Aşağıdan birşeyin kırılma sesini duyduğumda panikle ayağı kalktım. Uyku sersemi olduğum için ilk başım dönse de daha sonrasında kendimi toparlayıp ışığı yaktım ve odadan çıktım.
Saat gecenin biriydi ve aşağıda ne haltlar döndüğünden emin değildim. Işıklar açıktı. Çıplak ayaklarımla merdivenleri hızlıca indim. Birşeyler daha kırıldığında yerimden sıçradım. Ardından ise Calum'un küfür dolu sesini duydum. Bütün hücrelerim gevşerken sesin geldiği yöne doğru ilerledim.
Ah, masanın üzerine anahtarını koymaya çalışırken iki tane vazoyu devirmişti. Her halinden sarhoş olduğu belliydi ve darmadağın görünüyordu. Ona kızmak istedim, çünkü benim sözümü dinlememiş ve üstüne üstlük sarhoş olmuştu. Geç saate eve gelmemesi gerekiyordu.
Ama yine de ona kızmadım. Yanına yaklaştım ve çıkaramadığı ceketi çıkarmasıma yardım ettim. Evde başkalarının olduğundan şüpheliydim. Mali, bana kızdığı için arkadaşında kalacağını söylemişti ve hizmetçilerde işlerini bitirdeklerinde evlerine gidiyorlardı.
"Niye sözlerimi dinlemiyorsun ki?" diye sordum. Sesim çok sakin çıkmıştı.
Gereğinden fazla pembe ve şişmiş olan dudaklarını yaladı ve bana baygın bir bakış gönderdi. "Niye sözünü dinleyecekmişim ki? Sen benim annem değilsin." Kelimeler, ağzında dans ediyordu ama yine de onu anlamıştım. Bu şekilde sarhoş olabilmek için kaç şişe içmişti kim bilir.
"Üvey annen'im" dedim. Şuanda yine sarhoştu ve sabah olunca yine bir şey hatırlamayacaktı. Odama gitmeli ve uykuma devam etmeliydim. Ama ben lanet olasıca bir şekilde Calumla ilgileniyordum.
Calum, başını onaylamaz bir şekilde salladı. Gözleri benimkilerle buluştuğunda, kalbimin ritmi koşmaya başlamışım gibi hızlanmıştı. Gözlerimi kaçırmak istedim ama elleri ile çenemi tuttu. Önüme düştüğünü bile fark etmediğim saç tutamını aldı ve kulağımın arkasına tıkıştırdı. İçki kokusu ve kendi kokusu burnuma dolarken gözlerimi kapattım. İnsanı uyuşturuyordu. Yüzümde sıcak nefesini hissetiğimde gözlerimi açtım. Dudaklarını yanağıma bastırdı ve sürttü. Nefesim boğazımda tıkılı kaldığında bu karıncalanmanın yok olmasını bekledim.
"Üvey annem değilsin" diye fısıldadı. "Çünkü anneler, çocuklarının dokunuşları altına nefessiz kalmazlar."
Parmaklarını belime doladı ve beni kaldırdı. Sendelediği için bir an dengesini kaybetti ama daha sonra kendini toparlayarak masadaki diğer kalan sağlam antikaları da yere atarak kırdı. Boş koridorda yankılanan kırılma sesleri eşliğinde kalçam sertçe masayla buluştu. Ağzımdan sert bir inilti kaçtığında, Calum bacaklarımı araladı ve bana yaklaştı.
Pijamamın eteği yukarı çıktığı için, içimdeki kırmızı iç çamaşırları belli oluyordu. Az önce sarhoşluğu nedeniyle gözleri parıldarken, şimdi ise git gide koyulaşıyordu. Onu üzerimden itmedim. Ne yapacağını görmek istiyordum. Baş parmağı ustaca bacağımı okşarken diken diken oldum. Eli bacağımdan yukarı doğru çıktı ve kilodumla buluştuğunda durdu. Bunun yanlış olduğunu bilmeme rağmen, yanlış olduğunu söyleyip, ondan kaçmayacaktım. Yanlış olduğunu kendisinin anlamasını istiyordum. Umarım işleri kontrolüm altında tutmaya çalışırken iyice batırmazdım.
Bana koyu gözleri ile onay istercesine bakıyordu. Bunu düşünemeyecek kadar sarhoş olduğunu düşünmüştüm. Onu başımla onayladım. Parmağıyla kilodumun üstünden kadınlığımı okşadığında boğukça boynuma doğru inledi. Boşta kalan elini pijamamın altına soktu ve kalçamı sıktı. İstek dolu inlediğimde kontrolü kaybettiğimi hissediyordum. Bundan zevk almamam gerekirken ıslandığımı hissetim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Step Mom
Fanfiction"Calum sen çok yaramaz bir çocuksun, biliyorsun değil mi?" Kulağına doğru fısıldadığım kelimeler, dudaklarını ısırmasına sebep oldu. "Biliyorum," dedi bedenime elektrik dalgaları salacak bir sesle. "Ve sende bu yaramaz çocuğun az sonra seni çok fena...