"Ya inanamıyorum ya.. adam ölecek resmen... bölümün başından beri kaç adam vuruldu bu iyi ya illaki ölecek."
"Âmine izleme şunu.."
"Ne olacak biliyor musun, kesin şimdi vurulur sonra da ölür. Bölümde böyle biter ama ben çok duygusuzum neden?" diye sordu ve sorusunu cevapladı.
"Çünkü çok sinir oldum... hayır bu adam daha öncedende böyle olmuştu komaya girdi felç oldu. Şimdi yeni yeni düzeliyordu. Hayır madem filmden çıkacaksın o zaman ölüp çıksaydın. Tekrar tekrar bizi üzmenin ne manası var anlamıyorum?"
İzlememesini söylesemde dinlemeden 'tek izlediği' dizisine yöneldi. "Erkekler yok mu orada? Onlara bakman caiz mi senin?" diye sordum.
Elindeki tabletten gözlerini bana çevirdi. "Ben adamlara bakmıyorum. Konuyu takip ediyorum sadece."
"Hı hı, pabucuma anlat."
"Külahıma o canım.. "
"Ne haltsa işte."
"Âsaf'ın haberi var mı bu dizileri izlediğinden.."
"Evet, genelde birlikte izleriz zaten."
Kaneviçe işlemesi yapmış olduğum bezden başımı kaldırdım. Ne demek dizi izliyordu?
Kıskançlık damarlarıma hızlıca yayılırken sinirle konuştum.
"Dizi mi izliyor?!"
"Niye izleyemez mi?" derken dizisinden başını kaldırmış sırıtarak bana bakıyordu.
"O ne biçim soru, tabii ki de izleyemez. Oradaki açık açık karılara gözü değmiyor mu? Bana gözlerini değdirmesi haramda o yarısı çıplak karılara bakması helal mi?!"
"Karı mı, senden ilk defa bu lafı duyuyorum sanırım."
"Cidden izliyor mu?" diye sordun kırgınlıkla. Gözlerini benden o kadar sakındığına şahit olmuşken bu çok kötü biz izlenim oluştururdu gözümde.
"Saçmalama be, abim diziye vakit nereden bulsun tabii ki de izlemiyor."
Gülümsedim. Tabii ki de izlemiyor.
Âsafla konuşmamızın üstünden neredeyse iki hafta geçmişti. Bir daha konuşmamıştık ama, bir keresinde gözlerimiz çarpışmıştı ve gülümseyip başını çevirmişti. Bugünse beni istemeye geleceklerdi.
Ha bir de saçmalamayın, tabii ki de neredeyse bir buçuk haftadır gülüşünü düşünmüyordum.
Annemler ve Hülya teyzemler artık imada bulunmuyorlardı. Yani, imaya gerek bile duymuyorlardı. Her şey açık ve barizdi, bütün ailelerce. Bu akşam Âsaf'la bizde görüşecektik. Kalbim hızlanıyordu onu düşündükçe.
Ömer Faruk Âsaf'a enişte diyordu. Âmine bana yenge demeye o rezilliğimin sınırlarını zorlayarak sözlüsüyüm dediğim günden başlamıştı.
Mutlu muydum?
Evet, hemde çok mutluydum.
Âsaf'ı ister istemez sahiplenmiştim ve bu kalbimdeki yerini fark etmeme sebep olmuştu.
Annem, babam, Hülya teyze -artık anne dememi söylüyorlardı- ve Raşit amca, bilhassa Ömer ve Âmine de çok mutlulardı.
Âsaf ise.. bilemiyorum. O da hâlinden memnun gözüküyordu.
Bir iki saat olmuştu işleri bitirip oturalı. Ben işleme yapıyordum, Âmine de kaçırdığı dizisini izliyordu.
