|10.bölüm: İ S T E Y E C E K S İ N

103 4 44
                                    

OY SAYIMIZ ÇOK AZ. EMEĞİME KARŞILIK OY VERMENİZİ VE YORUMLARINIZI BIRAKARAK BANA DAYANAK SAĞLAMANIZI RİCA EDİYORUM.

 EMEĞİME KARŞILIK OY VERMENİZİ VE YORUMLARINIZI BIRAKARAK BANA DAYANAK SAĞLAMANIZI RİCA EDİYORUM

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Toz ve kir

Bizi yavaş yavaş kör eder

Ama iyi hissettirmek için bir bakış açısı (ipucu) verir

Ve buna rağmen acıtıyor

Tırmanmaya devam ediyoruz

Çünkü bağımlılıklarımız bizi içten içe ele geçirir

Sağlam bir arka

Ama kırılgan kemikler

Göstermek için çok zayıf..."

(Michl-Kill Our Way to Heaven)

|•DENEF: 10. Bölüm İsteyeceksin|

"İsteklerdir sizi değiştiren. Siz hiç istemediğiniz bir şeyi, asla dediğiniz bir şeyi, sonradan istediniz mi? İsteyeceksiniz. Tıpkı bir çocuk gibi hem de... Bir çocuğun hemen büyümek istemesi gibi... Pişman mı olursunuz bilinmez. Şunu bilmelisiniz ki, bir çocuk büyüdüğünde, eskisi gibi yeniden çocuk olmak ister. İşte cevabınız buradadır..."

***

Zaman kavramı bugünlerde benim için işlemiyordu.  Gözlerim uçan bir kuşa takılsa, o kuş duraksıyor, sanki hareketleri yavaşlıyordu. Kanatları yavaşça açılıyor, bir anlığına düşecek gibi olsa da kapattığı kanatlarıyla havada kalabiliyordu. Tüm fiiller yavaş yavaş, ufak ufak ilerliyordu gözümde.

Zaman akışkansa akmak bilmiyor, katıysa erimek, gazsa uçmak bilmiyordu.

Zamanımın ortasında kalakalmıştım.

Zaman beni, zamansız yakalamış, tanımadığım bir ortama taşımıştı. Şimdiyse burada beni zamanımla sınıyorlardı.

Gözlerim siyah boya sürülmüş duvardaki saate odaklı, akrebin sesi kulaklarımda, bakışlarım saniyeler üzerinden geçen çubuğu takipteydi.

Sinirliydim.

Dizimi sabit bir ritimde sallıyor, yatağın ucunda oturmuş, öylece saate bakıyordum. Fakat kaşlarım çatılı, dudaklarımı ısırıyor, kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Aklım ise bundan tam bir dakika öncesindeydi.

Dişlerimi kırarcasına sıktım.

Akrep saat sekizin üzerine geldi, durdu. Akşam sekiz olmuştu ve ben evime iki gündür gitmiyordum. Okul işlerim ise cabasıydı.

Cam kapı açıldı, bakışlarım yavaşça omzumun üzerinden oraya çevrildi. Sert çehresi onun da belli bir oranda sinirli olduğunu belirtse de bu umrumda bile değildi.

DENEFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin