I Want to Write You a Song || LS

Give You All My Heart

Harry kafası karışmış bir halde uyandı ve dudaklarının üstünde olan bir çift dudağı fark edene kadar paniğe kapılmaya başlamıştı. Öpücüğün içinde gülümsedi, her gün bu şekilde ve uyandırıldığını düşündü. 

İlk çekilen Louis oldu, koltukta yanına oturdu ve Harry'yi kucağına yerleştirdi. ''Sana biraz çorba getirdim, Haz. Biraz ye, lütfen.'' Sesi nazikti ama yalvarır gibiydi. 

Harry sertçe yutkundu. Erkek arkadaşını endişelendirmek istememişti, tamamıyla çöp gibi hissediyordu. ''Henüz aç değilim.'' 

Louis nefesinin altından iç çekti. Bir süreliğine sessiz kaldı, ne söyleyeceğini bilemiyordu. Sonunda konuştu, sesi mağlup geliyordu. ''Lütfen.''

Cevap yoktu.

Kafasını çevirdi, ''Harry?''

Harry'nin yanında hemen uykuya dalması, Louis'ye sürpriz oldu. ''Sorun değil. Sorun değil, aşkım.'' Louis yalvarıyordu. Muhtemelen Harry'nin onu duyamadığını biliyordu ama söylemesi gerektiğini hissetmişti. ''Beni hayal kırıklığına uğratmadın ve seni seviyorum. Seni çok seviyorum.'' Konuşmayı kesti çünkü sesi titriyordu. 

Sonrasında, Louis mutfağa gitti ve yemeğini yalnız yedi. Gözyaşları çorbasının içine damlarken kimse onu izlemediği için memnundu. 

-

14 Kasım

Bu sabah kahvaltı sırasında Liam yine Louis'yi koridora çağırmıştı. 

Harry bu sabah bir şeyler yiyordu, problem bu değildi. Problem Harry'nin 'meyve salatası'nı nasıl söyleyeceğini unutmasıydı, bu Liam'ın içinde endişe uyandırmıştı. 

Hızlıca kapıyı arkalarından kapattı Liam. ''Ona ne oluyor, Louis?''  Sesi titriyordu.

''Bunu benim söylemem doğru olmaz.'' 

Liam bir anlığına gözlerini dikip baktı ve Louis pratik olarak kafasındaki soru işaretlerini görebilidi. Liam iki ve ikiyi bir araya getirdikçe rengi soluyordu. ''Beyninde,'' fısıldadı, ''değil mi?''

Louis cevap vermedi, zaten bu arkadaşını doğrulamıştı. Louis söyleyecek bir şey düşünmeye çalıştı, onları boğmakla tehdit eden bu garip sessizliği bozmak için herhangi bir şey. 

Liam da bir şey söylemedi. Bunun yerine yumruğunu duvarın içinden geçirdi.