Just How Fast the Night Changes

173 21 26
                                    

Harry değiştiğini hissediyordu ve bu onu korkutuyordu. Güzel günlerde bile eskisi gibi gülmüyordu. Eskisi gibi gülümsemiyordu veya eskisi gibi konuşmuyordu. Her zaman sadece çok yorgun hissediyordu, dünya onu olduğu her şeyden tüketiyormuş gibi. Ondan küçük parçalar çalıyormuş. Sadece eskiden olduğu insanın parçaları. Harry böyle hissediyordu.

Louis fark ediyordu. Bunu Harry'nin gözlerinde görebiliyordu. Ses tonunda duyabiliyordu. Dokunuşunda  hissedebiliyordu. Harry kendi olmaktan çıkıyordu ve Louis'nin tek yapabildiği bunu çaresizce izlemekti.

Sonunda, Harry hastaneden taburcu oldu, hepsi rahatlamış gözüküyordu. Louis hariç. Daha iyisini biliyordu. Harry'nin hatırı için sahte davranıyordu, Harry için yolcu kapısını açarken kendini gülümsemeye zorluyordu. 

''Hadi eve gidelim bebeğim,'' dedi biraz yüksek sesle. 

Yol boyunca huzursuz bir sessizlik vardı arabada. Louis, son beş gündür uykuda olduğunu da göz önüne alırsak, Harry'nin söyleyecek bir şeyi olmamasına şaşırmıştı. Yine de konuşmuyordu, sadece penceresinden dışarı bakıyordu ve ayçiçeklerinin cama çarptıkça büzülüşünü izliyordu. 

Louis bu tür sessizliklerden nefret ediyordu. Bu tür o kadar yoğundu ki neredeyse somut gibiydi, kimsenin söylemeye cesaret edemediği şeyleri haykırıyordu. 

Artık buna katlanamıyordu.

''Nasıl hissediyorsun, Haz?''

Harry o kadar sessiz söyledi ki Louis neredeyse duyamayacaktı. ''İyi, sanırım.''

Louis iç çekti. ''Bana bak, Harry.''

Harry onu duymamış gibi davrandı ve Louis buna inandı. İyi. Louis'ye bakmak istemiyordu çünkü Louis Harry'nin gözlerini bir kitap gibi okuyabiliyordu. Ve bugün tam olarak güzel bir hikaye anlatmıyorlardı. 

Harry iyi değildi. Harry hasta olmaktan endişeliydi, ama Louis'yi de incitmek yerine kendi kendini incitmeyi tercih etti. 

-

24 Aralık

''Uyan bebeğim!'' Harry, Louis'nin omzunu büyük şapşalca bir gülümsemeyle sarstı. ''Bugünün ne olduğunu biliyorsun!''

Louis aynı coşku ile geri gülümsedi, çünkü bugün onun doğum günüydü. Daha da önemlisi, bugün doğum günüydü ve Harry hatırlamıştı. Louis'nin beraber doğum gününü kutlamak için yapacak listesi vardı kafasında şimdiden. Beraber özel bir kahvaltı yapacaklardı, eğer Harry buna hazırsa tabii ki. Louis'nin en sevdiği filmleri izleyeceklerdi. Gecesinde de çocuklarla beraber pasta yiyeceklerdi, her zamanki gibi. 

Louis bu yıl bunları yapabilecekleri son yıl olduğunu fark etti, ama hemen bu düşünceyi geri itti. Bugün kötü düşüncelere yer yoktu. Bugün eğlenmesi gerekiyordu. 

Harry elini aldı ve hafifçe sıktı, ''Mutlu Noel Arifesi, Lou.''

Oh.

-

Hala film izliyorlardı ama Noel temalı olanları izliyorlardı ve Harry daha ilk filmde uyuyakalmıştı. 

Louis kıvırcık saçlı sevgilisinin horlamaya başladığını duyar duymaz, dikkatlice kendini battaniyeden kurtardı ve koridora ilerledi. 

Hemen telefonunu çıkardı ve Niall'ı aradı.

''Selam dostum,'' diye cevap verdi Niall, ''ne oldu?''

''Niall. Selam. Dinle, akşam pasta getirmesen olur mu?''

Sessiz bir duraklama oldu. 

''Tabii her... şey yolunda mı? Hala akşam gelmemizi istiyor musun?''

Louis boğazını temizledi. ''Evet evet evet. Tabii ki istiyorum. Sadece... pasta olmasın veya hediyeler veya herhangi bir doğum günü eşyası.''

