"Tanrı aşkına Calum, bana karşı biraz daha nazik olabilir misin? En azından bunun için çabalayabilir misin?"
Başımı sabır dilercesine havaya kaldırdım ve olabildiğince derin bir nefes aldım. Bu çocuk sabrımı zorluyordu. Bunu bilerek yaptığına emindim, sadece beni pes etirmek istiyordu, fakat bu zevki ona yaşatmayacaktım.
Oturduğu yere dahada çok yayılırken, bacaklarını masanın üzerine koydu. Ayakabılarıyla olduğu için masanın üzerine hafif toz parçaları düşmüştü. Bu çocuk cidden beni delirtiyordu.
"Hayır," dedi şimdiye kadar duyduğum en sinir bozucu ses tonu ile "Sana karşı nazik falan olmayacağım."
Tamam, işim kolay olmayacaktı. Ama kolay olmayacağı, hiç olmayacağı anlamına gelmiyordu.
"Bak ben senin artık annen sayılırım. Tamam belki annen değil ama en azından ablan? Artık bu çatı altında beraber yaşayacağız ve bana birazda olsun iyi davranamaz mısın?"
Burada oturmuş, uslanmaz bir çocuğa yalvardığıma inanamıyordum. Cidden sınırlarımı zorluyordu. Bir haftadır bu evde olmama rağmen, onun ağzından duymadığım hakaret kalmamıştı.
Bana babasıyla parası için evlenen küçük bir fahişe olduğumu bile söylemişti, Tanrım.
Babasıyla belki aramızda aşk çiçekleri filizlenmiyordu veya onun için yanıp tutuşmuyordum, fakat bu sadece parası yüzünden evlendiğim anlamına gelmiyordu. O cidden şu lanet Calum'un aksine çok nazik bir adamdı. Aramızda 20 yaş fark olmasını dert etmiyordum, çünkü cidden bakımlı biriydi, ve 45 yaşlarında değilde 39 yaşlarında gibi duruyordu. Fakat genç göstermesi, onunla seks yapacağım anlamına gelmiyordu. Benden 20 yaş büyük biriyle seks yapmak? Kulağa çok berbat ve iğrenç geliyordu.
Belkide Calum bir nevi haklıydı. Babası sıradan bir insan olsaydı onunla asla evlenmezdim. Ama sorunda buradaydı işte. Onun babası sıradan biri değildi. Lanet olsunki Hood şirketinin sahibiydi.
"Tamam," dedi pes edercesine. "Şurada anlaşalım ki, sen ne ablam nede annemsin. Gözümde bir hiçsin ve ayağımın altında dolanmazsan sevinirim."
Bana kaşlarını çatmış, sanki onun hizmetçisiymişim gibi emir vermesi yüzünden kaşlarım istemsizce çatıldı. Kendini ne sanıyordu ki? Ama yinede daha ilk haftadan kocamın oğlu ile kavga etmek istemediğim için başımla onu onayladım. Herşeye rağmen üvey annesi sayılırdım. Aramızda az yaş farkı birşeyleri değiştirmiyordu ve zamanla benimle iyi geçinmesi gerektiğini anlayacaktı.
"Ve bir şartım daha var, Amanda. Eğer bunu onaylarsan, seni rahat bırakırım."
Gözlerimden anlık bir parıltı geçti. Eğer şu laf kakmalarına son verecekse herşeye evet diyebiliridim.
Sabırsızca "Neymiş o?" diye sordum.
Yayıldığı yerden doğrularak, ellerini saçlarının arasına geçirdi ve onları dağıttı.
"Babam iş seyahatlerinde olduğu süreçlerde eve istediğim zaman kız getireceğim ve sen babama bundan bahsetmeyeceksin."
"Tamam," dedim o kızlarla ne yapacağını düşünmemeye çalışarak. "Kızların çığlıklarını duymadığım sürece, benim için sorun olmaz."
《》《》《》
işte yine başka bir Hood klasiği.
Oy ve yorumlarınızı bu minnak hikayeden eksik etmeyin, teşekkürler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Step Mom
Fanfiction"Calum sen çok yaramaz bir çocuksun, biliyorsun değil mi?" Kulağına doğru fısıldadığım kelimeler, dudaklarını ısırmasına sebep oldu. "Biliyorum," dedi bedenime elektrik dalgaları salacak bir sesle. "Ve sende bu yaramaz çocuğun az sonra seni çok fena...