1.7
•••
Son birkaç haftadır Joseph'le aramız hayal edebileceğimden bile çok daha iyiydi. Hem eskisi gibiydik, hem de değildik, birbirimize yüklediğimiz anlamlar değişmişti sadece. Bana aşık değildi görebiliyordum, ama bu beni asla yaralamıyordu, aşk emek isterdi ve biz bu emeği o istediği sürece verebilirdik. Aşk söz konusu olmasaydı bile sonsuz sevgisinin, hep bir yerlerde benim için varolacağını adım gibi iyi biliyordum ve bu bana fazlasıyla yetiyordu. O yanımda olduğu sürece fazlasında gözüm yoktu.
Geçen zaman içinde birbirimizin yaralarını sardık, bolca sarıldık, ben bir daha öpmeye cesaret edemedim, o ise kararsızca nefesini bıraktı her seferinde dudaklarıma. Ben uyuyana kadar saçlarımı okşadı kimi gece, burnumdan öptü okşamak yetmediğinde. Titreyen ellerimi tuttu, mavi gözleriyle ruhuma baktı. Zihnine sarmaşık gibi dolanan zehirli düşüncelerini temizledim sevgiyle, ve nihayet izin verdi onu sevmeme.
Aramızda ilişki adına bir şey yoktu ama bu tatlı hislerin yaşandığı her an bana ölümüne yetiyordu, mutluluğuma diyecek laf yoktu. Tüm evreni içinde saklayan ışığı, yüzüme vurdukça üzülmemin imkanı yoktu artık. Arafta yaşadığım günlere inat, aldığım nefes bile mutluluk veriyordu artık bana. Bir işçinin alın teriyle kazandığı o ilk parayı, çerçeveleyip duvara asması tadındaydı her şey.
Güzel düşüncelerimle, beynime yazdığım roman eşliğinde okuldan eve dönüyordum. Bugün dersime girecek profesörün konferansı olduğundan, ders son dakika ertelenmişti, bu yüzden erken çıkmıştım. Eve giderken, Joseph'e akşam yemeği hazırlama planlarımı ise çoktan yapmıştım.
Nihayet eve vardığımda kapının önünde Joseph'in arabasını görmek beni mutlu etsede, neden bu kadar erken geldiği beni meraklandırmıştı.
Anahtarımı çıkarıp, eve girdim. Salondan sesler duyunca, evde birinin olduğunu anlamam uzun sürmemişti.
Ses çıkarmamaya özen göstererek salon kapısına doğru ilerledim. Aslında girip, "Merhaba" demenin daha doğru olacağını biliyordum ta ki adımı duyana kadar.
"Adı ne neydi o kızın?" dedi bir kadın, sonra Joseph'in sesi duyuldu.
"Alessandra."
"Sen şimdi kan bağının bile olmadığı bir kızı evine aldığını mı söylüyorsun cidden?"
"Evet öyle söylüyorum, bir sıkıntı mı var Malorie?"
"Tabii ki bir sıkıntı var Joe?" dedi ve devam etti 'Malorie' denilen kadın.
"Senin dengin mi o kız? Ne diye tutuyorsun evinde, babalık yapmaya mı?"
"Onun yeri senin evin değil, bir yurt veya sığınma evi, bebek bakıcısı değilsin."
Kadın konuştukça sinirden renk değiştiriyor, tüylerim diken diken oluyordu, nihayet Joseph'in sesi duyuldu.
"Ne saçmalıyorsun sen? O benim için çok değerli biri, maalesef sen bunu anlayamayacak kadar taş kalplisin."
"Kusura bakma ama dışarıdan kulağa çok daha farklı geliyor. Günün sonunda seks yapmak için evine almışsın gibi."
Bir an yutkunamadım, böyle düşünebilirdi ama dile getirmek zorunda değildi.
"Malorie ya sesini kesersin ya da yılların hatrını siktir ederim ve gidersin buradan!"
Joseph'in sesi yükselince korktum.
"Joseph iyi misin sen!? Sadece iyiliğini düşünüyordum, sümüklü bir kız için kalbimi mi kırıyorsun cidden?"
Sümüklü?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cheers Darlin'
RomanceRuhuma bir ışık yayıldı, hiç bilmediğim hislerin kapısı aralandı, mutluluk hiç beklemediğim an da içimde bir havai fişek gibi patladı. Kelebekler yalandı, kuşlar uçtu vücudumda. ▪︎▪︎▪︎ •Yaş farkı içerir! Daddykink değildir! fanfic for Joseph Morgan