|12.bölüm: Z A M A N

66 5 13
                                    

|DENEF: 12.bölüm Zaman~|

"Oysaki zamanla öğrenilir gerçekler. Doğrular bir avuç yalandan daha azdır. Bunun acısı var şimdi tüm yüreklerde. Geç öğrenilmiş gerçekler, kaybedilmiş zamanlar..."
__

Gençliğimi ellerimde tuttuğumu ve o varlığın bir anda ellerimden çekildiğini hissettim. Kalbimden bir mendil çekildi sanki. Sıkışıp kaldığı yerden parmaklarla çekilen, insanın tüylerini havaya kaldıran o hisse sebep olan bir mendil gibi. Hayatım bu hisle doluydu. Ellerimden değil, kalbimden kayıp gitmişti geçmişim.

Kalbimden çekilmişti hayatım.

Hayatsızdı kalbim. Şimdi istese de atamıyor...

Dudaklarımı kurutan, tenimi soldurup saçlarımı döken zaman, ne zaman bana iyi gelecek?

Gençliğim en güzel zamanlarım olmalıydı, en kötü zamanlarım değil. Kalbimi sıkıştırıp beni boğup öldüren değil.

Nabzım yükseldi.

Kalbimin son atışları, son sözleriydi sanki.

"Ne?"

Şaşkın bakışlarım onun keskin yeşillerinde asılı kaldı. Kendimi gördüm o mat gözlerde. İri avuçlarındaki silahın namlusu göğsüme tutulmuş, tetiği çekmek için an kollar vaziyetteydi. Gözlerindeki siste gördüğüm adamdan korktum, içinde kopan fırtınada nefes alamadım. Gözlerinde mekik dokudum.

"Öyle."

Yutkunmak isterken boğazıma dizilen jiletleri yuttum, tüm etim kesildi. İçim acıdı. Karnıma giren kramplar canımı yaktı.

Ablam da mı bu işin içindeydi?

"Her şeyi anlat. Ablamın bunlarla ne ilgisi var?"

Hayatı tehlikede olan bir ben değilim, ailemin hayatı da bu çukura gömülecekler arasında. Başımı yeşil göğe kaldırdım. Kalp atışlarım yankılandı kulaklarımda. Onun gözleri bana iyi hissettirmedi bu kez.

"Bilmen gereken neyse onu öğreneceksin. Senin alakan yok. Baban lâzım bize."

Dudaklarımı bastırdım. Kirpiklerim zayıflığımdı, içimde kopan fırtınalarda savrulan bedenim gibi, kirpiklerim titredi. Dudaklarım aralanıp kapandı. Gözlerimin dolduğunu hissediyordum.

Keskin ormanlar elalarımı kesti biçti, kaşları çatıldı.

"Ailemden ne istiyorsunuz? Bizim bu işlerle alakamız olamaz. Normal bir hayatımız var bizim. Yanlışınız var Karan..."

Başımı sağa sola olumsuzca salladım. Kabul edemezdim. Bu hayattaki bana değer vermeyen değerlilerimin hayatlarını tehlikeye atamazdım. O kadar da olmazdı. Onların mahvoluşlarını izleyemezdim.

Karan Yekta iç çekti, dudaklarında kalan zehrin kokusu yüzüme vurdu, sigara içtim. Dudaklarım kirlenmedi.

Akın'la kısa bir bakışmalarından sonra koyu bakışları benimkileri buldu, sert çehresi ciddiyetini simgeledi, gerginliğimi ele vermemek için üzerimdeki kıyafetleri sıktım.

"Yanlışı olan biz değil, senin ailen. Bilmen gereken tek şey, ablan konusu. Dahası senlik değil yavrum. Kafanı yorma bunlara."

Dudaklarım aralı kaldı, şok içinde onun umursamaz gözlerine baktım.

"Karan, benim ailem onlar. Benim. Nasıl kafamı yormamamı söylersin? Ne olduğunu bilmeye hakkım var."

Dişlerimi sıktım, delici gözlerinin üzerimdeki sert hissiyatına boyun eğmedim. Aynı şekilde karşılık verdim.

DENEFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin