CALUM
"Ne yani?" diye sordum, karşımdaki koltuğa uzanmış bana tavsiye veren Ashton'a. ''O videoyu öylece babama mı göndereyim?'' Beni milyonuncu kez başıyla onayladı ve yattığı yerden doğrularak ciddi bir kılığa büründü.
''Evet, aynen öyle yapacaksın'' baş parmağını dudaklarına götürerek düşünür gibi yaptı. '' Ama ilk seni sansürlemesi için videoyu profesyonel bir shopçuya götürmemiz gerek.''
Siktir ne? Hayır, hayır. Kesinlikle kendi seks videomu bir başkasına izletmeyecektim. Üstelik Amanda altımda ismimi inlerken... Siktir.
''Kesinlikle olmaz'' dedim. Bu ani tepkim karşısında kaşları çatılmıştı. ''Demek istediğim bunu ben kendim yaparım.''
Ellerimle yüzümü kapatarak derin bir nefes aldım. Sikeyim, kafam çok karışıktı ve ben ne yapacağımı bilmiyordum. Elimdeki seks videosu ile ne yapılırdı ki? Amandanın kesinlikle altımdaki inleyişlerini başkasının duymasını istemiyordum. Bu yüzden işe ilk sesi yok etmekle başlayabilirdim ardındansa onun beyaz tenini sansürlemem gerekecekti. Kendimi daha sonrada sansürleyebilirdim. Ama bunu yapmam ve yapmamak arasında hala kararsızdım. Bunu yaptıktan sonra ya Amanda hiç yüzüme bakmazsa? Bu umrumda olmamalıydı. Zaten onunla işim bittiğinde annem ve babam tekrardan birleşmeyecek miydi? O yere kesinlikle terkardan dönmek istemiyordum. Adam, şimdilik bana iyi davranıyor olabilirdi ancak ya günün birinde Amanda beni istemezse? Kendi çocukları olduğunda bunu yapabilirdi ve ben yine ortada kalmak istemiyordum. Üstelik anneme bakabileceğimden bile emin değildim. Evet, aynen öyle olacaktı ve ben boş düşünceleri aklımdan çıkarmalı ve sadece bu video üzerinde odaklanmalıydım. Sanırım tek kurtuluşum bu videoydu. Çıkmaz yoldaki tek çıkış noktam.
''Dostum, şu videoyu banada izletsene. Cici annenin altında nasıl çığlık atığı-'' Sözünü bitirmesine izin vermeden elimdeki kamerayı ona fırlattım. Neyse ki beleği elimdeydi. Kamera, karnına isabet ettiğinde yüzünü buruşturdu. ''Kes sesini!'' Ne için kızdığımı bile bilmiyordum. Sadece kafam çok fazla karışıktı ve Ashton bu konuda bana hiçte yardımcı olmuyordu. Ama Michael ve Luke'a böyle bir şey yaptığımı anlatamazdım. Muhtemelen beni arkadaşlıktan red edeceklerdi. Sikeyim böyle işi. Hayatım yine eskiye sarıyordu ve bunların hepsi Amanda yüzündendi. Oturduğum yerden kalkarak Ashtonuda kaldırdım.
''Dostum, bak gitsen iyi olacak.'' Onu kovmuyordum. Sadece biraz yalnız kalıp bu yaptığım pislik şeyi daha ne kadar pislikleştirebileceğimi düşünmem lazımdı. Ayağa kalkarak omuzuma yumruk attı.
''Şimdi gidiyorum ama eğer evimin köşelerinde iç çamaşırları ve daha kötüsü prezervatif görürsem, belanı sikerim.'' Bunu gerçekten yapardı.
Omuz siliktim. ''Bilmiyorum, en son çıkan Amandaydı.'' Umarım aptallık edip kendi iç çamaşırlarını orada bırakmamıştır. Ash, gözlerini devirerek odadan çıktı. Arkasından giderek kapıyı kilitledim. Onu geçirmek için aşağıya inmeyecektim. Bunu benim yerime hizmetçilerden birisi yapardı. Bunun yerine masanın üzerindeki leptabı aldım ve yatağa oturdum. Açılmasını beklerken kart beleğini çoktan sokmuştum.
