34.Bölüm

3.8K 281 146
                                    

SATIR ARALARINDA BULUŞALIM 🖤

OY SINIRI; 180

YORUM SINIRI; 90


'Elim gerçeklerle dolu olsaydı, onu açmadan önce çok düşünürdüm.' bu sözü bir düşünürün mısralarından hatırlarken elimde gerçekliğin kitabını tutuyor olmam gülünçtü. Hiç düşünmeden açmıştım o gerçekliği, hiç hesap kitap yapmadan dalıvermiştim gerçeğe. 

Albay Fehmi Yavuz.

Geride bıraktığımız üç ay boyunca beni kandırmış gözlerimin içine baka baka geçmişimi saklamıştı. Şimdi burada onun evinde oturup ona kızmam neyi değiştirecekti? En önemlisi onu geri getirecek miydi? Ölümü bizim yüzümüzdendi fakat bende geçmişimi saklaması tamamen onun suçuydu. Kabul bende ondan birçok şey saklamıştım ama asla onun hakkında yatan bir gerçekliği değildi sakladıklarım. Bu evde daha fazla kalmamak için çalışma odasından çıktım tabi çıkmadan önce o adamın adres bilgilerini de almayı unutmamıştım.

Onunla nasıl karşılaşmam gerektiğini bilmiyordum. Birden karşısına geçip hey şerefsiz ben senin kızınım mı demeli miydim? Yoksa geçerken bir tanımak istedim seni, mi demeliydim? Kafam karman çormandı, ilk kez böylesine bir şey yaşadığım için nasıl bir tepki vermem konusunda kararsızdım.  Evden çıkıp aracı park ettiği yere ilerlerken toprak yolda bir tekerlik sesi ve görüş alanıma giren tanıdık arabayla olduğum yerde kaldım. Cihangir vazgeçmemiş olmalı ki Audi'siyle beraber üzerime gelmekteydi. Hoş, bu saate kadar beni benle bırakmış olması bile mucizeydi. Kaputun önü bacağım birkaç santim kala durdu. Arabanın içinden tüm asabiyetiyle çıktığında ellerimi belime yerleştirip savunma pozisyonuna geçtim.

"Rahat bırakmanı söylemiştim?"

"Yeterince zaman verdim." sesi en son görüşmemizin üzerine daha kırılmazdı. 

"Ne istiyorsun Cihan?" 

"Benim ne istediğim belliydi fakat sen buna engel oldun." konu Azad Yıldırım'a dönüp dolaşıp geldiğinde burun deliklerimden iyi bir hava çektim, buna fazlasıyla ihtiyacım olacak gibiydi. 

"En ağır cezayı çekeceğinden şüphen olmasın."

"Sen neden bırakmadın o zaman?" kaşlarımı çattım.

"Ne?"

"Annenin katilini neden devlete bırakmadın? Eminim ki o da ağır bir ceza çekerdi." bam telime bastığında belimdeki elimi çekip yanıma indirdim.

"O piçin olaydan yırttığını biliyorsun." 

"Sonrasında dağlarda terörist olup oğlunu kendi gibi yaptığını da biliyorum." 

"Bu bir şeyi değiştirmez o an öyle gerekti." yeni bir kaybım varken neden üzerime geliyordu? 

"İşte bende bundan bahsediyorum Nalan, benim de yapmam gerekenler var ama sen sürekli yolumda bir engelsin!" bana olan bir nefreti var mıydı bilmiyordum ama öfkesi olduğu kesindi.

"O adam Albayı öldürdü!" 

"Bıraksaydın bunun da hesabını sorardım!" 

"Kendi adaletimizi yaratırken nelerden vazgeçtiğimize Barlas gayet iyi bir örnek oldu." yüzünde sahte bir alay tebessümü oldu.

"O'na tereddüt etmeden yardım ediyorsun da bana niye edemiyorsun?" bu soru bende tıkandı. Olaylara hiç bu yönden bakmadığımı ilk kez o anda fark edebilmiştim ve ilk kez ciddi anlamda Cihan'ın kırgınlığını iliklerime kadar hissetmiştim.

NALAN.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin