''Harry sana yemek getirdim.''
Kafa karışıklığı Harry'nin yüzünü kapladı. ''Seni bir yerden tanıyor muyum? Tanıdık geliyorsun.''
''Benim, Louis.''
''Louis.'' Harry onun ismini tekrarladı, dikkatlice yedirerek. ''Louis, üzgünüm ama tanıştığımızı sanmıyorum.''
Louis gözyaşlarını dökmemek için savaş veriyordu, bunun zamanı olmadığını biliyordu. Ama canını acıtıyordu... sikeyim çok acıyordu. Binlerce hançer kalbinin yanlarına batıyormuş gibi hissediyordu. Doğru söylemek gerekirse bu bile daha az acıtırdı.
''Benim, aşkım. Benim. Louis? Boobear? Ben senin Lou'num ve sen benim Haz'ımsın.''
Louis Harry'nin kıvırcıklarına uzattı elini.
Harry onun dokunuşundan kaçtı. ''Ne yapıyorsun, beni korkutuyorsun. Defol! Git! Defol!''
Louis nefes nefese uyandı. Harry'nin orada olduğundan emin olmak için elini yanına uzattı fakat o tarafı boştu ve soğuktu. Tamam, şimdi çığlık atmaya başlamıştı.
Deliye dönmüş ayak sesleri koridordan geçti ve kapı açıldı. ''Louis?''
''Harry?''
Hayır bekle, bu Liam'dı.
Louis gözyaşlarına boğuldu.
Liam, arkadaşının durumu karşısında şaşırdı. ''Niall Harry'yi...'' durdu. ''İş yapmaya götürdü.''
Hafif bir mazeretti, ama Louis'nin zihni bunu fark etmek için çok karışıktı.
''O iyi mi?'' Louis boğuluyordu.
Liam yatağın ucuna oturdu ve Louis'ye sarıldı. ''İyi.''
Şimdilik.
-
Harry kapıyı açtığında, Louis ona sarılmak isterken neredeyse deviriyordu.
Harry geriye doğru tökezledi, ''Selam bebeğim,'' güldü, ''beni çok mu özledin?''
''Çok fazla, sevgilim.'' Louis dudaklarını Harry'ninkilerle buluşturdu hemen, çünkü tüm gün boyunca onu öpemediği için ölüyordu.
Harry, Louis ona Niall'la nereye gittiğine sorarsa diye endişeliydi ama şansına sormadı. Sorsa bile Harry söylemezdi. Sırdı.
Mezara kadar götürebileceği bir sır.
''Şimdi,'' Harry çizmelerini tekmelemeye başladı, ''akşam için planlarımız nedir?''
Louis, Harry'nin ceketini çıkardı ve askılığa astı onun için. Biraz centilmen olmak için, biraz da Harry'nin koordinasyonu kötüleştiği için astı. Ve Louis, Harry bir daha ceketini askılığa bile asamayacak diye kafayı yiyordu. ''Bir bakalım,'' Louis konuşmaya başladı, ''Bir film düşünüyordum. Ve sana yemek yapacağım, sen de yiyeceksin, lütfen?''
Harry kaşlarını çattı, ''Film kulağa çok iyi geliyor ama aç değilim.''
Louis iç çekti, ''Aşkım, biliyorsun bir şe-''
''Hayır, Lou,'' Harry sözünü kesti. ''bugün kötü hissediyorum... çok daha kötü...'' kafasını ovuşturdu. ''Normalden çok daha kötü.''
Louis, Harry'nin ne kadar kötü gözüktüğünün yeni farkına vardı. Soluk, kuru teni. Cam gibi gözlerinin altında koyu, mor elmacık kemikleri. Biraz şey gözüküyordu... uzak.
''Tamam, aşkım,'' Louis boğazındaki yumruyu yuttu. ''Hadi o zaman koltuğa yatıp film izleyelim.''
Harry tekrar kafasını ovuşturdu, ''Aslında, sanırım yukarı çıkıp biraz uzanmam daha iyi olur.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Want to Write You a Song || LS
Fiksi PenggemarHer şey baş ağrılarıyla başladı. Harry iyiydi, sadece çok yorgun olduğunu düşündü. -Hikayenin orjinalini twoghostsinonehome hesabında bulabilirsiniz.