1.4
●●●
Tanrım bu bir şaka olmalı!
Utanmasam mutluluktan ağlayacağım sırada kapı çaldı. Joseph'e gülümseyen gözlerle bakıp, heyecanla;
"Ben bakarım." dedim.
Çok mutluydum, kesin yine Joseph'in bir sürprizidir diye düşündüm. Heyecanla kapıyı açtığımda annemleri görmek başımdan aşağı kaynar sular dökülmesine sebep olmuştu. Mutluluğum kursağımda kaldığında her şeyin bu kadar çabuk altüst olmasına dayanamıyordum artık.
Tanrım, sadece mutlu olmak istemiştim.
"Bizi içeri buyur etmeyecek misin Alessandra?"
Gidin buradan, gelmeyin.
Annemin keskin sesinden yayılan kasvet içimi çoktan zehirlemeye başlamıştı bile.
Birden yakama yapıştığında, hemen sağımda hareketsizce duran Joseph'e yalvaran gözlerle baktım. Ama o öylece dikilmiş olan biteni izlemekle yetiniyordu. Yüzüme inen tokatla neye uğradığımı şaşırdım.
"Joseph!" dememe kalmadan arkamda beliren üvey babam saçlarımı kavradı.
"Sen bizi nasıl dava edersin nankör!? Bizimle geliyorsun!"
İkisi kolumdan tutup, beni sürüklemeye başladığında çırpınmaya başlamam uzun sürmemişti.
"Joseph! Bir şey yapsana! Kurtar beni!"
Niye öyle duruyordu!? Neden bir şey yapmıyordu. Beni tüm çırpınışlarıma rağmen kolayca sürüklüyorlardı ama Joseph hiçbir şey yapmıyordu. Kafayı yemek üzereydim. Çırpınacak gücüm kalmamıştı, ki bu onlar için sorun bile değildi.
Son bir umut, kafamı geriye atıp, Joseph'in ifadesiz gözlerine ağlayarak baktım. Panik duygusu her yerdeydi.
"JOSEPH!"
~~~
"Alessa uyan!"
"Buradayım güzelim kendine gel!"
Gözlerimi panikle araladığımda, kollarıma yapışmış annemle, babam artık yoktu. Kollarına sıkı sıkı sarıldığım Joseph vardı.
Oldukça afallamıştım.
"Joseph?"
Ter içindeydim, üşüyordum, halsizdim ve çok korkmuştum. Hıçkırıklarımın arasından ismini sayıkladığım adamın güven kokan kollarındaydım.
"Geçti meleğim, her ne gördüysen kâbustu."
Kâbus olamayacak kadar gerçekti.
Sanki annemin acımasızca attığı o tokadın acısı hâlâ yanağımdaydı. Üvey babamın bir kafesi andıran elleri hâlâ kollarımdaydı ve ben nefes alamıyor gibiydim.
Joseph'e olan sinirimi, kırgınlığımı tıpkı kabusumdaki gibi hiçe sayıp, mis gibi kokan boynuna sarıldım. Hemen bir elini kahve saçlarıma, diğer elini belime yerleştirdi.
'Ya bu da kâbussa?' diye düşünmeden edemiyordum. Teyit etmek amacıyla, koluma belli belirsiz bir çimdik attığımda tamamen gerçek olmasıyla beraber derin bir nefes aldım. O kadar güzel kokuyordu ki terli terli sarılmış olmamdan kaynaklı fazlasıyla utanmıştım. Hiç istemesemde geri çekilmeye çalıştığımda, belimdeki eli beni daha çok kendine çekmişti. Buna memnun olmuştum, çünkü gerçekten ona sarılırken beynimin içindeki karanlık dünyam duruveriyordu. Çok üşüyordum. Ama o, o kadar sıcaktı ki her anlamda ısınıveriyordum. Alnımı boyun girintisine dayadığımda, aniden geri çekilmesi irkilmeme sebep oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cheers Darlin'
RomanceRuhuma bir ışık yayıldı, hiç bilmediğim hislerin kapısı aralandı, mutluluk hiç beklemediğim an da içimde bir havai fişek gibi patladı. Kelebekler yalandı, kuşlar uçtu vücudumda. ▪︎▪︎▪︎ •Yaş farkı içerir! Daddykink değildir! fanfic for Joseph Morgan