16.BÖLÜM

486 32 64
                                    

Bölüm şarkısı 🤎

...

~Aşıklara haber vermek isterim. Kalbin bütün meseleleri yalnız kalpte halledilir.~

...

Neslihan Hanım doktorlara bağırıyordu;

"OĞLUMU KURTARIN! EĞER ONA BİR ŞEY OLURSA HEPİNİZİ ÖLDÜRÜRÜM!"

Bir şeylerin ters gittiğini anlamıştım koşarak tekrardan yoğun bakım ünitesine gittim hepsi korku ile doktorların Neco'yu kurtama çabalarını izliyorlardı içimdeki çaresizliğe ve korkuya ben de engel olamamıştım asla ölmez dediğim adam şu an canı ile cebelleşiyordu Neco gerçekten ölebilir miydi? Onca yaptığı şeye rağmen hâlâ insan kalabilmiş miydi? Neslihan Hanıma döndüm tekrar, çaresiz bağrışları yüreğimi sıkıştırmıştı kendimi onun yerine koymayı başarabilmiştim asla tatmak istemediğim bir acı ile yüzleşiyordu evladı ne kadar kötü olursa olsun sonuçta annesiydi bir anne kendi çocuğundan nasıl vazgeçerdi!? Doktorun verdiği şok Neco'nun kalbini çalıştırmaya yetmemişti doktor çaresizce kafasını salladı o an istemsiz bir şekilde elimi cama dayadım doktor kafasını kaldırdığınıda doktorla ile göz göze geldim gözümden akan yaşlara engel olamamıştım ilk önce Neslihan Hanıma baktı sonra tekrar bana ve 'hayır olamaz bırakamam!' Dercesine kafasını tekrar salladı ve eliyle kalp masajı yapmaya başladı ellerim camda bir taraftan ağlayıp diğer taraftan Neco'nun ailesine bakıyordum, ilk iki seferde Neco yine yanıt vermedi ama üçüncüde tekrar kalbi atmaya başladı tam üçüncü seferde tekrar nefes aldı, hayata döndü savaşından vazgeçmedi doktor şaşkınlıkla geri çekildi, elimi ağzıma götürdüm içimde istemedende olsa bir sevinç kıpırtısı oldu. Doktor hemşirelere bir şey söylüyordu, Neslihan Hanım,Sibel ve Süleyman Ağa hepsi bir yerde ağlıyordu şu an burası tam bir kaos ortamıydı ve bunun suçlusu bendim bunları düşünürken doktor odandan çıktı doktorun odadan çıkması ile birlikte herkes doktorun yanına koştu ağzından çıkacak tek bir iyi haberle başımızdaki kara bulutlar dağılacak gibiydi doktor;

"Necati Bey şu an durumu atlattı ama tehlike geçmiş değil daha demin onu çok zor kurtardık resmen bizimle savaş verdi gözlerinizdeki çaresizlik beni onu tekrar kurtarabilme düşüncesine itti. Neyse şimdilik hastamız iyi siz dualarınızı eksik etmeyin!"

Bu haber sonrası herkes derin bir oh çekmişti gerçektende başımızdaki anlık kara bulutlar bir anda kaybolmuştu,umutsuzluk hâli yerini yine yeşeren umutlara bırakmıştı Neslihan Hanım ve Sibel ellerini saçlarına geçirip bulundukları yere oturdular Süleyman Ağa ise sürekli bir ileri bir geri gidiyordu ben de olduğum yere dayanmıştım Sibel ile göz göze geldim daha demin beni kovan Sibel şimdi sadece bana bakmakla yetiniyordu kaç saat ayakta öylece dikildim bilmiyordum ama bacaklarım titremeye başlamıştı daha fazla dayanamacağımı hissedip boş bulduğum yere oturdum birkaç dakika sonra gözlerim yorgunluğa daha fazla dayanamayarak kapandı  yarı korku yarı huzurlu bir uyukunun kollarına kendimi serbest bırakmıştım gözlerimi açtığımda hemşireler Sibel ile konuşuyordu duyduğuma göre;

"Siz Fatoş Hanım mısınız?"

"Hayır, ne oldu? Ben yardımcı olayım."

"Yok öyle değil, hasta ara ara Fatoş diye sayıklıyor belki birkaç dakika hastanın yanında olursa hisseder diye sormuştum."

Bunu duymam ile birlikte hızlıca yerimden kalktım ve hemşirenin yanına gittim,

"Fatoş benim buyrun?"

"Fatoş Hanım hasta birkaç kere sizin isminizi söyledi, eğer görmek isterseniz sizi hazırlayabilirim."

