1.0

1.9K 195 144
                                    

"Kız tarafıyım ne olmuş." diye omuz silkti Âmine. Güldüm ve çalan zille ayaklanan babam ve Ömer içeriye geçmiş mi diye baktım.

Ömer çiçek ve çikolataları bana getirdiğinde gülümsedim. Çiçeğin üstündeki not dikkatimi çekti.

"Bir ömür elinden zehir bal ne gelirse yemeye içmeye varım. Annemden ve Âmineden duyduğun her şeyime rağmen benimle var mısın bir ömür yolculuğuna? :)"

Ben çiçeğe dalmışken Hülya teyzemler içeriye geçmişlerdi. Âmineden duyduğum çoraplarının çok kokması, odasının sürekli dağınık olması gibi şeyleri hatırladım. Gülümseyip çiçekleri odama koydum.

Evet seninleyim.

Diye geçirmeden edemedim zihnimden.

Kaç yıllık aile dostu olduğumuz için olsa gerek istemeden çok çay sohbet etmeye gelmişler gibi duruyordu. Çiçek çikolata olmasa pekte anlaşılmazdı herhalde. Tabii giydiğim açık mavi elbise ve Âmine'ye giydirdiğim mürdüm elbise sayılmazsa.

Odaya elimdeki çaylarla girdim. Âmine ardımdan çerezleri getirirken çayları dağıttım.

".. sonradanda dedim ki acaba aloveradan bir kök götürsemiydim, belki cinsindendir Gülhan.. gelinimde pek güzel olmuş maşaAllah maşaAllah... Âsaf'ı bir görsen sanki evlenecek on saat hangi gömleği giyecek karar veremedi, diyorum evladım Serra seni beğenmiştir beğeneceği kadar bugün mü düzgün giyinesin tuttu.."

Utançla gülümsedim. Anlaşılan özen gösteren bir insandı. Böyle günlere yani.

E zahmet olacak özen göstersin.

Muhabbet aloveralardan yemek takımına oradan kışlık erzaklara çevrildiğinde ben hâlâ yerimde oturmuş onları dinliyordum. Âmine biraz dinlemiş daha sonra telefonunu eline almıştı.

"... geçen ablamda bir çemen yedik, görmen lazım Gülhan. Biz hep Bim'in çemenini alıyorduk ama el yapımı oluncada daha bir lezzetli olmuş. Âsaf bayıldı. Sever birde öyle baharatlı şeyleri küçükten... bizde yapalım dedik sonra ama aynısı olmuyor.. sarımsak acı biber salçası zeytinyağı tereyağı falan kattık halbuki ama yok, ablamın yaptığı gibi yapamadım.. Serra yapar ama onu, tarifini istiyeyim ablamdanda öğrensin, Âsaf çok sever öyle baharatlı kahvaltılıkları..."

Âmine'nin omzuna başımı yasladım ve oynadığı oyunu izlemeye başladım. Hoplayıp duran bir civciv vardı ekranda. Sürekli iki üç basamaktan sonra düşmesine rağmen pes etmeyip tekrar tekrar başlaması beni bile bıktırmıştı ama o pek takmıyordu sanırım.

Tıklanılan kapıyla Ömer'in sesi duyuldu. 12 yaşında olsa bile babamın verdiği hassasiyetlerden dolayı kadınların yanına rahat girip çıkmazdı. Son bir, iki senedir o da büyüklerden sayılıyordu. Kısmen tabii.

"Abla.."

".. dedim bende Nebahat abla dedim böyle olmaz yani göz var nizam var.. Serra Ömer çağırıyor.."

"Efendim.." diye kapıyı açtım.

"Babam kahveleri yapsınlar, çaya doyduk diyor."

"Tamam." diyerek gülümsedim.

"Bak enişteme çok tuz katma, az parasını yemedim sonuçta.."

"Sus sen bücür.." diyen Âmine'nin sesi duyuldu.

"Neyse ablamsın bir şey demek istemiyorum.." dedi ve gitti.

Anneme kahve yapacağımızı söylediğimde gülümsedi ve koyu muhabbetlerine geri döndü. Âmine de bir yandan söyleniyordu.

Yeşil GökyüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin