Medya; Yeni Karakterimiz*
"Daha hızlı hadi!"
"Nabzı düşüyor!"
"Abi ölmeyecek değil mi?"
"KESİN SESİNİZİ!" Cihangir arabanın içinde deyim yerindeyse gürlediğinde sus pus olduk. Kulaklıktan artık Meyra'nın da sesi gelmiyordu. Elimin altındaki yaraya bastırdığım maskemi sıkı sıkıya tutuyordum. Görevdeyken çoğu kez yara almıştık ve bunun müdahalesini de az çok biliyordum. Yanımızda bununla ilgilenen asıl kişiler olsa da hiçbir asker işini şansa bırakamazdı. Mert ön koltukta bize doğru dönmüş kucağımda ölü gibi yatan Emir'e bakıyordu. Cihangir şoför koltuğunda gergin bir halde direksiyonu sıkıyor birazdan bir paçavraya dönüşecek olan direksiyon adına üzgündüm. Sanırım içlerinde en soğukkanlı kalan bendim, eh bizimkisi meslek hastalığı.
"Hastaneye gidemeyiz abi."
"İşime karışma Mert." Cihangir'in sesinden akan sinir hepimizi daha çok geriyordu. Kucağımda yatan Emir'e baktığımda yüzü solgun ve dudakları kurumuştu. Alnında biriken ter damlacıkları onun ne denli acı çektiğinin göstergesiydi. Neyse ki kurşun hayati bir organına değil arka omzuna gelmişti. Kurşun içerdeydi bunu görmüştüm ama kimseye söyleme niyetim yoktu dikkat çekmek işime gelen bir durum değildi.
Araba bir veteriner kliniğinin önünde durduğunda inanamadım. Yani en azından illegal işler yapan insan doktoru da kabulümdü. Mert ve Cihangir hızlıca arabadan inip iki taraftan arka kapıyı açtılar.
"Sarsmayın." bunu söylemek zorundaydım çünkü kurşun hala içerideydi. Cihangir Emir'i kollarından tutup dışarıya çektiğinde Emir'in ağzından acı dolu bir inilti kaçtı.
"Daha yavaş." uyarıma kulak astı. Mert Emir'in bacaklarından tutup yardımcı olurken kapıları kapatma görevi bana kalmıştı. Klinikte ışıklar açık görünüyordu Mert ve Cihangir'den önce davranıp klinik kapısına giden yoldaki üç küçük basamağı atlayıp kapıyı çekip açtım. Kapıya asılan bir alet ses çıkarırken Emir ve Cihangir hızlıca içeri girdiler.
"Yavuz buraya bak koçum." *
Yavuz veteriner oluyordu sanırım. Cihangir bana dönüp başıyla kapıyı işaret etti.
"Kapat ve kitle." kilitlemek mi? Ona bir şey demesem de biraz kuşkulanmıştım. Kapıyı kapatıp üzerinde unutulmuş anahtarla kilitledim.
"Cihan ne oluyor?" sağ köşedeki bir kapıdan oldukça genç beyaz önlüklü bir adam yanımıza geldi. Adamın gözleri üzerimizi tararken bende takılı kaldı.
"Acil müdahale etmen gerek."
"Kurşun yarası mı?"
"Evet."
"Odaya alın geliyorum." doktorun talimatı ile Emir'i başka bir kapıdan soktuklarında doktor bana bakmakla meşguldü.
"Burada ne işin var?"
"Ne?" ne diyordu bu herif? Bakışları sert ve sorgu doluydu.
"Bu insanlarla ne işin var?"
Pardon?
Ya ben algılayamıyordum ya da bu herif her şeye burnunu sokuyordu.
"Size ne beyfendi?" daha fazla muhatap olmamak adına Emir'i götürdükleri odaya yürüdüm. Herifin yanında geçerken beklediğim gibi beni bileğimden tutup durdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NALAN.
ActionÇiçek yerine silah tutan, parfüm yerine barut kokanların hikayesi bu. Aşkın değil bir savaşın başlangıcına hazır mısın? && "Adının anlamını biliyor musun Nalan?" güldüm. "Annem ileri görüşlü bir kadınmış." "Sen feryat edensin, senin sesin ancak...