Medya: Billie Eilish - No Time To Die
Sabah oldu, ve Louis nefesinin altından lanet okudu. Güneş ışığı pencereden içeri girerek onu başka bir güne götürmeye çağırıyordu.
Bacaklarını uzattı, bu da bir dizi ağrılı çatırtı çıkardı. Otururken, zonklayan başı sebebiyle bunalmıştı. Büyük ihtimalle dehidrasyondan* diye düşündü.
Louis iç çekti, ve kendini ayağa kalkmaya zorladı. Bir şişe su için ortalığı birbirine katarken bacakları titriyordu.
Yine de tam anlamıyla aramıyordu, çünkü pisliğin içini kazarken dokunduğu şeylere bile bakmıyordu. Ama yine de, eli Harry'nin en sevdiği kot pantolon olduğuna emin olduğu pantolonu sıyırdığında göğsü gerildi.
Harry'nin en sevdiği kot pantolondu.
Bu çok fazlaydı, bunların hepsi çok fazlaydı. Louis çok zayıftı ve yorgundu. Pes etti ve bu hafta boyunca ilk defa yatağa doğru yıkıldı.
Büyük hata.
Çarşaflar çok fazla Harry kokuyordu, o kadar çoktu ki Louis'nin gözleri dolmaya başladı. Başıboş kıvırcık kahverengi saçların yastıktaki kokusu onu köşeye atıyordu.
Sonunda yıkılmıştı, olayların başından beri ilk defa yıkılmıştı. Sonunda gerçek hissettiriyordu ve Louis daha kötü incinemezdi.
Hıçkırıklar vücudunu zayıflatıyordu ve Louis onlarla savaşmıyordu. Güçlü olmasını gerektirecek biri yoktu artık. Seslice Harry'nin bebek mavisi yastığına doğru ağlıyordu.
Harry'nin vanilyalı şampuanının kokusu Louis'ye bir tren gibi çarptı, hava içinde boğuluyordu. Midesini tuttu.
''Siktir... bu acıtıyor... Haz... Ben... seni çok özlüyorum bebeğim... hala... hala sana... ihtiyacım var.''
Kelimeleri yastık sebebiyle boğuk çıkıyordu ama önemi yoktu, değil mi? Kimse dinlemiyordu.
-
Kapı sertçe açıldı ve Louis, üç grup arkadaşını görünce korktu.
''Hey Louis,'' dedi Zayn yumuşakça, ''Eğer istersen Nialler pankek yaptı.''
...
...
''Peki... şey,'' öksürdü, açıkça doğru kelimeleri seçmek için uğraştığı belliydi. ''Senin için bir şeyimiz var, Lou.''
Lou.
Bu dikkatini çekmişti işte. Louis ona zehirli bir bakış attı, Zayn Louis'nin kalkıp onu ısırmasından korktu.
''Üzgünüm, Louis demek istemiştim. Şeyi istemedim...'' Yanakları ısınmaya başlamıştı ve konuşurken tökezlemişti.
...
''Bizi görmezden mi geleceksin?'' dedi Liam, sabrının taşmak üzere olduğu açıktı. Doğruyu söylemek gerekirse, tamamen ayık değildi. Kimse Harry'nin ölümünden iyi bahsetmiyordu.
Louis cevap vermedi, sadece yüzünü tekrar Harry'nin yastığına gömdü.
Liam duyulamaz bir hırıltı çıkardı, ''Hadi ama dostum, burada sana yardım etmeye çalışıyoruz.''
Bu yaptı. Louis'nin kafası kalktı bakışları çok soğuktu, Liam'ın titrememesi bir mucizeydi.
''Hiçbir zaman siktiğimin yarımını istemedim,'' dedi boğuk sesiyle. ''Lütfen gidin.''
''Louis...''
''Defolun! Gidin! Çıkın dışarı!'' titriyordu ve nefesini yakalayamıyordu şimdi Louis. ''Cidden! Siktirin gidin!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Want to Write You a Song || LS
Fiksi PenggemarHer şey baş ağrılarıyla başladı. Harry iyiydi, sadece çok yorgun olduğunu düşündü. -Hikayenin orjinalini twoghostsinonehome hesabında bulabilirsiniz.