"Calumla hâlâ anlaşamıyor musunuz?" diye sordu Adam. Banyoda olduğu ve odaya kadar bağırdığı için sesi biraz komik çıkmıştı. Üzerimdeki elbiseyi düzeltirken "Anlaşıyoruz" dedim. "Artık bana iyi davranıyor."
"Sana alışacağını söylemiştim."
Başımı olumlu anlamda salladım ama sonra göremeyeceği geldi aklıma. "Evet."
Aynadaki aksime baktığımda iyi görünüyordum. Eskisi gibi cildim soluk değil ve kendimi bir hiçmişim gibi hissetmiyordum. Aksine cildim bakımlı cilt kremleri ile kalpıydı ve kendimi bu sıralar ilk defa gerçek bir kadın gibi hissediyordum. Topuklu ayakkabılarımıda ayağıma geçirdikten sonra, Adam kapıda belirdi.
"Çok güzel olmuşsun" dediği sırada belimden sarıldı. İçimde kıpırdamayan varlıklara lanet ettim. Böyle olmaması gerekiyordu. Minettarlığım ona olan her geçen gün artarken, duygularımın değişmemesi haksızlıktı.
"Teşekkürler" dedikten sonra konuyu değiştirmek için hemen ekledim. "Bu gün şirkete gitmek zorunda mısın? Daha dün uzun bir yolculuk yap---" Sözümü kestiğinde sinirle yumruğumu sıktım. Birinin sözümü kesmesinden hoşlanmıyordum.
"Gitmek zorundayım, küçüğüm. Sende biliyorsun. Bu arada Mali eve hiç uğradı mı?"
Başımı olumsuz anlamda salayarak koları arasından kaydım. "Hayır, gelmedi ve hiç haberde vermedi." Bir an için kendimi ispiyoncu üvey anne gibi hissetim ama Adam'a yalan söylemek istemediğim için, bunu söylemek zorundaydım.
Adamın, koları arasından çıktığım için yüzü asıldı ama hemen eski haline dönerek kaşlarını çattı. Benden 25 yaş büyük olmasına rağmen hala genç görünüyordu. Mavi gözleri ve beyazlamaya başlayan siyah saçları ile iyi görünüyordu. Elli yaşlarında değilde, kırk yaşlarında gibiydi. Çok fazla yemek yemeyen ve sürekli çalışan birisi olduğu için, vücudu sağlıklıydı. Kapıya ulaştığımda kravadını yapmasını bekledim.
"Bu kızla artık başa çıkamıyorum" dedi sıkılgan bir tavırla. "Annesinden sonra asla---" ne dediğini farkına varır varmaz sözünü kesti ve gözlerimin içine baktı. "Ben, özür diler--" Onu susturdum. "Önemli değil, anlıyorum. O, onun annesi Adam. Bu gerçeği değiştiremeyiz ve seninde eski karın. Aranızda bir yaşanmışlılık var ve lütfen ondan bahsetiğin zaman, ben yanındayım diye çekinme."
Vücudum yay gibi gerildi. O kadın hakkında konuşmak sinirlerimi ve beni altı üst ediyordu ama gerçeklerden kaçmaya çalıştığım zamanlarda ise, sürekli peşimden sürükleniyorlardı. Adeta bir sandığın içine tıkıştırdığım ve üzerini kilitlediğim geçmişim, yine yüzüme çarpıyordu. Başımı utançla ve birazda mahçupluğun verdiği öz güven kaybı ile yere eğdim. Adam'ın ayakkabıları görüş alanıma geldiğinde hâlâ yere bakıyordum. Bu konu açıldığında hiçbir zaman başımı dik tutamamıştım.
"Bana bak, miniğim" dediğinde çenemi tuttu ve gözlerini gözlerime kilitledi. Maviler adeta karanlık gök yüzü gibi parıldadılar. "Kim olduğundan ve kimin kızı olduğundan asla utanma, tamam mı? Onların hatalarının, seni boğmasına izin verme" derin bir nefes alarak devam etti. "Zaten öylesine söylenmiş bir sözdü. Bir daha o kadının ismi dahi bu evde anılmayacak."
Başımı aşağı yukarı salladığımda, çenemdeki parmaklarıda başımla beraber hareket etti. Yanağımı okşadıktan sonra elini çekti. Bütün ciğerlerimi havayla doldurarak kapıdan çıktım. Düşünme, düşünme, düşünme.
Kahvaltı, çoktan hazırlanmış ve yenmek için bizi bekliyordu. Hızlıca yerlerimize oturduk. Zeytin ve peyniri ağzıma tıkıştırdıktan sonra güzelce çiğnedim. Dün, yaşanan şeyler bir şerit gibi gözümün önünden geçtiğinde, çiğnediklerim az kalsın ünüğümde kalıyordu. Bu da nerden çıkmıştı şimdi? Hızlıca dikatimi başka yöne vermeye çalıştım. Ah, hizmetçi bulma fikri, evet!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Step Mom
Fanfiction"Calum sen çok yaramaz bir çocuksun, biliyorsun değil mi?" Kulağına doğru fısıldadığım kelimeler, dudaklarını ısırmasına sebep oldu. "Biliyorum," dedi bedenime elektrik dalgaları salacak bir sesle. "Ve sende bu yaramaz çocuğun az sonra seni çok fena...