Buna karşın Niall'ın iç çekişini duydu telefondan. ''Eğer istediğin buysa.''

Bu Louis'nin istediği şey değildi. Bu Harry'yle olan son doğum günüydü ve büyük bir şekilde kutlamak istiyordu. Güzel bir anı olsun istiyordu. Ama Harry eğer Louis'nin doğum gününü unuttuğunu fark ederse çok üzülecekti. 

Hem hala güzel bir gün geçiriyorlardı. Yorgun olmanın yanı sıra, Harry iyi duygular içindeydi. Tam olarak Louis'nin umduğu gibi değildi ama yeterince iyiydi. 

Düşünceler, ayak sesleriyle kesildi.

Louis kendini gülümsemeye zorladı. ''Günaydın, Kıvırcık.'' Harry'nin yanağını öpebilmek için parmak ucuna çıktı. 

''Kıvırcık?'' dedi Harry ve yanakları kızarmaya başladı. 

Louis; kırmızımsı yanaklarla, uykulu gözlerle, karışmış saçlarla ve Noel pijamasıyla Harry'nin ne kadar tatlı göründüğünü kafasına not etti. Ama sonra pijamaların geçen seneye göre ne kadar bol durduğunu fark etti, ince bedeninden aşağı sarkıyordu. 

''Utanma, kıvırcıklarını ne kadar sevdiğimi biliyorsun.'' Harry'yi seviyesinin altına çekti ve başını öptü.

Harry ürktü.

''Siktir, Haz. Özür dilerim, canını mı yaktım?''

Harry'nin gözleri Louis'nin anlayamadığı bir sebeple suçlulukla doldu.

''Sen yapmadın,'' dedi hızlıca ''yemin ederim beni incitmedin sadece... tüm gün başım ağrıdı.'' 

Louis onu kolları arasına çekti. ''Problem değil bebeğim. Yukarda biraz uzansak nasıl olur?'' 

Diğerleri geldiğinde Harry hala uyuyordu. 

Tüm yüzlerine yayılmış gülümsemelerle kapıdan fırladılar.

''Doğum günün kutlu olsun Louis!'' Zayn tezahürat yaptı. ''Lanet olsun, çok yaşlanıyorsun.''

Louis iç çekti. ''Çocuklar, çok modumda değilim.''

''İyi misin?'' diye sordu Liam endişeli bir ifadeyle. ''Harry nerde?''

''Uyuyor.''

''Üzgünüm Louis,'' Liam rahatlatmak için elini Louis'nin omzuna koydu. ''Niall doğum gününü unuttuğunu söyledi. Tam istediğin gün olmadığını biliyorum.''

Tabii ki, Niall bunu tahmin etmişti. Birbirlerini o kadar iyi tanıyorlardı ki sır saklamak zor oluyordu. 

Louis gözlerini devirdi. ''Her neyse önemli değil.''

-

O gecenin ilerleyen saatlerinde çocuklar gittikten sonra, Louis yatağa gitmenin daha iyi olacağına karar verdi. Henüz yorulmamıştı ama sıkılmıştı ve Harry olmadan bir şey yapmak istemiyordu. Asla Harry olmadan bir şey yapmazdı, nasıl yapacağını bilip bilmediğini belli belirsiz merak etti. 

Harry yatağın üzerine yayılmış, alandan daha fazlasını kaplıyordu ve gözleri hala kapalıydı. 

Louis umursamadı. Olabildiğince Harry'nin yanına kıvrıldı, kokusunu içine çekti, sıcaklığını hissetti. Ev gibi hissettiriyordu. Gardını düşürdü, gözyaşlarının sevgilisinin pijama üstüne düşmesine izin verdi. Gözyaşlarının nereden geldiğinden bile emin değildi ama çok uzun süredir onları tuttuğunu biliyordu.

Louis, Harry kolunu ona sardığında biraz ürktü.

''Şşş... sorun değil Lou.''

Louis daha şiddetli ağlamaya başladı çünkü sorundu. 

''Doğum günün kutlu olsun.''

Selam! Fark edildiği üzere bölümler biraz gecikiyor ve bunun için size bahane sunmak istemiyorum ama bölümler uzamaya başladı ve çevirisi daha uzun sürüyor ki eskisi kadar boş zamanım yok. Olabildiğince hızlı çevirmeye çalışıyorum ve çok uzun süre bölüm atmamak beni rahatsız ediyor çünkü hikayeyi unutmayın istiyorum. Her neyse kısaca eğer gecikirsem kusuruma bakmayın. Sizi seviyorum<33

I Want to Write You a Song || LSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin