5.BÖLÜM

561 27 22
                                    

Kaç dua sonra gelirsin bilmem ama, ben gökyüzüne ellerimi feda ettim.
...

Bana doğru öfkeyle koşan Fatoş'un elinden bıçağı almaya çalıştım ben ona zarar vermek istemiyordum bu yüzden olabildiğince bıçağı ondan uzak tutmaya çabalıyordum o sırada Fatoş tüm hınçıyla bıçağı salladı ve elimde derin bir yara açtı elimdeki yara çok acımıyordu ama kalbimdeki yara öyle bir acıyordu ki sanki bir lunaparkta elimde pamuk şeker etrafa gülücükler saçarken annem beni oracıkta terk etmiş gibi bir acıydı elimdeki yara derin olmalı ki kan âdeta yere küçük bir göl yapmıştı gözlerimdeki acıyı Fatoş'a ve etrafa fazla yansıtmamaya çalışırdım ama bu sefer başaramadım gözlerim dolu dolu olmuştu akmak ve özgürlüğüne ulaşmak için benimle çatışıyordu, hayır akmasına izin veremezdim! Eğer Fatoş güçsüzlüğümü fark ederse daha çok saldırmaya başlardı onu tanıyordum! Fatoş sonunda kanı görünce çırpınmayı ve saldırmayı durdurdu kanın nereden geldiğini anlamaya çalışıyordu sanırım isteği hayati bir organıma zarar verip beni ölüme terk etmekti bu o kadar kolay olmazdı onu bu kadar kolay bırakmazdım! Ama hiçbir şey yapmakta istemedim öylece kanayan elime baktım sanırım Fatoş bana yardım etsin benim için endişelendiğini belli etsin istiyordum böylece çorak bahçem yeniden yeşerebilirdi Fatoş'un ilk ifadesi şaşırmak oldu sonra gözlerinden o ifadeyi hemen sildi ve yine eski haline döndü yani soğuk,acımasız,nefret dolu bu bakışları görünce 'keşke ilk ifadesi ile kalsaydı' diye geçirdim içimden, sonra fark ettim ki ben onun şaşkınlık dolu ifadesine bile razıyım yeter ki gözleri böyle soğuk ve nefret dolu bakmasın ama o da haklıyıdı sonuçta ben onun babasının katiliydim kim olsa onun gibi bakardı yine de bu bakışlarının canımı acıttığı anlamını değiştirmiyordu Fatoş benden iki adım uzaklaştı tek baktığı şey yerdeki kan ve elimdi kafasını kaldırıp bir kere bile bana bakmadı belki bu kadar kan görünce şok geçirmiş olabilceğini düşünerek bir adım ona yaklaştım ve sakince;

"Korkma, ben hallediceğim büyük bir şey değil sakin ol."

Dedim o ise hipnoz olduğu yerden kafasını kaldırıp bağırarak,

"Uzak dur benden! Sakın yaklaşma sakın! Ne korkması be! Sadece üzüldüm!"

'Sadece üzüldüm' lafını duyunca beklenti ile gözlerine baktım benim için üzülebileceğini düşünmüştüm ama o lafını devam ettirince sadece hayal kırıklığı ile kafamı sallamakla yetindim o cümlenin sonu;

"Çünkü bıçak bir tek eline zarar vermiş oysa ben kalbine saplama niyetindeydim."

Diye bitti, ona 'kalbimde zaten senin sapladığın bıçak sırtımada ise güvendiğim abinin bıçağı zor bela yaşamaya çalışıyorum sen de bunu göremeyecek kadar körsün' demek istesemde yapamadım onun yerine onun tek bildiği kabuğun dışındaki Neco ile cevap verdim yani küstah, zengin bebesi, şımarık Neco alayla gülümseyerek;

"Aa, deme öyle Fatoş alınırım insan kocasının kalbine bıçak saplamayı düşünür mü (?)"

"Ulan kan kaybından öleceksin daha hâlâ şımarıklık peşindesin"

"Benim için de endişelenirmiş benim güzel karım(!)"

"Bak Neco! Daha fazla zorlama bu sefer harbi öldürürüm seni."

"Peki tamam sustum hadi şu ilerde sol taraftaki kapaklı yeri açta içindeki ilk yardım malzemeleri ile kocana bir pansuman yap."

ANKA'NIN DOĞUŞU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin