4.8

2K 106 32
                                    

Telefonumun çalmasıyla uyandım. Yarı uykulu bir şekilde elimi telefona attım ilk saatin kaç olduğuna sonra arayanın kim olduğuna baktım. Saat on bir buçuktu arayan ise Eylüldü. Beni o kadar içtirip ve sabah hiçbir şey olmamış gibi iyi olduğumu soramazdı, tabii ki iyi değildim! O yüzden telefonu cevaplamadım. Telefon susup tekrar çaldığında sinirle açtım.

"Efendim Eylül. İyiyim Eylül. Uyuyorum Eylül. Hadi görüşürüz Eylül." diyip telefonu kulağımdan çekiyordum ki Eylül konuştu.

"Özgü kapatma! Anlatacaklarım var."

"Eylül bu kadar önemli sabah sabah arıyorsun?"

"Sabah sabah mı? Öğlen oldu."

"Neyse konuş."

"Biz Doğukanla yattık."

"Ne!" Hararetle yerimden kalktım. Hâlâ Almas ile yatmadın diyen yanımı susturup konuşmaya başladım. "Ne diyorsun Eylül ciddi misin?"

"Evet. Senden sonra ben çok içtim ve dediğini yapmaya karar verdim. Kabul etmezse alkole veririm hatamı diye düşündüm ve biz konuşurken onu öptüm. O da cevap olarak devam etti. Yatağa geçtik sonra..."

"Eylül dur, dur, tamam. Devamını dinlememe gerek yok. Niye arayıp hemen bana söylüyorsun kızım?"

"Ya sen verdin ya taktiği işe yaradı anlamında. Neyse hadi görüşürüz. Kahvaltı yapacağız." gülerek konuşmuştu.

"Afiyet olsun canım kesinlikle boğazınızda kalmasın."

"Ya Özgü!"

"Hadi kapattım." diyip telefonu kapatıp yan tarafıma attım. Ellerimi başımın arasına aldım. Acaba Eylüle verdiğim öylesine söylediğim saçma taktiği ben de mi uygulasaydım? Şimdi Alması arayıp gelmesini isteyebilirdim ama çok erkendi. Uyanır uyanmaz onu düşündüğümü düşünebilirdi. Kimi kandırıyorum ki zaten onu düşünüyordum. Ama arayıp ilerleyen saatlerde görüşüp görüşemeyeceğimizi sorardım.

Yan tarafına attığım telefonumu alıp Alması aradım. Bir anda odayı telefon zil sesi kapladığında irkildim. Sesin geldiği yöne baktığımda komodinin üzerinde Almasın telefonu duruyordu. Şokla yataktan kalktım ve çırılçıplak olduğumu gördüm.

Etrafa baktığımda her tarafta dağınık kıyafetler vardı. "Hassiktir yapmış olamayız hatırlamıyorum bile." derken yavaş yavaş dün gece yaşananlar aklıma gelmeye başladı.

Dün Gece
Kapı çaldığında bozuk adımlarla kapıya gittim. Kapıyı açtığımda Almas karşımda dikilmiş duruyordu.

"Oo Almas bey geldiniz mi? Yoksa halüsinasyon musunuz?" dedim gülerek. "Buyrun, buyrun." diyerek mutfağa doğru yol aldım. Kapıyı kapatıp arkamdan gelmeye başladı. Mutfağa girdiğimde üstüne su dökmeyi yarım bıraktığım kahvemi doldurdum.

Arkamı dönüp sordum. "İçer misin? Kahve?"

"İçerim." masanın sandalyesini çekip oturdu. Biraz başım dönüyordu ama bir tane daha kahve yapabilirdim. Kahveyi yapıp ona verdim masanın üzerine oturdum.

Kahvemden bir yudum aldım ve içsene deecesine Almasa baktım. Kahveyi dudaklarına götürdü ve bir yudum aldı gülümsedim.

Boş boş bakarken masada biraz rahatsız hissedip yerleşmeye çalışırken yanlışlıkla Almasın koluna çarptım ve kahvesinin bir kısmı üzerine döktüm. Almas panikle ayağa kalkarak bağırdı. "Ah! Yandım!" ben de hızlıca masadan indim ve ona ilerledim. "Almas iyi misin, özür dilerim. İsteyerek olmadı çabuk çıkaralım buz koyalım." diyerek üsyündeki tişörtü çekiştirip çıkarmaya çalışıyordum. Sonunda tişörtü çıktığında hızlıca arkamı dödüm buzdolabına ilerliyordum ki Almas kolumdan tuttu.

ANONİM:ELMASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin