Ay merhabalar. Yine bir bölümle geldim. Ay omzum ağrıyor yazmaktan.
Bilin bakalım kimin matematik öğretmeni 1000 sorun ödev verdi? Hadi tahmin edin. Çok zor değil. Tebrikler, doğru cevabı buldunuz. Benim öğretmenim. Bu yüzden yeni bölüm ne zaman gelir bilmiyorum. Zaten yeni bölüm isteyen yok. Cidden bu yazıyı yazarken kendi kendime yazıyor gibi hissediyorum. Benim okuyucularım nereye gitti ya? Ayrıca okuyan ama vote vermeyen var. Bana mesaj atıyorlar, yeni bölüm istiyorlar ama vote yok. Nasıl yazmamı bekliyorsunuz? Lütfen emeğimi karşılıksız bırakmayın.
Artık bol Mizay'lı bölümcükler olacak. Yazarken büyük zevk alacağım. Umarım sizde okurken mutlu olursunuz.
İyi okumalar!
***
Normalde bir kızın babası, onun ilk aşkı, kahramanı olurdu. Ve yine normalde babalar kızlarıyla ilgilenir, onlara düşkün olurdu.
Ama biz normal değildik.
Babama hiçbir zaman kahramanım diyemedim. Hiçbir zaman onunla kahkahalarla gülüp, hiçbir zaman rahatça gezemedim. Ben altı yaşındayken, saçımı kestiğim gün bana ilk kez bağırmış, hakaret etmişti. Küçüktüm ve hakaretleri anlamamamıştım. Ve yine küçüktüm diye olayı görmezden gelmiş, kırılmamıştım. Sonra yavaş yavaş büyüdüm. Arkadaşlıklar edindim, sosyal medya hesapları açtım, beş çocuğa bağlandım. Ve babam hepsi için ayrı bir kavga konusu buldu.
Facebook'ta tanımadığın kişileri neden ekliyorsun?!
Çabuk o fotoğrafı İnstagram'dan sil!
Şu çocuğa tweet atacağına ders çalış be!
Bir daha benim yanımda o çocuklardam bahsedersen, bütün posterlerini yırtarım!
Her zaman aramıza annem girer, onu yumuşatırdı. Sonra o kaza oldu. Annem gitti. Beni o adamla yalnız bıraktı. İlk günler üzgün gibi gözüktü babam. Gelen misafirlerin yanında oldu hep, üzgün numarası yaptı. Ve bir ay sonunda, artık eve bile uğramaz oldu. Bir-iki saatliğine yemek yemek için uğruyordu o kadar. Hukuk fakültesini kazandığım haberini verdiğimde, önemli bir iş toplantısında olduğunu söyleyip kapatmıştı. Onun yerine Mine'nin ailesi Murat Amca ile Zehra Teyze beni tebrik etmişti. Onunla hiçbir zaman normal bir baba-kız gibi olamamıştık.
"Mira" dedi ve kollarını bana doladı. Bense tepki vermiyordum, soğuk davranacaktım. Ve arkadan gelen Sıla, beynimden vurulmuşa dönmeme neden oldu. Hızla babamı ittirdim.
"Sevgilini de mi getirdin?"
"Mira, biz onunla evliyiz." Bu dediği üzerine gözlerim dolarken, eş zamanlı açıldı.
"Mira kim gel- Kenan Amca?"
Mine şaşkınca babama bakarken bense krize girmemek için zor duruyordum.
"Daha annem öleli bir yıl bile olmadı." Diye fısıldadım gözümden bir yaş akarken.
"Bak kızım biz zaten annenle boşanacaktık. Ama sonra-"
"Sonra o öldü, değil mi?! Senin eline fırsat geçti tabii! Ne zamandır birliktesiniz ha? Bizimle gezmeye geldiği o günden beri değil mi? 2 yıldır annemin arkasından iş çeviriyordunuz değil mi?!"
Bağırdım ve yere çöktüm.
"YETER! Katlanamıyorum artık, kalbimi paramparça ettin! Senin yüzünden lösemi oldum ben! Stres yapmamam gerekirken bana en büyük stresi yaşatıyorsun! Bari bu kadını getirmeseydin! Dayanamıyorum artık, bıktım!" Ve bir kaslı kol beni sardı. Babam değildi, Louis babamı kolundan tutmuş götürüyordu. Ne zaman geldiler?! Çikolata kokusu ve huzur bana sarılanın Zayn olduğunu gösteriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Didn't Happen / ZM
FanfikceEla veya kahverengi. Gözlerinin rengi bunlardan biri işte,çözemiyorum. Tek bildiğim baktıkça daha bir aşık oluyorum, daha bir bağlanıyorum. Peki ya gülüşü? Gözlerinin kısılması, dilinin dişlerinin arasına yerleşmesi ve o muhteşem melodi. Sanki o gül...