Üç yıl sonra...
Louis olanların üstesinden geliyordu. Yavaşça, ama geliyordu.
İlk yıl en zor olan yıldı. Harry'nin olmadığını bilmenin boşluğunu çok hissetmişti. Harry'nin atmaya kıyamayacak kadar güzel bir kalbi olduğu için komidinde öylece duran, küflenmiş çay kupası kadar boştu. Hala yatmaya alışamadığı, yatağın Harry'ye ait olan kısmı kadar.
Sonra çoğu zaman kendini iyi hissedebileceği noktaya geldi, ama Harry'nin küçük şeyleri; küçük hatırlatıcıları hala onu gözyaşlarına boğacak güce sahipti.
Louis araba sürerken yanındaki koltuğa bakıp, Harry'nin orada kafasını cama dayamış şekilde oturduğunu görmeyi beklediği ama yalnızca boşluk bulduğundaki gibi. Veya çekmecelerini karıştırırken ve Harry'nin, Louis'nin ayırmaya cesaret edemediği, eski tişörtlerinden birine rastladığındaki gibi.
Sonunda, Louis acısını saklamamayı ve onunla yüzleşmeyi öğrendi. Harry'nin anılarının onu lanetlemesi yerine onu rahatlatmasına izin vermeyi öğrendi. Saklamaktansa Harry'nin tişörtüyle uyumayı öğrendi.
Eski haline asla geri dönemedi, ama bir süre sonra denemekten vazgeçti. Harry'nin ölümünden önce olduğu kişi olmaya çalışmaktan vazgeçti ve sadece şu an olabildiği en iyi haline odaklandı.
Sonuçta hayat böyle işlemiyor mu? Deneyimlerimiz bizi her zaman bizim bir diğer versiyonumuz için şekillendiriyor. Bu bizi kırmıyor. Bu bizi insan kılıyor.
Louis bu yıl annesini kaybetmişti. Louis bununla sarsılmıştı ama Harry'yi kaybettiğindeki gibi kırılmamıştı. Annesini Harry kadar sevmediği için değildi bu, buna daha hazırlıklı olduğu içindi. Bu acıyla nasıl başa çıkacağını daha iyi biliyordu.
One Direction'ın geri kalanıyla iletişimini kaybetmişti. Harry olmadan hiçbir şey aynı değildi, bu yüzden grup yollarını ayırmaya karar vermişti. Buna rağmen annesini duyduklarında onu aramaları Louis'nin içini ısıtmıştı.
Louis elinden gelenin en iyisini deniyordu, ama tam olarak Harry'nin isteklerini takip etmiyordu. Teknik olarak, o çok sevdiği sahile gitmişti. Sadece bir kere gitmişti, pek güzel bir anı sayılmazdı. Anma töreninin yapıldığı yer orasıydı. Küllerinin olduğu yer de.
Louis bir daha oraya gitmemişti.
Ayrıca aşık olmamıştı, ve asla olamayacağını da biliyordu. Kalbinin o kısmı tamamen kapanmıştı ama bu sorun değildi. İçindeki boşluğu doldurmak için bir ilişkiye ihtiyacı yoktu çünkü Louis boş değildi. Louis'nin hayatı dopdoluydu, yeni arkadaşları ve yeni müziğiyle doluydu. Kalbi ise hala Harry'yle doluydu. Louis sık sık Harry'nin isteklerini yerine getirip getirmediğini merak ederdi. Harry'nin hayal kırıklığına uğrayıp uğramadığını. Ama bu mental açıdan tehlikeli olabilirdi. Harry artık burada değildi. Louis şimdi kendi için yaşaması gerektiğini biliyordu.
Hala, Harry'nin bu gece onunla gurur duyacağını biliyordu. Bu acı tatlıydı.
Kalabalık sonunda Louis'nin konuşabilmesi için sessizleşmişti. Sesi gerginliği yüzünden titriyordu.
''Bu gece söyleyeceğim son şarkı benim için çok özel ve umarım hepiniz seversiniz. Bu bir işbirliği aslında. Harry, Niall'ın yardımıyla yazmaya başlamıştı. Ama bitirmeye hiç fırsatı olmadı. Bu üç yılımı aldı ama sonunda onun için bitirecek gücü buldum.'' Louis sakin kalmak için boğazını temizledi. ''Bugün sensiz üçüncü yılımız Hazza. Hepimiz seni özlüyoruz.''
Kalabalık Louis'nin daha önce hiç duymadığı kadar sesli şekilde alkışlamaya başladı. İnsanlardan oluşan denize baktı ve çoğunluğun ''Huzur içinde yat Harry'' veya açıkça ''Harry Styles'' gibi şeylerin yazılı olduğu pankartlarını gördü. Özellikle bir pankart Louis'yi gülümsetti. Hiçbir şey yazmıyordu.
İki kalbin resmiydi, biri yeşil diğeri ise maviydi. Yeşil olan daha küçüktü ve mavi kalbin içindeydi.
İzleyiciler sonunda sessizleştiğinde Louis dudağını parçaladı ve sözlerin dökülmesine izin verdi.
Same lips red,
Same eyes blue
Same white shirt, couple more tattoos
But it's not you and it's not me(Aynı kırmızı dudaklar,
Aynı mavi gözler
Aynı beyaz tişört, birkaç fazla dövme
Ama bu sen değilsin, bu ben değilim)Sonraki mısrayı Louis yazmıştı:
Tastes so sweet, looks so real
Sounds like something that I used to feel
But I can't touch you
It's just a dream.(Tadı tatlı, çok gerçek duruyor
Eskiden hissettiğim bir şey gibi geliyor
Ama sana dokunamıyorum
Hepsi sadece bir rüya.)Şimdi tekrar Harry'nin yazdıkları vardı:
We're not who we used to be
We're not who we used to be
We're just two ghosts standing in the place of you and me
And I hope that you'll remember how it feels to have a heart beat.The fridge light washes this room white
Plate full of cookies and
You by my side
What more do I really need?But I'm tongue tied like we've never known
Telling those stories we already told
'Cause we don't say what we really mean
(Eskiden olduğumuz gibi değiliz
Eskiden olduğumuz gibi değiliz
Sadece senin ve benim yerimizde duran iki hayaletiz
Ve umarım bir kalp atışına sahip olmayı hatırlarsın)(Buzdolabının ışığı odayı beyaza boyuyor
Tabak tamamıyla kurabiyelerle dolu ve
Sen yanımdasın
Gerçekten daha fazla neye ihtiyacım var?)(Hiç bilmiyormuşuz gibi dilimiz bağlı
Çoktan anlattığımız hikayeleri tekrar anlatırken
Çünkü gerçekten söylemek istediklerimizi söylemiyoruz.)Hepsi Harry'nin yazma şansı bulduğu şeylerdi, bu yüzden Louis son bir mısra bulmalıydı:
I'm not who we used to be
I'm not who we used to be
'Cause I'm just a lonely ghost wishing
You could be here with meI'm not who I used to be
I don't see what I used to see
'Cause we're just two ghosts now
And I feel so empty
But I will try to remember how it feels to have a heart beat.(Eskiden olduğum gibi değilim
Eskiden olduğum gibi değilim
Çünkü yalnızca şu an yanımda olmanı
Dileyen yalnız bir hayaletim.)(Eskiden olduğum gibi değilim
Eskiden gördüğüm şeyleri görmüyorum
Çünkü şimdi sadece iki hayaletiz
Ve ben çok boş hissediyorum
Ama bir kalp atışına sahip olmayı hatırlamaya çalışacağım.)Kitabın sonu.
25. Bölüm - Losing Your Memory
Bu bölümü ayrı olarak çevirmek istemedim yazar sadece bu kurguya çok uyduğunu düşündüğü bir şarkı paylaşmış. Bu şarkı da başlıktan anlaşılacağı üzere Losing Your Memory. Gerçekten çok uyumlu bir şarkı dinlemek isterseniz bakabilirsiniz.
Bu kurguya sonsuza kadar aşık olacağım sanırım. Beni en çok ağlatan kurguların başında geliyor bu yüzden çok özel. İlk çevirdiğim kurgu olmasından bahsetmiyorum bile. Umarım hoşunuza gitmiştir. Çevirmemi istediğiniz herhangi bir kitap varsa buraya bırakabilirsiniz. Her şey için teşekkür ederim <3
All The Love x.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Want to Write You a Song || LS
FanfictionHer şey baş ağrılarıyla başladı. Harry iyiydi, sadece çok yorgun olduğunu düşündü. -Hikayenin orjinalini twoghostsinonehome hesabında bulabilirsiniz.