Bunu duyduktan sonra Sibel ile göz göze geldim açıkcası Sibel'den bir tepki bekledim karşı çıkması, 'hayır olmaz' demesi gerekiyordu ama o sadece baktı bu bakışları 'onca olaya rağmen hâlâ mı?' Der gibiydi inanmak istemiyordu sanki, ellerini 'hadi' yaparak yerine geçti ben de biraz düşündükten sonra kabul etmiştim çünkü itiraz edecek bir sebep bulamamıştım hemşire yolu göstererek onu takip etmememi istedi ben de peşinden gittim birkaç dakikaya beni hazırlamıştı kapının önüne geldiğimde girmek ve girmememek arasında kaldım yüzleşmeye tam olarak hazır mıydım? Emin değildim. Yüzüne baktığımda ne hissedecektim bilmiyordum ama içimden bir ses bunları öğrenmen için girmen iyi olacak diyordu kafamı biraz daha kapıya dayadıktan sonra girmeye karar verdim kapıyı açtığımda direk olarak Neco'yu gördüm kapıyı kapatıp yanına yaklaştım yaklaştıktan sonra yüzünü incelemeye koyuldum yüzü resmen bir günde çökmüştü o güçlü yıkılmaz gibi duran adam karşımda bir nefeslik canı varmış gibi duruyordu bir günde dağılmıştı resmen, oysa Neco ne olursa olsun yıkılmayacak hiçbir şeyi ciddiye almayacak bir tipti şimdi ise karşımda güçsüz ve aciz bir şekilde yatıyordu ne kadar böyle izlediğimi bilmiyordum ama en sonunda yanına biraz daha yaklaşmayı başabilmiştim sırada konuşmak vardı ne konuşacaktım ki Neco ile? Daha önce hiç konuşmamamıştım gururumu ve intikamımı bir kenara bırakıp ne diyecektim Neco'ya, özür mü dileyecektim ? İçimdeki asi Fatoş 'Asla!' Diyordu ama diğeri küçük ve merhamet etmeyi seven Fatoş ise; 'En azından bir özürü hak ediyor!' Diyordu hangi tarafımı dinleyeceğimi bilmiyordum elim karnıma gitti belki bebeğim bu konuda bana yardımcı olabilirdi sessiz bir şekilde;

"Hangisini yapmalıyım sence bebeğim? Özür dilememi istiyorsan bir tekme at. Ama istemiyorsan bir tepki vermene gerek yok."

Dedim, bunu dedikten sonra birkaç dakika bekledim sanırım özür dilememi istemiyor diye düşünmeye başlıyorken tam o sırada bir tekme hissetim gerçekten beni dinliyor ve hissediyordu ona her geçen gün daha çok bağlanıyordum varım yoğum oymuş gibi hissediyordum memnuniyetle karnımı okşadım ve;

"Tamam madem özür dilememi istiyorsun."

Dedim, sonra birkaç adım daha Neco'ya yaklaştım boğazımı temizledim çok zor bir şeyi başarmak üzereydim ilk kez düşmanıma gardımı indirecek ve beyaz bayrak çekecektim bunu yapmamın bir sebebide Neco'nun bilinçsiz olmasıydı bu beni biraz rahatlatıyordu derin bir nefes alıp verdikten sonra ağzımdan nihayet çıkmaya hazır olan kelimleleri çıkarttım;

"Özür dilerim Neco!"

Bir kerede söylemiştim, söylemenin verdiği rahatlıkla gülümsedim kendimde bu cesareti bulduğum için mutluydum tekrar boğazımı temizledim arkamı dönüp gitmeye hazırlandım ama tam arkamı döndüğüm sırada Neco'nun sesi geldi başta kafayı yediğimi sandım ama arkamı döndüğümde Neco gözlerini açmış bana bakıyordu şaşkınlıkla yanına geldim Neco gülümsemeye çalışarak;

"İşte böyle yola gelirsin kızım! Ama bu kadar kuru bir özürü kabul etmem söyleyim! Birde her şeyi duydum bebeğinle konuşmanda dahil kabul et o da beni seviyor!"

Bunları söyledikten sonra zorlanmış olacak ki öksürdü bense hâlâ olayı anlayamıyordum biraz önce bilinçsiz yatan adam bir anda uyanmış ve konuşamaya başlamıştı!
Şaşkınca izlemeye devam ettim.

Eveeettt yeni bölüm geldii biraz geç geldi affedin 🤍 Neco uyandı sizce neler olacak? Ve kabul edin öldürdüm sandınız değil mi?Nxdndndn bir ara ben bile öyle sandım ama doktorcuğumuz izin vermedi 💃🏻 neyse bir dahaki bölümde görüşmek üzereee 🌼🤚...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Eveeettt yeni bölüm geldii biraz geç geldi affedin 🤍 Neco uyandı sizce neler olacak? Ve kabul edin öldürdüm sandınız değil mi?Nxdndndn bir ara ben bile öyle sandım ama doktorcuğumuz izin vermedi 💃🏻 neyse bir dahaki bölümde görüşmek üzereee 🌼🤚🏻🤎

ANKA'NIN DOĞUŞU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin