8.BÖLÜM

434 29 40
                                    

Sözü ben yazdım içime sinen bir tane bulamadım çünkü, eğer sevdiğiniz ve çiftimize yakıştırdığınız sözler varsa benimle paylaşabilirsiniz.🤍

...

~Oysa aşk hayatta bir kere gelir ve aynı bir çocuğun elindeki uçan balonu tutması gibidir, elinden bir kaydımı uçar gider, çocuk ağlamsı ile balon gitmesi ile kalır.~

...

Neslihan Hanım kızgınlıkla içeri girmişti Neco ve beni nikah masasında görünce adeta çıldırmıştı aynı kabusu iki kez görmüş gibi bir ifadesi vardı. Tabii o da haklıydı çünkü ben aynı kabusu iki kere görüyordum bu eve ilk geldiğimde yalnızdım şimdi ise karnımda bir can taşıyordum bu yüzden bu sefer korkuyordum ilk geldiğimde de korkuyordum ama bu sefer farklıydı bu sefer tek kendim için değil karnımda taşıdığım can yani bebeğim için korkuyordum. Bu korkumu belli edecek kimsem yoktu yanımda beni teselli edecek geçecek diyecek, aslanların arasında düşmüş kuzu gibi hissediyordum kendimi ama bunu belli edemezdim belli ettiğim an mağlup sayılacaktım zaten yenilmemi bekleyen ilk sırada Neco vardı. Bir düştüm mü beni kaldırmak şöyle dursun düşene bir tekmede o vururdu çünkü onda öyle bir sinsilik vardı bazen tam Neco'da burada kurban desem hemen Neco bu düşüncemi yerle bir ediyordu 'ben kötüyüm' diye bağırıyordu. Bu düşüncelerimi def edip önümdeki Neslihan Hanıma odaklandım burnundan alev çıkartarak bize bakıyordu ben de Neco'nun beni bu eve getirdiğine pişman etmek için elime gelen fırsatı değerlendirdim Neco'nun en zayıf noktasından vuracaktım! Yani annesinden! Bilmiş bir edayla konuşmaya başladım;

"Oo Neslihan Hanımda nikahımıza teşrif etmiş! Ama geç kaldı biz çoktan evet dedik."

Elimdeki nikah cüzdanını yüzüne yüzüne salladım Neslihan Hanım daha da kızmak mümkünmüş gibi kıpkırmızı olmuştu hemen bir hamle ile elimdeki cüzdanı yere attı,

"Çek şunu gözümün önünden be! Sen ne hakla buraya gelirsin! Biz sizden kurtulamayacak mıyız ?"

"Bu soruyu benim sormam gerekiyordu(!) ama benden önce davrandınız. Ne hakla olduğunu daha demin yere atmış olduğunuz cüzdan söyleyebilir!"

"Yılan! Ne dedin de oğlumu kandırıdın tabii buldun Yıldırım'ları artık bırakmazsın!"

"Ne yazık ki yılan olan ben değil sizin aileniz!"

Bunu söylerken Neco'ya da bakmıştım sonra Neslihan Hanıma dönüp;

"Üstelik beni düğünümden kaçırıp tekrar evlenmeye çalışanda sizin gurursuz içi boş oğlunuz!"

"Düzgün konuş yoksa o dilini koparırım bu oyunlarını ben yemem!"

Neslihan Hanımın bu konuşmasından sonra ben de ciddileşmiştim ve aramızdaki mesafeyi kapatarak;

"Dikkat et o dili senden önce ben koparmayım üstelik oyunları ben değil siz bilirsiniz oğlunuz çok iyi bilir oyunları! Ama unutmayın biz oyun bilmeyiz düşmanımızı bir elimize geçirirsek direk kafasına sıkarız! Biz size benzemeyiz o yüzden ayağınızı denk alın!"

Bu sözlerimden sonra Neslihan Hanım altta yatan tehditi anlayıp bir adım geri çekilmişti o sırada Neco kolumdan tutarak beni kendine çevirdi,

"Fatoş, yeter bu kadar!"

"Hemen o elini kolumdan çek! Yoksa o elini kırarım Neco! Bana sakın dokunma! Anladın ?"

ANKA'NIN DOĞUŞU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin