1 yıl sonra...
"Gökyüzü'm, sevdiğim.. Canımın içi, gözümün nuru.."
"Âsaf imkanı yok bu hafta gidemezsin.."
"Ya valla bir şey yapmıyoruz, maç izliyeceğiz sadece. Bak bir saat kaldı gözünü seveyim."
Şaşkınlıkla gözlerimi açtım. "Bir şey yapmıyoruz ne ya!? Ne yapabilirsiniz? Ne diyorsun sen ya?!"
Koltukta bana biraz daha yaklaştı. Zaten bana dönük oturduğu için bir elini arkamdan koltuğa yaslamıştı. "Ya Serra ne diyorsun ya? Ben ne diyorum sen ne diyorsun?"
Bağlamış olduğum kollarımla önüme döndüm tekrar. Ne diyorsunmuş!
Yüzümün dibine girdiğini hissetsemde tepki vermedim.Nefesinin sıcaklığından dolayı sanırım sol yanağım uyuşmak üzereydi. Burnunu değdirerek sağa sola sürttü. Gıdıklansamda gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Ardından, "Sen Âsaf'ına kıyabilecek misin ki?" diye fısıldadı.
"Âsaf, anladım sen maça beni tercih ediyorsun. Git."
"Gökyüzü'm öyle mi dedim ben şimdi?"
"Ben anladım anlayacağımı, gidebilirsin. Arkadaşlarınla eğlen. Bende burada tek başıma otururum. Sen gelene kadar seni beklerim."
Sakince koltuktaki elini omzuma getirdi. Beni göğsüne çekerken itiraz etmedim. Ama hep böyle yapıyordu. Maç maç yani nereye kadar? Bilmem kaç tane adamın bir topun peşinde koşmasını niye bu kadar merakla izliyorlardı, anlamıyordum.
"Ne var yani gitmesen? Ölür müsün?"
"Sen kocanı mı kıskanıyorsun?"
Gözlerimi devirdim ister istemez. Bunu şuan mı fark ediyordu?
"Âsaf ya, git gerçekten. Bir şey demiyorum." diye çekilmeye çabaladım. En sonunda kollarını açıp bana müsaade etti.
"Sen böyle içten izin vermeyip dıştan izin verince hiç gidesim gelmiyor."
"Gitme o zaman." dedim yönümü ona çevirip.
"Fırsattan istifade diyorsun.."
"Öyle diyorum." dedim masumca gülerek.
"Âmine'yi arayayımda o gelsin, olur mu?"
Koltuktan puflayarak kalktım. Kitaplığın önüne gidip yarım kalan kitabımı aldım. "Âmine'yi çağırmana gerek yok, gidebilirsin."
"Çok seviyorum.." dedi ve dibimde bitmişken. Alnımdan öptü. Gülümsedim istemesemde. "Bende.." derken oldukça sessizdim. Cebindeki telefonuna uzanıp Âmine'yi aradı.
"Efendim?"
"Selamun aleyküm abicim."
"Yine maça gideceksin, Serra'nın yanında oturayım diye beni çağırıyorsun değil mi? Ne olacak bir kerede Âmine hala oluyorsun, müjdemi isterim desen. Anca işin düşünce ara, abi. Hepiniz böylesiniz, gerçek muhabbet bu mu? Oysa insan sevdiğini hep merak eder, arar. Tamam arayamıyorsada ulaşır bir şekilde ne bileyim..."
"Ne diyorsun kızım ya? Kim bu, kimi gördün de aramıyor sormuyor..?" Ben konuyu zihnimde oturtup gülmeye başlamışken Âsaf kaşlarını çatmıştı. Âmine zihninden geçenleri abisine dökmeye son verdiğinde ya da abisine döktüğünün farkına vardığında sustu.
"Aleyküm selam, ne oldu?"
Derin bir nefes alıp nefesini verdi. "Bize gel haydi, ben çıkıcam on, on beş dakikaya.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşil Gökyüzü
Short Story0537*******: Biliyor musun, gökyüzü herkese mavi değil. ٠ Kitap son bölümün hâtırına Wattpad'den kaldırılmamıştır. ٠ 05.02.2021 - 25.02.2021