Adam'ın ve korumalarının arabaları gözden kaybolana kadar ben, Calum, Mali ve birkaç hizmetçi bahçede dikilmeye devam ettik.
Arabalar sonunda kaybolduğunda ben hariç herkes teker teker içeri girdi.
Mali en sonunda eve gelmeyi akıl edebilmişti. Onunla aramızın nasıl olduğunu bilmiyordum ama onunda benden pek hoşlandığını söyleyemezdim. Sanırım bu evde beni gerçekten seven tek kişi Adamdı. İşin garip kısmı şuydu ki beni birinin sevip sevmemesi umrumda değildi. Hoodların sevgisini umursadığım söylenemezdi ama Calum benimle biraz daha insan gibi konuşmasını dilerdim.
Akşamki olaylarla ilgili hiçbir şey hatırlamadığını, bana bu sabah hizmetçi muamelesi yaptığında anlamıştım. Salak, oysaki ben onun üvey annesiydim ve onun bana yaptığı muamele... 'Ah, ne üvey annesi?' iç sesim araya girdiğinde kaşlarımı çattım. 'Aranızda sadece 6 yaş var?' Aramızda ne olduğu umrumda değildi. Sadece tek istediğim beni rahat bırakmasıydı.
Birkaç dakika bahçede dikildikten sonra bende içeri girdim. Salonda Calum ve Mali oturmuş birşeyler konuşuyorlardı. "Hadi ama sadece otuz arkadaşımı falan çağıracağım. Çok büyük bir parti olmayacak!" Mali yalvaran gözlerle Calum'a bakıyordu. O ise sadece başını olumsuz anlamda sallamakla yetindi. Ne partisi Tanrı aşkına? Kesinllikle evimde otuz tane sarhoş ergen istemiyordum.
"Bu gün olmaz. Az sonra arkadaşlarım gelecek."
"Lütfen. Sadece bir parti." Mali resmen Calum'a yalvarıyordu. O ise tamamen başka dünya ile bağlantı kurmuş gibi gözlerini kapatmıştı.
Konuşmalarını yarıda bölerek, "Parti, eve beşten fazla arkadaş çağırmalar, gece on ikiden önce eve toplanmlar, barlara gitmeler, sarhoş olmalar yok" dedim.
Calum, gözlerini açtı ve aşağılayıcı bakışlarından birisini bana gönderdi. Ne çok kural koymuştum öyle. Ama ben sadece Adam'ın bana söylediklerini onlara iletiyordum. Adam, onların beni dinleyeceğini düşünüyordu.
"Sana sorduğumuzu hatırlamıyorum. Calumla konuşuyorduk." Mali, sinirli bir şekilde bana bakarken, içimden kendimi sakinleştiriyordum. İki tane çocukla başa çıkmak bu kadar zor olmamalıydı. Derin bir nefes aldıktan sonra merdivenlere yöneldim. Merdivenlerin yarısına vardığımda, "Yasakladığım şeylerden tek bir tanesini bile yaparsanız, kredi kartlarınıza el koyarım. Babanızın bundan şikayetçi olacağını sanmıyorum" dedim ve merdivenleri kaldığım yerden çıkarak odama girdim.
Siyah, topuklu ayakkabılarımı çıkardım ve onları kenara koydum. Bu çocuklarla cidden işim vardı. Adam, onların beni dinleyeceğini hangi kafayla düşünmüştü acaba? Onları gelişi güzel tehtid etmezsem beni asla dinlemezlerdi ve onları tehtid edebileceğim tek şey kredi kartlarıydı. Başka ne ile onların gözünü korkutmam gerektiğini bilmediğim için şimdilik bununla idare etmem gerekiyordu.
Yatağa yatacağım sırada kapının aniden açılmasıyla arkamı döndüm. Bacaklarım, yatağın ucuna çarpmışları. Calum, sinirle bana bakarken kapıyı kapattı ve kilitledi. Kilitledi mi? Neden bunu yaptı ki? Dik durmaya özen göstererek, "Calum?" diye sordum. "Neler oluyor?"
Üzerime gelmeye başladığında bir adım geri gitmeyi planlıyordum, fakat arkamda yatağın olduğunu unutuğum için, yatağın üzerine düştüm. Bana dik dik bakarken "Kendi evime kaç tane insan getireceğimi sana mı soracağım?" diye sordu. Evet, bana soracaksın.
Başımı olumsuz anlamda salladım. Dibimde olduğu için ona yukarıdan bakmak zorunda kallıyordum.