Videoyu ilk kez izleyecektim ve nasıl bir şey olduğu hakkında pek bir fikre sahip değildim. Sonuçta bu şeyi ilk kez yapmıştım ama iyi olduğuna dahi hiçbir şüphem yoktu. Beynimin içindeki susmak bilmeyen sesleri es geçerek video'nun üzerine tıkladım. Video tam tamına 16 saatlikti. Ashton, evden çıkmadan önce videoyu dolabın üzerine yerleştirdiği için 5 saati boştu. 5 saati sildikten sonra diğer 11 saate göz gezdirdim. Seviştiğimiz, öpüştüğümüz ve düzüştüğümüz yerlerli hızlı bir şekilde geçiştirdim. Bunları 1 saat içinde mi yapmıştık yani? Diğer 10 saat oldukça sessiz ve karanlıktı. Buna rağmen nefes alış verişlerimizi duyabiliyordum. Amanda, tek ayağını benim üzerime atmış, başı ise göğsümün üzerindeyken oldukça huzurlu görünüyordu. Peki ya benim derhal oradan defolmam gerekirken onu kolarımın arasına alıp, uyuya kalmama ne demeliydim? Sikeyim işte. İkimizde huzurlu görünüyorduk ve bu sinirimi bozuyordu. Ekrana dahada çok yaklaşarak bakışlarımı yumuşamış surat hatlarımda gezdirdim. İyiki bu videoyu Ashton'a izletmemiştim yoksa dilinden kurtulamazdım.
Bilgisayarı kapatarak masanın üzerine koydum. Daha fazla bu sahnelere bakıp kafamın karışmasına izin vermeyecektim. Kilitli kapıyı açarak odamdan çıktım. Saat gece 21:00 di ve benim canım dışarıya bile çıkmak istemiyordu. Merdivenlerden inerken Amanda'nın o her zamanki kendine özel gülüşünü duydum. O çıkardığı kıkırdamaya benzer sesler her zaman hoşuma gitmişti... Bir dakika, o neden gülüyordu ki? Onu daha bu sabah orada yalnız bırakmıştım ve onun üzülmesi gerekmez miydi? Ne çabuk unutmuştu? Hızlı adımlarla merdivenleri indim. Amanda, babamın göğsüne yaslanmış ve muhtemelen parmaklarını onun bel boşluğunda gezdirdiği için bu denli kıkırtılar çıkarıyordu. Benim geldiğimi görmemişlerdi.
Amanda kıkırtıları arasından ''Oraya dokunma'' diye yalvardı. ''Tanrım! en çok huylandığım yer.''
Sahte bir öksürmeyle bana bakmalarını sağladım. Amandanın beni gördüğü an gülüşü solmuştu. Böyle daha iyiydi. Başkalarının yanında bu denli hoş gülmesi sinirime dokunuyordu. Babam, ellerini Amandanikilerin üzerine koydu. Daha fazla orada dikilmemek için tek kişilik koltuğa oturdum.
''Sen işe gitmeyecek misin?'' diye sordum. Bu sıralar sürekli sabah çıkar, sabah eve gelirdi.
Derin bir nefes aldı. Amanda, olabildiğince göz teması kurmaktan çekiniyordu. Gözlerimi açılmış belinden çekerek babama çevirdim. ''Biraz sizlere vakit ayırmak istedim. İşler bekleyebilir, fakat istiyorsan gidebilirim?'' Lütfen bir zahmet. ''Hayır'' dedim gözlerimi devirerek. ''Kafana göre takıl.''
Sorar gözlerle baktı. ''Efendim?''
''Yok bir şey.'' Ayaklarımı masanın üzerine koydum. Amanda bunu yapmamdan nefret ederdi, fakat bu sefer yüzüme bile bakmamıştı. Daha akşam benim göğsüme yaslanırken, ertesi akşam bir başkasının göğsüne yaslanması... Tam Amandaya yakışacak türdendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Step Mom
Fanfiction"Calum sen çok yaramaz bir çocuksun, biliyorsun değil mi?" Kulağına doğru fısıldadığım kelimeler, dudaklarını ısırmasına sebep oldu. "Biliyorum," dedi bedenime elektrik dalgaları salacak bir sesle. "Ve sende bu yaramaz çocuğun az sonra seni çok fena...