0.6

2K 209 142
                                    

"İYİ MALA İYİ PARA, KÖTÜ MALA PARA YOK ALİİİ!"

Kulaklarım isyan ettiğini ifade etmek isteseydi, belki bir şiir yazarlardı. Âmine sağolsun pazara girmiştik ve satıcıların bağırtısı başımın ağrımasına neden olmuştu. Ne vardı bekleseydik arabada, Âsaf yine alıp gelseydi iki kilo domates patates bilmem ne.

"ÜÇ BUÇUK, KİLOSU ÜÇ BUÇUK ABLAA..!"

"GELİN ABLALARIM GELİN TEYZELERİM.."

"KÖY PATTESİ BUNLAR, ORGANİK KÖY PATTESİ!"

"ŞEVTALİ Bİ BUÇUK! ŞEVTALİ Bİ BUÇUK!!"

Âminenin omzuna yaslandım. "Ne diye girdik buraya?"

"Ne?!"

"Diyorum ki ne diye girdik burayaa?!"

"Bağırma be ne bağırıyorsun? Kulağımın dibinde... abi biz çıkıyoruz sen gelirsin. Aşağıya doğru yürüyelim biz."

"Tamam."

Pazardaki hınca hınç topluluktan caddedeki o serpilmiş gibi yürüyen insanların arasına çıktığımızda nefes aldım. Mübarek pazar miting alanına dönmüştü.

"Ay vazgeçtim ya.."

"Neyden?"

"Abimi bekleyelim arabada. Ben yürüyemeyeceğim taaa aşağıdaki mağazaya kadar."

"Farketmez.." deyip arabanın kapısını açmak için elimi attım. Kilitli olduğu için açılmamıştı.

"Araba kilitli."

"Nasıl kilitli ya?"

"Gidelim istiyorsan?"

"Yok yok, abim gelir birazdan."

"İyi madem.." deyip arabaya yaslandım. On beş dakika kadar sonra yine ellerinde poşetlerle Âsaf gözüme çarptı. Hep o mu yapıyordu acaba alışverişi?

Yüzüne bakmamak için bakışlarımı çevireceğim sırada yanına elini sallaya sallaya yaklaşan tunikli şallı trafik lambasıyım ben diyen kıyafetlere sahip bir kız dikkatimi çekti.

Âmine'ye baktığımda telefonuna daldığını gördüm.

Âsaf onları fark etmediği için bize doğru adımlarken kız dur durak bilmeden elini sallayıp ona doğru geliyordu.

Fark etmiyor işte kızım sallayıp durma özürlü gibi elini.

Belki de fark etti?

Görmezlikten mi geliyor?

Bilemeyeceğim.

Dayanamayıp yardımsever bir edayla Âsaf'ın yanına gittim. "Birazını yere bırak istersen ben alayım.."

"Yok gerek yok ne kaldı şurada.." demesine kalmadan kız yanımızda bitip dünyanın yaşam sevincini sömürmüş ve sesine hepsini yüklemiş ses tonuyla konuştu.

"Âsaf! Ay inanamıyorum!"

"Şey.." dedi şaşkınlıkla.

"Cidden kaç sene oldu değil mi?"

Başı yerde olduğu için tanıyamamıştı belli ki. İçime dolan mutlulukla gülümsedim.

"Tam çıkartamadım ama.." derken mahçup bir hâli vardı.

"Eda ben. Hani liseden. Nasıl hatırlamazsın ya, az mı kurtarmıştın beni sınıfın gerici yobaz diyenlerinden.. hakkını ödeyemem senin.."

Sanki anası. Hakkını ödeyememmiş, tiplere bak ya.

"Sende Âsaf'ın kardeşi Âmine olmalısın sanırım.." dedi neşe saçan çehresiyle bana yönelerek.

"Hayır." dedim sakin olmaya çalışıp içimdeki fikirle savaşırken.

"Yok o Âmine değil, o-" diye açıklama yapmaya çalışan Âsaf'ın sözünü kesip konuştum.

"Âsaf'ın sözlüsüyüm."

Bakışlarının bana döndüğünü hissetsemde masum tebessümümle kızın bozulmuş suratına bakmaya devam ettim.

Ne? Madem evlenecektik, sözlüsüyüm demem yalan olmazdı herhalde. Söz vermişler almışlar benden habersiz, ben sözlüsüyüm deyince mi bir şey olacaktı?

"Hmm, düğün ne zaman?" diye sordu bozulmadığını sergilememek için çabalayan suratıyla.

"İki üç aya inşaAllah.."

"Abi, Serra.." diye yanımıza gelip devam etti Âmine. "Ne iki üç aya?"

"Düğün.." dedim sessizce. Âsaf'ın gülme sesi kulaklarımı doldururken kızın telefonu çaldı.

"Kusuruma bakmayın bakmam lazımda, sonra görüşürüz Âsaf. Memnun oldum bu arada Serra."

Yanımızdan uzaklaştığında yutkundum.

Ne yapmıştım ben az önce?

Kendimi fena halde rezil etmiştim değil mi?

Hemen ardından, "İki üç aya düğün ha..?" diye gülen Âsaf'ın sesi duyuldu.

İlk benden duymuş olamazdı değil mi, iki üç aya evleneceğimizi?

*

Gecenin bilmem kaçı, bölüm yazdım gözüm acıyo 🐳

Bu kitap nasıl bitecek merak ediyorum

Serra coştu bu bölüm arkadaşlar jdjd

Âsaf'ım gariban gariban takılıyor

Anonim ondan daha gariban jdjd

İyi artık yatmam lazım

Selâmetlee 🐳

Yeşil GökyüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin