''Dostum?''
Zayn Louis'nin omzuna dokundu ve Louis plastik sandalyesinde zıplayarak uyandı.
Louis'ye sempatik bir bakış attı. ''Nondos için Nialler ile sokağın aşağısına gidiyoruz. Gelmelisin.''
Louis, Harry'nin büyük elindeki tutuşunu sıkılaştırdı. Louis'nin ellerinin Harry'ninkiler yanında nasıl küçük göründüğü hakkında çok kez gülmüşlerdi.
Ama Louis şu an gülmüyordu. Tek düşündüğü; bu büyük, güçlü eller, hastane yatağında kıvrılmış küçük ve zayıf Harry'nin ne kadar yerinde göründüğüne kıyasla eskiden ne kadar yerinde göründüğüydü.
''Lou?''
Dikkati tekrar Zayn'e kaydı ve açıklamak için başını salladı, ''Üzgünüm, bir saniye izin ver.''
''Problem değil. Kafan çok dolu şu an.''
Zayn Louis'ye baktı, şu anki durumunu aldı. Sert bir plastik sandalyede sarkık bir şekilde oturmuş, bir eli Harry'nin elini sarıyor, diğeri ise Harry'nin kolundaki deri boyunca anlamsız kalıpları izliyordu. Harry'yi üç gün önce buraya getirdiklerinden beri aynı kıyafetleri giydiği açıkça belliydi, göz altı torbalarına ve gözlerinin beyaz kısımlarındaki olan kırmızı tonuna bakılırsa, günlerdir düzgünce uyumadığı da çok belliydi.
Yine de Harry, çok daha kötü gözüküyordu. Uzun bukleleri birbirlerine karışmış, yastığın üzerine düşmüştü. Kaşları, uykusunda bile yoğun bir şekilde çatılmıştı. Gözlerinin altında çukurlar oluşmuştu. Kimsenin ne olduğunu bilmediği yüzlerce makineye bağlanmıştı ama hepsi de ne olduklarını sormaya korkuyordu.
İkisi de bir anlığına sessizdi, havadaki ağırlık, kendilerine çarpmakla tehdit ediyordu onları. Oda, eğer Harry'nin yumuşak nefesi ve kalp monitörünün sabit sesi olmasaydı çok sessiz olurdu.
Arkadaşını böyle görmek kalp kırıcıydı, Zayn ağlamaya başlamaktan korktu. Yine de içindeki içgüdüyle savaştı, bunun yerine Louis'ye gülümsedi. Louis'nin belki bunlardan birini şu anda kullanabileceğini düşündü Zayn.
Haklıydı da, çünkü Louis'nin ifadesi yavaşça yumuşadı. Zayn'in gülümsemesi insanlarda bu etkiyi bırakıyordu işte, sıcak kahverengi gözleri en ürpertici atmosferi bile delebiliyordu.
''Bizimle gelmelisin,'' tekrar denedi Zayn, ''Bacaklarını aç, hava al.''
Louis başını hızla salladı, ''Onu bırakamam, Zayn. Eğer bir şey olursa... ve burada olmazsam...''
''Anlıyorum.'' Elini Louis'nin omzuna koydu. ''İnan bana, kimse bunun için seni suçlamıyor. Ama biraz kendinle de ilgilenmen gerekiyor. Sana yiyecek bir şey getirebilir miyim?''
''Biraz kahve?''
Zayn iç çekti. Yemek demişti, ama tartışmaya girmedi. Bunun yerine kafasını salladı, kapının kolunu tuttu. ''Hemen dönerim, tamam mı?''
-
Dördüncü gün, Louis Harry'nin uyanacağına dair inancını kaybetmeye başlamıştı. Bu düşünce onu çok korkutuyordu. Hala Harry'ye söyleyeceği çok şey vardı. Konuşmaya başladı.
''Hey Haz,'' sesi kalındı ve kullanım eksikliğinden çatlıyordu, ''Beni duyup duymadığını bilmiyorum ama seninle konuşacağım, tamam mı?''
Tabii ki cevap alamadı ama bu Louis'yi durdurmadı.
''Umarım şu an acı hissetmiyorsundur. Tüm acıları senden çekip almayı çok isterdim.
Sonrasında, Harry'nin onu duyma olasılığını düşünüp hemen konuyu değiştirdi.
''Bu yaz için çok heyecanlıyım. Her gün sahile gideceğiz. Dondurma yiyeceğiz ve kumda uzanacağız. Büyük ihtimalle sana güneş kremi sürmeni söylediğimde beni görmezden geleceksin ve yanacaksın.''
Elini Harry'ye uzattı ve parmaklarını karışmış saçlarına daldırdı. Yine de çok nazikti, acı verici şekilde nazik çünkü Harry'nin başının ağrıdığını düşünüyordu.
''Her zamanki gibi inatçısın. Sana söylemiştim ama yine de her zamanki gibi omuzlarına aloe vera süreceğim.''
Louis ciddi bir ağlama tehlikesiyle karşı karşıyaydı şimdi ama sözler hala ağzından bir rüya gibi dökülüyordu. ''Belki tüm geceyi sahilde geçiririz. Yıldızların altında. Kamp ateşi yakıp her zamanki gibi birbirimizi besleyebiliriz. Ben her zamanki gibi marshmallowları fazla pişirdiğinden şikayet edeceğim ama şimdi sana bir sır vereceğim. Senin marshmallowları yakmanı seviyorum. Hep sevdim. Sadece sana zor anlar yaşatmayı seviyorum.''
Harry, Louis'nin elini geri sıktı. ''Geri zekalı. Benimkileri daha çok sevdiğini hep biliyordum.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Want to Write You a Song || LS
FanfictionHer şey baş ağrılarıyla başladı. Harry iyiydi, sadece çok yorgun olduğunu düşündü. -Hikayenin orjinalini twoghostsinonehome hesabında bulabilirsiniz.