Benimle asla tahmin edemeyeceğim zamanlarda yakın temas kurması, beni hazırlıksız yakalıyordu. "Evi ayağa kaldırmanızı istemiyorum" dedim ve ardından hemen "Ben sadece babanın bana söylediklerini size illetim" diye ekledim. Bütün suçun üzerime yıkılmasını istemiyordum."Anlaşmamız hala geçerli?" sorarcasına tek kaşını kaldırdığında yutkundum. O zamanlar her ne kadarda ondan kurtulmak istediğim için bu fikir cazip gelmiş olsa da, şimdiyse çok riskli geliyordu. Eğer Adam, Calum'un eve becermek için kız getirdiğini öğrenirse işim biterdi. Her ne kadar beni seviyor olsa da yalan söylemeye ve ihanete asla gelemiyordu.
"Calum şey..." doğru kelimeleri bulmak niye bu kadar zordu ki? Calum, sıkılmış bir ifadeyle üzerime eğildi ve dizini yatağa koyudu. Bunu yaptığı için başım yatağa düşmüş ve saçlarım dağılmıştı. Yutkunarak dilimi dudaklarımda gezdirdim. Su içmeliydim, lanet olsun. "Ne?" diye sordu baş döndürücü bir şekilde. Gözlerimi kıpıştırarak kendime geldim.
"Anlaşma falan yok" dedim sonunda. Yüzünü yüzüme dahada çok yaklaştırdı. Nefretle soluduğu nefes, beni uyuşturuyordu. Bütün bu zenginliğe yeni yeni alışmaya başlamıştım ve küçük bir çocuğun ihtiyaçları yüzünden bundan mahrum kalmayacaktım.
Siktir. Dudaklarından çıkan nefes, rahatlıkla dudaklarımın içine giriyordu. Adamla tanıştığımdan, yani dört aydan beri seks yapmamıştım ve bu benim için oldukça uzun bir süreçti. Birinin hemen onu üzerimden alması ve beynimin düşündüğü erotik şeyleri silmesi gerekiyordu. Ve bu düşündüğüm şeyler tamamen Calumla ilgiliydi.
"Amanda, sınırlarını zorluyorsun" diye fısıldadı dudaklarımın üzerine. Bunu bilerek mi yaptığını sormak istedim ama yapabildiğim tek şey nefeslerimi düzene sokmaya çalışmaktı. Diğer dizinide yatağa koyduğunda tamamen üzerime çıktı. Lanet olsun, elbisem çıkarken bana sürtündüğü için göbeğimin üstüne kadar çıkmıştı.
"Calum, ne yapıyorsun?" Bütün hormonlarım harekete geçmişti ve şuanda onların Calum'un kim olduğunu umursadıklarını sanmıyordum.
"Seni öpeceğim" diye uyardı beni. Üzerime eğilirken niye bana bunun için haber verdiğini düşündüm. Haber verme, sadece öp. Bu en mantıklısıydı, fakat bana haber vermesi bütün mantığımı uyandırmıştı. 'Mantık' diye onayladı iç sesim 'hormonlar veya saçma duygular yok. Sadece mantık.' Ve ben daha ne olduğunu anlamadan, başımı sola çevirip, dudaklarının yanağımla buluşmasını sağladım. Ben lanet hormonları kontrolum altına almayı, Adamla tanıştığımda öğrenmiştim. Onunla evlendiğim zaman asla onunla seks yapmayacağımı veya asla onu aldatamayacağımı biliyordum. Ama şimdi neredeyse oğlu, beni öpeceğini söylemişti ve bunu az kalsın yapıyordu da. Kafam alak bulaktı.
Dudakları hâlâ yanağımdayken gözlerimi araladım ve "Üzerimden kalk" dedim. Sesim, düşünüdğümden daha sert ve emir yüklü çıkmıştı.
Burnunu yanağıma sürtükten sonra dudağımın kenarına öpücük kondurdu. Şuanda dudaklarımı tıpkı rahibe dudakları gibi hissediyordum. Sanki dokunulması yasakmış gibi. Oysaki isteseydi şimdiye kadar çoktan öpmüş olacağını çok iyi biliyordum.
Üzerimden kalkıp, gitmeden önce kulağıma fısıldadığı tek şey bu yaptığımın hesabını ödeyecek olmamdı. Ben ne yapmıştım ki? Lanet olsun. O çıktıktan sonra hızlı adımlarla banyoya girdim ve öpüp dokunduğu her yeri defalarca yıkadım. Ama buna rağmen o yerlerdeki karıncalanmalar hala oradaydı.
Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin, teşekkürler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Step Mom
Fanfiction"Calum sen çok yaramaz bir çocuksun, biliyorsun değil mi?" Kulağına doğru fısıldadığım kelimeler, dudaklarını ısırmasına sebep oldu. "Biliyorum," dedi bedenime elektrik dalgaları salacak bir sesle. "Ve sende bu yaramaz çocuğun az sonra seni çok fena...