1.5
●●●
Gülümsedim. Gözlerinin içine bakarak, derinlerine dalarak öylece gülümsedim. Kalpten bir gülüştü bu, fazlasıyla değil tamamen gerçekti. Belki de ilk defa bir gülüşümü tamamen hissediyordum her zerremde. O da güldü. Gülüşü, gülüşüme renk kattı, gökkuşağını sığdırdı ruhuma. Anlam kazandık bir noktada. Onun içten gelen gülüşü, benim yorgun tebessümüme can veriyordu işte.
Ruhuma ve tüm benliğime sonsuz ışık olan adam; Sensiz bir dünyayı, asla hayal bile etmeyeceğim. Hep yanımda ve yamacımda olmanı dileyeceğim. Hiç gitme, yalvarırım kal benimle. Senin yanında kalarak teşekkür etmeme izin ver. Varlığına, varoluşuna teşekkür etmeme izin ver. Seni ebediyen sevmeme izin ver. Ne düşünürsem düşüneyim, aklımda olmana izin ver. Lütfen izin ver, söz veriyorum iyi olacağız.
▪︎▪︎▪︎
Doğum günü nidaları kesilince gerçekliğe dönmem uzun sürmemişti. Joseph güven veren gülümsemesi eşliğinde beni bir masaya doğru götürdü. Masada Leo ve karısı Hae-in vardı. Onları gördüğüme çok sevinmiştim. Leo ve Hae-in, Joseph'in üniversiteden arkadaşlarıydı ve çok çok iyi insanlardı. Bir süredir Hae-in'in memleketi Kore'de tatilde olduklarını biliyordum. Dönmeleri ve şu an da doğum günümde olmaları beni çok mutlu etmişti. İkisi aynı zamanda üvey babamın da arkadaşlarıydı o yüzden çok iyi tanıyordum. Bizim evdeki dramalardan muhtemelen habersizlerdi, çünkü tıpkı Joseph gibi onlarda bu duruma sessiz kalamazlardı.
Onlarla bir süre hasret giderdikten sonra Leonard ve Joseph kendi aralarında sohbete daldırlar. Fırsattan istifade Hae-in, beni tuvalete gitme bahanesiyle restoranın bahçesine götürdü.
"Alessa, bizim bu olanlardan yeni haberimiz oluyor. Joseph bir süre önce anlattı."
"Böyle bir şeyden şüpheleniyorduk ama David ve Beth'e bir türlü konduramıyorduk."
"Yaşadığın her şey için çok üzgünüz, ve senin için her şeyi yapmaya hazırız."
"İstersen arkadaşın, istersen ailen olarak biz hep yanındayız."
"Dilediğin zaman konuşabiliriz, bize gelip kalabilirsin güzelim. Unutma bunu."
Hae-in'in dedikleri kalbimi ısıtmış, gözlerimin dolmasına sebep olmuştu. Ailem böylesine kötüyken, onların bu kadar iyi olması benim hayattaki tek şansım olmalıydı. Çok geçmeden Hae-in'e sıkı sıkı sarıldım. Benim yanımda olduklarına minnettardım.
Gece bitip, restorandan ayrıldığımızda, Joseph arabayı deniz manzaralı bir yerde durdurdu ve aşağı indi. Ben de ona uyarak arabadan indim ve tıpkı onun gibi arabanın kaputuna yaslandım.
"Neden buraya geldik Joseph?"
Derin bir iç çekti.
O an çektiği nefes olmayı istedim.
"Denizi dinlemeye geldik."
Tıpkı dediği gibi dinledim denizi. Hava çok soğuktu ama denizin sesi ılık yaz akşamlarını anımsatıyordu. Bir müzik gibiydi, çocukluğuma daldığım. Kötü bir çocukluğum olsada en azından hayallerim güzeldi. Belli belirsiz tebessüm ettim.
"Ne duyuyorsun?" diye sordum Joseph'e bakmadan.
"Dalgaların sesinin, ruhuma çarpışını."
"İyi hissettiriyor."
Cevap vermedim ama o devam etti.
"Zor zamanlar geçiriyorsun Ale."
"Belki bana huzur veren bu ses, sana da huzur verir diye düşündüm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cheers Darlin'
RomanceRuhuma bir ışık yayıldı, hiç bilmediğim hislerin kapısı aralandı, mutluluk hiç beklemediğim an da içimde bir havai fişek gibi patladı. Kelebekler yalandı, kuşlar uçtu vücudumda. ▪︎▪︎▪︎ •Yaş farkı içerir! Daddykink değildir! fanfic for Joseph Morgan