"Abim arıyor.." dedi Âmine. Gülümsedim ve içime dolan heyecanla elimdeki işlemeyi bıraktım. Âmine'nin yanına gidip kulağına götürdüğü telefona kulağımı dayarken Âmine hâlime gülüyordu.
"Efendim abi.."
"Selâmun aleyküm Âmine.."
"Aleyküm selâm abi.."
"Serra yanında mı?"
"Evet ne oldu, vereyim istersen."
"Konuşmam uygun olsa seni aramazdım zaten merak etme."
Bu çocuk yeniliyor muydu acaba?
Âmine bakışlarını bana çevirip yüzünü buruşturdu. Sitemli ses tonuyla cevap verdi abisine.
"Az kaldı, dayan gerek kalmaz işte bana."
"İnşaAllah.."
"Ay birde inşaAllah diyorsun abi ya, aşk olsun.."
"Şaka yapıyorum abicim, öyle şey olur mu?"
"Valla oluyor. Ben beni satarsın diye düşünüyordum ama en azından evlendikten sonra. Bu kadarda erken ne bileyim.."
"Âmine hadi işim var."
"Sana da bir şey demeye gelmiyor. Ben Serra'ya görümcelik yapayımda gör."
"İyi yap görümcelikte, çokta şey yapma yani.."
"Ay tamam abi sus ya, kıyamıyorda. Battıkça konuşuyorsun."
"Konuştukça batıyorsun değil miydi?" diye fısıldadım.
"Serra'ya sor hadi, bitter mi sütlü mü istiyor.."
"Ne istiyorsunuz gelin hanım?"
"Ne bu?" diye sordum sesim gitmesin diye sessiz olmaya çalışarak.
"Abi sahi, ne bu çikolata mı alacaksınız?"
"Akşam istemeye gidiyoruz ya Serra'yı.."
İnceliğiyle yerimde büzüştüm. Sesimi kısarak hızlıca yanıtladım.
"Farketmez hangisini istiyorsa alsın." dedim.
"Ay şuna bak ya, nasıl gelin.. ben böyle gelin görmedim. İnsan biraz süründürür." dedikten sonra Âsaf'a tekrar döndü.
"Abi hangisini istiyorsan alacakmışsın. Ben onun elinden zehir olsa içerim diyor."
"Sallama Âminee.." dedim.
"Âmine, yengene söyle o içmez belki ama ben onun elinden içerim."
Utanarak gözlerimi kaçırdım.
Ne gerek vardı yani canım zehir içmeye, yaşayalım gidelim işte mutlu mutlu.
"Ben içmem demedim ki.." derken Âmine'nin yanından kalkıp kendi koltuğuma oturmuştum.
"İyi tamam... tamam al işte abi. Ay tamam, aleyküm selâm." diyerek kapattı.
"Selâmı var sana. Dediğini de duymuş."
"Duymuş mu?" dedim dudağımı ısırarak.
"Ay evlensenizde kurtulsam, vıcık cıvık romantizminizden."
Gülümsememi engellemek için dudaklarımın üstüne elimi bastırdım.
Saçma gelin triplerine girmiş bulunmaktayım arkadaşlar, vatana millete hayırlı olsun.*
Selâmun aleyküm
zureyyfa1 bizde olduğu için bugün çok yazamadım
Ama tatlı oldu sankim
Çok uzatmayacağım ya
En fazla 15 olur sanırım,
Üç aylarınızda mübarek olsun bu arada, akşam namazından sonra kılınacak 20 rekatlık namaz vardı kıldınız mı?
Kılın kılın :')
Fatihadan sonra bir ihlas okunarak kılınıyor iki rekatta bir selâm vererek.
Allâh'a emanet olun, Allahla beraber olanlarla olun 🐳
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşil Gökyüzü
Short Story0537*******: Biliyor musun, gökyüzü herkese mavi değil. ٠ Kitap son bölümün hâtırına Wattpad'den kaldırılmamıştır. ٠ 05.02.2021 - 25.02.2021