar söndü. İçimdeki yoğun duygu karmaşası beni mahvediyordu.
Yapma bunu işte. Sarılmak, öpmek, koklamak, ruhumu ruhuna katmak istiyorum. Ben bastırmaya çalıştıkça açığa çıkmasına sebep olma. Dayanamıyorum.
Yüz ifadem şekilden şekile girdi, şaşkın ve iradesizdim. Özür dilemesini değil, bu konuyu hiç açmamasını dilerdim. Özür dileme isteğiyle yanıp tutuşmasını değil, bana sarılmasını isterdim.
Sadece sus ve sarıl.
Başımı eğdim. Bu konu üzüntüden çok küçümseyici bir şekilde reddedilen duygularım yüzünden utanç veriyordu. Olduğum yerde ufacık kaldım, küçüldüm ve eksildim. Yerin dibine girip çıkmamayı diledim. Bana inansaydı, reddetmesi utandırmazdı. Benim duygularım gelip geçici değildi, delip geçiciydi.
Başımı kaldırdım ve mavi gözlerinin en derinine baktım. Benim gözlerimde isteğim dışı harlanan bir alev ve onun gözlerinde harlanan alevimi söndürmeye yetmeyecek derin bir okyanus vardı.
"Özür dilemeni istemiyorum."
"Sana kızgın veya öfkeli de değilim artık."
"Pişman olmadığın şeyler için özür dileme Joseph."
"Bu daha yaralayıcı oldu."
"Hiçbir şey olmamış gibi davranmamızı tercih ederdim."
Biraz daha konuşsaydım ağlayacak gibi duruyordu. Onu incittiğim için söylediklerim bir ok olup ruhumu deldi geçti, ama o da beni incitmişti. Yine de pişman oldum. Bana evini açan, bana sahip çıkıp, hukuki mücadelem için destek veren bir adama böyle davranmam doğru değildi. Benim için doğru olup, olmaması da önemli değildi çünkü o benim sevdiğim adamdı. Ben sevdiğim adamı incitmiştim. Asla incitmem dediğim o adamı bile isteye incitmiştim. Tıpkı onun beni isteyerek veya istemeyerek incittiği gibi.
"Pişmanım." dedi sesi titrerken.
"Çünkü beni iyi anlayamamışsın."
"Yarın bir gün biri sana sevdiğin adamı sorarsa buruş buruş olmuş, yaşlanmış Joseph'i mi göstereceksin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cheers Darlin'
RomanceRuhuma bir ışık yayıldı, hiç bilmediğim hislerin kapısı aralandı, mutluluk hiç beklemediğim an da içimde bir havai fişek gibi patladı. Kelebekler yalandı, kuşlar uçtu vücudumda. ▪︎▪︎▪︎ •Yaş farkı içerir! Daddykink değildir! fanfic for Joseph Morgan