SATIR ARALARINDA BULUŞALIM ❤
Bedenime binlerce cam parçası girmiş gibi hissettiğim de gözlerimi soluk bir beyaz ışığa açtım. Burnuma tanıdık koku gelirken hareket etmek istedim. Sesler yoktu, sadece görüyor ve koku algılıyordum. Soluk beyaz ışık yok olduğunda yerini beyazlar içinde saçı topuz bir kadına bıraktı. Kadının solgun pembe dudakları kıpırdıyordu fakat ses yoktu. Neden ses yoktu? Telaş peşime takıldığında belimi dikleştirmeye çalıştım fakat kadın omzuma bastırarak bana engel oldu. Bunu yapmasına şaşırdım çünkü gücüm onu hiç etkilememiş gibiydi. Hafızam kendini tazelerken en son pikabı sürdüğümü hatırlıyordum ve saniyeler içerisinde bir alev topuna dönüşümüzü. Dudaklarımı kıpırdatıp Barlas'ın ismini sayıkladım ama sesim kulağıma ulaşmadı. Neden duymuyordum? Bana bir şeyler söyleyen kadına baktığımda onun bir hemşire olduğunu o anladım.
Artık biliyordum hastanedeydim.
Kadın durmuş hala bana bir şeyler anlatmaya çabalarken kulağımda bir sinyal sesi yankılandı. Kaşlarımı çattım bu sesi takip ettim kafamı sağıma çevirdiğimde hemen yanımdan gelen monitördeki sese odaklandım.
Bu ses kalbimdendi.
Kalbimin ritmine amansız bir gürültü eşlik ettiğinde artık duyabildiğimi fark ettim.
"..doktorumuzu bekleyin lütfen." nihayet yarım saattir kafamda konuşan kadını duymuştum.
"Barlas nerede?" boğazım kuruydu bunun üstüne sesim kül yutmuş gibiydi.
"Doktorlarımız ilgileniyor lütfen kalkmayın ve dikişlerinizi açmayın." tuhaf baktım. Dikiş mi? Dikilmiştim öyle mi? Çıplak bedenimde sırtımın sol yanında bir soğukluk hissettim, bahsettiği dikiş bu olmalıydı.
"Ne oldu bana?"
"Ağır bir ameliyat geçirdiniz Nalana hanım, sırtınızda üçüncü derece yanıklar mevcut."
Alevleri arkama alıp atladığım yanıklar..
Ömür boyunca taşıyacağım bir izdi.
"Dikiş ne iş?" söylemek istemiyor gibiydi ama bir yanda da buna mecbur olduğunu biliyordu.
"Buraya geldiğinizde sol böbreğiniz iflas etmişti, üzgünüm." can evim bir kibritle ateşe verildiğinde ölümün soğuk yüzüyle burun burunaydım.
Artık tek böbrekli bir gölgeydim.
Tenimden yayılan bir ürpertiyle gözlerimi açtığımda karanlıkla baş başaydım. Ellerimde ve ayak bileklerimde bir ipin varlığını hissediyordum. Hatırladığım kadarıyla en son birileri kafama bez geçirip iğneyle bayıltmışlardı.
"Barlas?" sesim ortam da yankılanırken soğuğu hissetmemek mümkün değildi. Sanki biri beni alıp kutuplara koymuş gibiydi.
"Nihayet uyandın." onu göremiyordum çünkü bulunduğumuz yerde ışık namına bir şey yoktu. Sesi hemen karşımdan geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NALAN.
ActionÇiçek yerine silah tutan, parfüm yerine barut kokanların hikayesi bu. Aşkın değil bir savaşın başlangıcına hazır mısın? && "Adının anlamını biliyor musun Nalan?" güldüm. "Annem ileri görüşlü bir kadınmış." "Sen feryat edensin, senin sesin ancak...