"Gözlerinde kör eden yıldızlar varken,
Ama bütün gördükleri siyahtı.
...Ve takip ettiğinizde,
Ve arkanıza sarıp sarmalayın,
Gökyüzündeki o yıldızlara bakarken,
O beyaz bulutlar onu siyaha çevirdi..."(BLACK- Danger Mouse)
-Bu bölümü, Bethoven'in Moonlight
Sonata parçası eşliğinde yazdım. Bu parçayla okumanızı, yukarıdaki parçadaki sözleri piyanonun melodisine dökerek, anlamlandırmanızı rica ediyorum.
Keyifli okumalar...🌙-|•DENEF: 9. Bölüm KARANLIK|
"Onu var eden karanlık, aynı zamanda da yok ediyordu. Kendi siyah rengi, hayatındaki karanlığa karışmıştı. O, karanlığında kaybolan, siyahtı..."
-
-Genç kız, gözlerindeki elâ kuyunun derininde, kuyunun dışındaki savaştan başka, bir savaş daha veriyordu. Silahsız, savunmasız, korunmasızdı.
Hiç beklemediği bir anda gelen darbelerle, ayakta durmaya çalışıyor, kendi kuyusunda boğulmamak için çabalıyordu.
Yanaklarına sarılan kanlı eller, ruhuna da sarılmış, kalbini sıkıştırmıştı. Yaşadıkları, bir filmin küçük ve kanlı bir kesitiydi. Kendisinin bu filmde başrol olduğundan ise henüz haberi yoktu. Figürân olamayacak kadar batmıştı kendi hayatındaki karanlığa. Başrol olabilecek güç, kendisinde var mıydı, o da bilmiyordu.
Tek yapabildiği, etrafında dönen olaylara yetişmeye çalışmak, tüm bu olanlara anlam vermeye boş bir çaba vermekti.
Genç kız, kurumak bilmeyen gözlerindeki şoke olmuş ışıltıyla, hemen önündeki katilin, duygudan yoksun gözlerine bakıyordu.
Genç kız, beklemediği kişiden beklemediği derecede zarar görmüştü. Ruhu bir çatlakken, artık parçalara ayrılmış, canına batmıştı.
Canı yanıyor, boğazındaki acı, gözlerindeki acıdan nasibini alarak daha da varlığını belli ediyordu. Genç kız yutkunamadı, gözlerini bu kabus görüntüye kapatamadı.
O genç kız, şimdi ne yapacağını, bulunduğu ıssız ve karanlık ormanda nereye gideceğini düşünüyordu.
O genç kız bendim.
Bu adamlardan nasıl kurtulacağımı düşünüyordum. Dibimdeki katilin nefesi, yüzüme çarpıyor, kanlı yüzü, bembeyaz kesilmiş yüzümün hemen ötesinde duruyordu.
Gözlerimde asılı kalan yaşlar, son kez döküldü yanaklarımı kanlı elleriyle saran katilin tenine. Pis kana karıştı, masum göz yaşlarım. Katilim bundan hoşnut değildi, o da benim gibi, masumun, kötü ve kanlı ellere karışmasını, kirlenmesini istemiyordu.
Peki ben neden hâlâ buradaydım?
Ben masumdum. Katilimin avuçlarında, ellerindeki pis kanla kirleniyordum.
Derin bir nefes aldım. Bakışlarım değişmiş, onun soğuk kanlı görüntüsüne verdiğim hissiz tavırla, hislerimi yitirmiştim.
Hiçbir şey hissetmiyordum.
Üzerimdeki şoku atlatamamıştım fakat o, yanaklarımdaki ellerini çekmişti. Hâlâ eskisi gibi değildi. Gerçi, eskisi ne demek oluyorsa?
Tanımadığım adama fazla güvenmiş, kendimi yabancının avuçlarında kaybetmiştim.
Masumluğumu, daha fazla bu avuçlarda kalırsam, kaybedecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEF
Literatura Feminina"Kapanmayan yara hikayesi." 🌊 Genç kız, kurumak bilmeyen gözlerindeki şoke olmuş ışıltıyla, hemen önündeki katilin, duygudan yoksun gözlerine bakıyordu. Genç kız, beklemediği kişiden beklemediği derecede zarar görmüştü. Ruhu bir çatlakken, artık pa...